Ahmet Davutoğlu ve Ali babacan ilk açıldığında davacıları arasında oldukları Gezi Davası kararını eleştirdi. Davutoğlu, “Uzun tutukluluk süreleri ile adaleti örselerseniz, çelişkili kararlarla hukuku hiçe sayarsanız verdiğiniz hükme saygı kalmaz!” dedi. Ali Babacan da sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Osman Kavala'ya ve diğer sanıklara yapılan büyük haksızlık hepimizin vicdanını yaralamıştır. Alınan kararın hukuki hiçbir açıklaması yoktur" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu ve Babacan'dan Gezi kararına tepki

Eski Başbakan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ilk açıldığında ‘mağdurları’ arasında olduğu Gezi davası kararını eleştirdi.

Davutoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Uzun tutukluluk süreleri ile adaleti örselerseniz, çelişkili kararlarla hukuku hiçe sayarsanız verdiğiniz hükme saygı kalmaz! Yargı siyasi güce değil, siyasi güç adalete dayanmak zorunda. Yargının içerde ve dışarda itibarını tesis etmek demokratik siyasetin en temel önceliğidir” ifadelerini sarf etti.

BABACAN DA TEPKİ GÖSTERDİ

Dönemin bakanlarından DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da Gezi Davası kararını eleştirdi.

Babacan sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Osman Kavala'ya ve diğer sanıklara yapılan büyük haksızlık hepimizin vicdanını yaralamıştır. Alınan kararın hukuki hiçbir açıklaması yoktur. Ülkemizi öfkeye ve kine teslim etmeyeceğiz. Demokratik hukuk devletinde özgürce yaşayacağız” ifadelerini kullandı.

DAVADAN ÇEKİLMİŞTİLER

Ahmet Davutoğlu, iktidar ile arası açıldıktan sonra muhalif olunca Gezi Davası'ndan çekilmişti. Gelecek Partisi ve Hukuk işlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün, "Davutoğlu, Gezi Parkı davasından çekildi, kendi inisiyatifinde olan kısımda artık yok" şeklinde konuşmuştu.

Ali Babacan da davanın müdahili olmadığını söylemişti. Babacan ise, 18 Kasım 2020’de, “Gezi Parkı davasında savcı, tek taraflı olarak bütün bakanları mağdur olarak değerlendirmiş. Davacı değilim, müdahil değilim. Daha önce açıkladım; mağdur da değilim” demişti.

DAVUTOĞLU GEZİ’DE NE DEMİŞTİ?

Davutoğlu, Gezi direnişini hedef alan isimler arasındaydı. O dönemde yaptığı açıklamalarda, "Siyasi otorite olarak biz şunu yapmak zorundaydık; özgürlükler anlamında Gezi Parkı'nda toplanan veya bu anlamda görüş ifade edecek herkesin görüşünü ifade etmesine izin vermek ama ülkenin bir metrekaresinin bile herhangi bir şekilde marjinal, hatta teröre bulaşmış gruplar tarafından işgal edilmesine izin vermemek" şeklinde konuşmuştu.

“Taksim'deki sükuneti istismar eden odaklar bulunduğunu” savunan Davutoğlu, "Bu provokatörlere hiçbir şekilde hiçbir devlet izin veremez. Bugün izin verirsek yarın Türkiye'de demokrasinin izi kalmaz" ifadesini kullanmıştı.

KABATAŞ YALANINA DESTEK

Davutoğlu, dönemde yaptığı açıklamalarda yalan olduğu ortaya çıkan Kabataş iddialarını savunmuştu:

"O saldırıya uğrayan başörtülü hanım, benim çok yakın bir öğrencimin eşidir. Olayın olduğu gün kendisiyle konuştum. Cezayir'deydim, bizzat aradım. Kayınpederi üniversite arkadaşımdır. Ortada bir fiili vaka var, bu bilinsin diye söylüyorum. Babası üniversite arkadaşımdır, aynı dönemlerde okuduk. Oğlu benim talebemdir. Eşi benim de gelinim sayılır. Ben bunu birinci ağızdan dinledim. Twitter'da bu çıkınca ben şüphe ettim ve dedim ki 'birileri provokasyon yapıp kitlesel karşıtlığa mı yol açmak istiyor' ve bizzat aradım."

BABACAN NE DEMİŞTİ?

Ali Babacan, o dönem yaptığı bir açıklamada dövizin yükselmesinde Gezi'nin de payı olduğunu iddia ederek, “Dışarıda zaten fırtına vardı, içeride de biraz sallayanlar oldu” ifadesini kullandı.

Babacan yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:

"İletişim kanallarının sürekli açık olması, beklentilerin, arzuların, isteklerin, endişelerin, korkuların açıkça ifade edilebilmesi son derece önemli. Ama bunun medeni yollarla, barışçıl yollarla yapılması bir başka önemli konu. O çizgiyi geçip, eğer iş şiddete geliyorsa, eğer karşıdakine zarar vermeye dayanıyorsa, molotof kokteylileriyle, demir bilyelerle araçları, otobüsleri yakıp yıkmayla bazı mesajlar verilmeye çalışılıyorsa kimse kusura bakmasın bu bizim gelecekte görmek istediğimiz bir gençlik davranışı değil.”