Ülkede 18 yurttaşta koronavirüs tespit edilmesi nedeniyle halk tedirgin. Klinik Psikolog Dr. Serap Altekin, koronavirüsün toplum üzerindeki etkisine dikkat çekerek, “Zaman kendimize de birbirimize de iyi bakma zamanı” diyor

Dayanışma en büyük güç

DİLARA ŞİMŞEK

Koronavirüs dünyayı kasıp kavuruyor. Türkiye’de 18 vakanın görülmesiyle birlikte yetkililer art arda uyarılarda bulunuyor. Son zamanlarda ülkede can kayıplarıyla sonuçlanan afetlerin üstüne bir de koronavirüs tehlikesinin eklenmesi toplumda giderek artan paniğe neden oluyor. Klinik Psikolog Dr. Serap Altekin, koronavirüsün toplum üzerindeki etkisini değerlendirdi:

>> Varlığımızı, sağlığımızı ve bütünlüğümüzü tehdit eden her tür dış etken bizim için bir stres kaynağı. Hastalık tehdidi ve yaşamsal riskler korku yaratır, bu korku ortamındaki belirsizlikler, asılsız haberler, kulaktan kulağa yayılan şehir efsaneleri ve komplo teorileri ise kaygı yaratır ve insanları paniğe sürükler. Salgın hastalıklar ise insanları alarm durumuna geçiren büyük stresörlerden biri. Stres karşısında ortaya çıkan en yaygın üç stres tepkisi, ‘savaşmak, kaçmak ya da donmak.’ Herkesin kendi yapısına, mizacına ve yaşamsal gelişim hikâyesine göre stres tepkisi farklı olabilir. Bu hastalık salgını karşısında da kimi insanların korkuları çok daha yoğun, aldıkları güvenlik tedbirleri azami düzeyde; kimi insanlar ise ‘riski ciddiye almama, gerçeklikten kaçma, kaçınma ve hiçbir şey yokmuşcasına hayatına devam etme’ eğiliminde. Kimi insanlar ise korku ve kaygıdan neredeyse paralize olmuş durumda, yani sağlıklı düşünemez, harekete geçemez halde kalakalmış durumda.

‘BELİRSİZLİK’ KAYGIYI ARTIRIR

>> Üstelik insanların stres düzeylerini yükselten ve baş etme kapasitelerini aşan en önemli etken ise koronavirüs salgınının yakın zamanda yaşadığımız pek çok başka travmatik deneyimin üzerine eklenmiş olması. Şöyle bir düşünecek olursak, yakın tarihimiz özellikle de son birkaç yılımız pek çok doğal afet, kaza, kriz ve toplumsal travma ile dolu geçti. Depremler, savaş, göç, terör, uçak kazası, çığ ,kadına şiddet, çocuk istismarı, intiharlar, küresel ısıtma, hava kirliliği, asit yağmurları, gıdalardaki katkı maddeleri, zararlı tarım ilaçları, ekonomik kriz, işsizlik ve şimdi de koronavirüs salgını. Hatta bir de çekirge istilaları da eklendi dün bu kabarık listeye… Bu koşullarda da gerçekten iyi olmak, iyi kalmak, sağlığını, aklını koruyabilmek çok zorlaştı.

>> Zor zamanlarda ve böyle travmatik olaylar sonrasında belirli tepkiler yaygın. Şu aralar en yaygın olan stres tepkisi hastalanmaktan, yardıma ve tedaviye ulaşamamaktan, ölmekten korkmak. İnsanlar sadece kendi hayatları ve sağlıkları için değil, ailelerinin ve yakınlarının hayatlarıyla ilgili de kaygılılar. En çok yaşlı olan anne ve babaları için endişeli insanlar. Böyle dönemlerde stresi en artıran, kaygıları en tırmandıran şey belirsizlik ortamıdır. Herkesin kafasında ‘peki birkaç hafta sonra ne olacak?’ soruları var. ‘Aç kalır mıyız, hastalık bulaşırsa tedavi hizmetine ulaşabilir miyiz, okullarda eğitime devam edilebilecek mi, marketler yağmalanır mı, talan, gasp, saldırı gibi riskler ortaya çıkabilir mi, ekonomik sistem ne olacak, sosyal hayatımız ne zaman normale dönecek’ gibi pek çok soru herkesin kafasında dönüyor. Böyle bir korku, kaygı ve tedirginlik ortamında, tetikte olma hâli, şüphecilik, tahammülsüzlük, kızgınlık, öfke de artabiliyor.

Uykuda ve iştahta bozulmalar olabilir. Enerjisizlik, ilgisizlik, isteksizlik artabilir, dikkat ve konsantrasyon zorlukları olabilir. Bütün bunlar da insanın günlük hayatını sekteye uğratabilir. Sağlık ve güvenlik tedbirleri gereği özen göstermemiz gereken sosyal mesafelenme, ilişkisel düzeyde bir yabancılaşma ve yalnızlaşma getirebilir.

BİRBİRİMİZE İYİ BAKMA ZAMANI

>> İnsan denen varlık çok da güçlü bir varlıktır; ve hayatta kalma güdüsü çok güçlü. En büyük güç kaynaklarımızdan biri de her zaman insan teması ve dayanışma olmuştur. Yani hayatta kalmak kadar birbirimizi hayatta tutmak da önemlidir. Zaman kendimize de birbirimize de iyi bakma zamanıdır; hem bedensel sağlığımıza hem de psikolojik sağlamlığımıza ve dayanıklılığımıza özen gösterme zamanı.

KENDİNİZE VAKİT AYIRIN

>> İçinizden gelmese de yemek ve uyku düzeninize özen göstermeye çalışın; düzenli, sağlıklı ve dengeli beslenin, sirkadyen ritme uygun ve yeterli uyku aldığınızdan emin olun.dayanisma-en-buyuk-guc-701339-1.

>> Açık ve temiz havada, mümkünse deniz kenarında ya da ağaçlık yerlerde, güneşten ve gün ışığından yararlanabileceğiniz saatlerde yürüyüş yapmak, hareket etmek veya spor yapmak, enerjinizi tazelemeye yardımcı olabilir.

>> Çocukların okullarının tatil edilmesi, üniversitelerde akademik ara ilan edilmesi, kongre, sempozyum, toplantı, konser gibi etkinliklerin iptal edilmesinin bir sağlık ve güvenlik tedbiri olduğunu unutmayın. Günlük yaşam düzeninizi sağlığınızı ve güvenliğinizi azami derecede gözetebileceğiniz şekilde yeniden düzenlemeye gayret edin, bunu yaparken mutlaka alanında uzman doktorların sunduğu bilimsel bilgileri ve öneriler dikkate alın.

>> Sosyal etkileşim, yakın insan ilişkileri ve sosyal paylaşım elbette her zaman en değerli güç ve şifa kaynaklarımızdan biridir; ancak böyle bir dönem mecburen belirli bir sosyal izolasyon da getirecek. Evet, dışarı çıkamayabilirsiniz, evet, planlarınız ve programınız aksamış da olabilir ama bu süreci evinizde vakti iyi geçirmenin yeni ve yaratıcı yollarını bulmak için bir fırsat olarak da görebilirsiniz. Kitap okumak, film izlemek, ev halkı ile türlü oyunlar oynamak, yeni ve sağlıklı yemekler yapmayı denemek, epeydir vakit ayıramadığınız hobilerinize vakit ayırmak, yoga ve meditasyon yapmak, kendinize dönmek, birbirinize dönmek, yani ailenizle, arkadaşlarınızla, komşularınızla daha çok konuşmak, paylaşmak ve dayanışmak böyle bir süreci atlatmanıza yardımcı olacaktır.

MİZAH ŞİFA KAYNAĞI

>> Stresin ve travmanın, sadece zihinsel süreçlerden ibaret olmadığını, aynı zamanda bedende de meydana gelen bir deneyim olduğunu unutmayın. Ağrılar, uyuşmalar, karıncalanmalar, deri döküntüleri, ishal ya da kabızlık, buz kesme ya da ateş basması, kas tutulmaları vb pek çok farklı şekilde bedeniniz tepki veriyor olabilir. Bedeninizdeki bazı tepkiler strese bağlı olarak tetikleniyor olabilir. Bu nedenle bedeninizin verdiği sinyalleri fark etmek ve duyumsamalarınızı izlemek, kendinizi ve ihtiyaçlarınızı anlamanıza ve kendinizi yatıştırmanın yollarını keşfetmenize yardımcı olacak.

>> Zaman zaman dijital detoks yapın. Unutmayın ki böyle dönemlerde bilgi kirliliği çok olur. Kendinizi asılsız haberlere, komplo teorilerine fazlasıyla maruz bırakırsanız, bu stres tepkilerinizi daha da artırır ve sizi tükenmişliğe sürükleyebilir.

>> Mizah da şifa kaynağıdır, bir savunma mekanizmasıdır. Gülmek, kahkaha atmak gevşetir, rahatlatır, bir süreliğine bile olsa kaygıyı ve gerilimi azaltır. Böyle dönemlerde konuya ilişkin karikatürlerin, şakalaşmaların, esprili sosyal medya paylaşımlarının artması bir ihtiyaçtır.

ARADA GÜNDEMDEN UZAKLAŞ

>> Mesleğiniz, işiniz ve politik gündem dışında da bir şeyler okumaya vakit ayırın. Zihninizin ve ufkunuzun açıldığını fark edeceksiniz. Esneklik ve çeşitlilik, hayatın stresiyle ve mesleğin ağır yüküyle baş etmenize yardımcı olur.

>> Alkol ve sigara kullanmayın. Stres, yorgunluk ve uykusuzluk bağışıklık sisteminizi ve direncinizi düşürür, alkol ve her nevi uyuşturucu-uyarıcı madde bu direncinizin daha da azalmasına, rezervlerinizin daha da hızla tükenmesine neden olur.

>> Eğer tüm çabanıza rağmen günlük hayatınızı sekteye uğratan düzeyde etkiler yaşıyorsanız; uyku ve yeme düzeninizle ilgili problemler haftalarca normale dönmüyorsa; ani irkilmeler, şiddetli kaçınmalar günlük hayatınızı etkilemeye devam ediyorsa; kendinizi rüyadaymış, bedeninizin dışındaymış gibi hissediyorsanız; ani öfke patlamaları, aşırı kaygı ve panik, huzursuzluk söz konusuysa; bu belirtileri ciddiye almak ve profesyonel bir yardıma başvurmak faydalı olacak.