Saldırgan kapitalist Trump’ın vahşi ABD ekonomisini anlatan ve iklim değişimini küçümseyen narsis konuşması ve genç çevreci Greta Thunberg’in sömürgecileri azarlayan sözleriyle Dünya Ekonomi Forumu’nun 50’nci zirve toplantısı dün başladı.
Kapitalizme hizmet eden, bu sistemle dünyayı sömüren siyasetçiler ve iş dünyası temsilcileri İsviçre’nin Davos kasabasında bir araya geldi.

21/24 Ocak tarihleri arasında sömürgeciler, gelecek bir yıl boyunca nasıl bir strateji izleyeceklerini konuşacaklar, diğer yanda, emekleri sömürülen, yoksulluk ve açlığa mahkûm edilen, doğası katledilen insanlar “küresel soyguna dur” demek için haykırmaya ve de mücadele etmeye devam edecekler!

***

Bu yıl toplantıya 117 ülkeden devlet ve hükümet başkanları, üst düzey yöneticiler, bilim insanları, sivil toplum temsilcileri ve gazetecilerin de bulunduğu yaklaşık 3 bin davetli katılıyor.

Oturumlarda 22 devlet başkanı, 23 başbakan ve beş kraliyet mensubunun yer alacağı açıklandı...

Oturumlarda; çevre ve insanlığın geleceğinden daha ziyade kendi ekonomik çıkarları doğrultusunda teoriler üreten, yarattıkları yeni model ve projelerle daha da fazla insanı sömüren, doğayı yok eden ve geleceği kendi güçleri için yönlendiren konuşmalar yapacaklar.

Küçük bir azınlığın dünyaya hâkim olduğunu bir kez daha ilan edecekler…

***

Oysa; Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) dünyayı kaosa sürükleyen bir gerçeği dile getiriyor.

OECD, açıkladığı raporunda; rekor seviyeye ulaşan gelir eşitsizliğinin insanlığın geleceğini yok edecek tehlikeli bir hale dönüştüğünün altını çiziyor.

Dünyanın en zengin yüzde 10’unun gelirinin, en yoksul yüzde 10’un gelirinin neredeyse 10 katı olduğunu belirtiyor...
Rapor; “Dünya’daki 7 kişiden birinin geliri olmadığından aç yaşadığını, buna karşılık, dünyada hazırlanan yiyeceklerin 3’te 1’inin yenmeden çöpe atıldığının söylüyor...

***

2000 yılında 358 Kişi/kurumun geliri, dünya nüfusunun yarısının elde ettiği kazanca eşitti. Bu durum 2015 de 64 kişiye düştü. Yani makas açıldı... 2019 itibariyle, dünyadaki en zengin 26 kişinin toplam varlığı, dünyadaki 3.8 milyar insanın toplam varlığına eşdeğer hale geldi… Bu adaletsizliğin sonunun felaket olacağını gören ABD’nin en zengin 29 kişisi de kendilerinden daha çok vergi alınmasını talep etti!

***

Aynı raporda, Türkiye’nin gelir dağılımında en adaletsiz üçüncü ülke haline geldiği de açıklanıyor! 2018 bütçesi görüşürken ortaya çıkan vahim tablo şöyleydi. Nüfusun %1’i, 800 milyar dolar olan GSMH’nin %54’nü alıyordu. Geri kalan nüfusun %99’u da %46’sını paylaşıyordu. Bu şu demekti; 10 dilime bölünmüş bir somun ekmeğin 9 dilimini bir kişinin, geriye kalan 1 dilimini de 80 kişinin yemeye çalışmasıydı. Türkiye’deki gelir adaletsizliğinin, büyük bir yoksul kitlesi yaratmasının yanı sıra çocukların yüzde 28,4’ünü, gençlerin ise yüzde 16.2’sinin açlık sınırında yaşamasına neden oluyor…

***

Bilinen gerçek şudur; dünyada aç ve yoksul insanların bulunması gıda, ilaç ya da kaynak eksikliği sebebiyle değil, mevcut kaynakların oluşturduğu zenginlik ve fırsatların adil bir şekilde dağıtılmadığındandır! Emperyalist/kapitalist düzenin dünyanın tüm kaynaklarını sömürme doyumsuzluğundandır!

***

Dünya kritik bir dönemde.

Ekonomik ve çevresel verilere bakılırsa insanlığı ve doğayı yok edecek bir büyük tsunami hızla üzerimize doğru geliyor.

***

Davos; azgın sermayenin dizginlendiği ve emekçilerin hakkını aldığı ortak yolun bulunmasına katkı sunmalı. Küresel sömürü değil, insanın barış içinde yaşayacağı bir dünya sistemini düşünmeli.

2020’li yıllarda nüfusun 8 milyara ulaşacağı bilinerek iklime zarar vermeyen bir refah modeli geliştirmeli.

Dahası, teknolojik ilerlemeyi elektromobilite, kuantum bilgisayarlar ya da yapay zeka gibi bilimsel gelişimi sağlayarak desteklemelidir.

Bunları yaparlar mı? Zannetmem…