Yeni parti tartışmalarının odağındaki eski başbakan Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır’da düzenlenen iftar programında konuştu. Beka meselesine ilişkin, “Artık her yerde Türkler ve Kürtler, Sünniler ve Aleviler yan yana, iç içe, aynı mahallelerde, aynı evlerde yaşıyorlar. Nereyi kim nasıl bölecek” ifadelerini kullanan Davutoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Bekayı sağlayan ana unsur o toplumu bir arada tutan ortak […]

Davutoğlu: Milletin yüreğini yüreğine buluşturmayandan devlet adamı olmaz

Yeni parti tartışmalarının odağındaki eski başbakan Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır’da düzenlenen iftar programında konuştu.

Beka meselesine ilişkin, “Artık her yerde Türkler ve Kürtler, Sünniler ve Aleviler yan yana, iç içe, aynı mahallelerde, aynı evlerde yaşıyorlar. Nereyi kim nasıl bölecek” ifadelerini kullanan Davutoğlu sözlerine şöyle devam etti:

“Bekayı sağlayan ana unsur o toplumu bir arada tutan ortak aidiyettir. Ortak aidiyetin olmadığı yerlerde güvenlik tedbirleri yeterli başarıya ulaşamaz. Ortak vatandaşlık bizi hukuken, ortak tarihdaşlık bizi kalben birbirimize bağlar. Bu ortak bağınının hukuki olarak tahkim edilirken dayanacağı temel “İnsan hakları”dır.”

Davutoğlu “Biz kamu düzenini yok eden özgürlüklere de özgürlükleri yok eden güvenlikçi politikalara da karşı çıktık, karşı çıkmaya devam edeceğiz” sözlerinin ardından kamu düzeninin birlikte sağlanması gerektiğine vurgu yaptı:

“Hendeklerle, çukurlarla barikatlarla Sur’daki hayatı hayatı felç ederek, huzursuzluk çıkaranları, kamu düzenini bozanları defaatle uyardık. Israrla devam ettiler. Birçok ilçemizi kendilerine mensup olanlar hariç giremediği yerlere dönüştürdüklerinde bir mücadeleyi başlatmak zorunda kaldık. Türkiye bir taraftan 90’lı yıllardan gelen ve özgürlüğü feda eden bir güvenlikçi anlayış ile diğer taraftan hendeklerle, çukurlarla ve illegal mahkemelere kadar giden, kamu düzenini yok sayan bir kaos ortamı arasında gerildi durdu. Şimdi bu kısır döngüyü kırmanın vaktidir. 82 milyon olarak. Hepimiz Türkiye’deki kamu düzenini birlikte koruma iradesini gösterirsek hiç kimsenin bir daha bu topraklarda 12 Eylül döneminin acılarını yaşatmasına da terör örgütlerinin hayatı bize zindan edercesine ilçelerimizi, şehirlerimizi bir takım barikatlarla yok etmesine izin vermemiş oluruz.”

“Suriye’yi bize havale etmek isteyenler ahlaki zaaf içindeler”

Dış politikaya ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu “17 yıllık dönemde dış politikadaki tüm kazanımları kendi hanelerine yazmaya çalışanlar, Suriye’de yaşananları bize havale etmeye çalışıyorlar” dedi:

“Son 3 yıldır ülkemiz ve hükümetimiz etkilenmesin diye dış politika konusunda bana yöneltilen tenkitlere cevap vermemeye özen gösterdim. 17 yıl içindeki dış politikadaki tüm kazanımları kendi hanelerine yazıp Suriye’de karşı karşıya kaldığımız zorlukları bize havale etmeye çalışanlar her şeyden önce siyasi olarak çok ciddi bir ahlaki zaaf içindedirler”

Davutoğlu’nun konuşmasından satır başları:

“Milletin terini terine karıştırmayandan devlet adamı olmaz. Milletin yüreğini yüreğine buluşturmayandan devlet adamı olmaz, milletin zihnini zihniyle karmayandan, ortak akıl üretmeyenden bilim adamı olmaz. Bir bilimadamı olarak Diyarbakıra hürmet ediyorum, ihtiram ediyorum, etmeye de devam edeceğim. Ve bir devlet adamı olarak da size söz veriyorum, iki elim kanda bile olsa nasıl Mekke, Medine ve Kudüs’ten gelen bir davet red edilmeyecekse, Diyarbekir’den gelen bir daveti de hiçbir zaman açıkta ve boşlukta bırakmayacağım. Diyarbekirli kardeşlerimle kucaklaşmak boynumuzun borcudur.

Ramazan iftarlarları hem muhabbet, hem de muhasebe iftarlarıdır. Cuma namazında haftalık muhasebe yaptığımız gibi ramazan iftarında da bir yıllık muhasebe yapıyoruz. Hacda da ömürlük muhasebe yaptığımız gibi. Sizlerle bir araya gelmem vesilesiyle bu muhasebeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Dünya genelinde yaşanan değişim dönüşümler ve son yüzyılların en büyük buhranları ve belirsizliğe değinen Davutoğlu, Uzun yıllardır kanın döküldüğü acı ve ızdırapların yaşandığı bölgemizde de geleceğe dönük olarak da ciddi bir ümitsizlik var. Ülkemizde de gerek son zamanlarda yaşadıklarımız, gerek ekonomik kriz dolayısıyla kaygılı bir gelecek beklentisi var.” dedi.