Emperyalist kuşatma altındaki Küba’da ambargo sarsıntılara neden olurken BirGün’e konuşan gazeteci Elizalde, bunu da atlatacaklarını söylüyor. Elizalde, “ABD ambargosu büyük bir engel ama Küba’ya yönelik uluslararası dayanışma, en güçlü müttefikimiz. Dayanışmaya güveniyoruz” diyor.

Dayanışma en büyük müttefik

Deniz GÜNGÖR

Tüm dünya koronavirüs salgını nedeniyle ekonomilerinde ciddi sarsıntılar yaşarken Küba’da kriz, ABD ambargosu nedeniyle daha da derinleşti. 60 yıllık ambargo nedeniyle ilaç sıkıntısı ve ekonomik kriz ile karşı karşıya kalan ülkede 11 Temmuz’da gerçekleşen protestolar ABD ve Batılı güç merkezlerinin Küba’ya saldırılarının yeni vesilesi oldu. Kübalı gazeteci Rosa Miriam Elizalde, ülkedeki son durumu ve yaşananları BirGün’e anlattı. Kısa süreli etkin olan protestoların ABD destekli kişilerce farklı noktalara çekilmeye çalışıldığına dikkat çeken Elizalde, “ABD ambargosunun sadece sağlık ve eğitim alanında değil birçok alanda ülkeyi etkilediğini vurgulayarak, bu süreci de atlatacaklarını söyledi.

Her geçen gün artan ABD ambargosuna rağmen Küba özellikle sağlık ve eğitim alanında başarılı bir performans sergiliyor. Yaptırımlar nedeniyle ülke ilaç ve ekonomik kriz ile baş başa kalsa da ayakta kalmayı başarıyor? Ne söylemek istersiniz?
Covid-19 pandemisine benzer binlerce muharebenin gazileri olan doktorlarımızla beraber egemenlik ve bağımsız olma konusundaki güçlü irademiz sayesinde ayakta kalmayı başardık. Ancak, ABD ambargosun Küba’da sadece sağlık ve eğitim alanlarında değil, birçok alanda ilerlememizin önündeki en büyük engel olduğunu kabul etmek gerekiyor. Sadece sağlık ve eğitim alanları değil diyorum çünkü tıpkı diğer tüm ülkeler gibi bizim de kendi sınırlarımız var. Bütün bunlara rağmen Küba kısıtlı mali kaynaklarını tıbbi malzeme, Covid-19 aşı üretimi ve gıda gibi temel ihtiyaçlara ayırmak için büyük bir çaba sarf ediyor. Birçok ürünü Çin’den, Vietnam’dan, Avrupa’dan ve uzak pazarlardan yüksek fiyatlara satın alınırken ambargo nedeniyle ne kredi alabiliyoruz ne de yabancı para kullanabiliyoruz. ABD’nin Floridalı iş insanları üzerinden sürdürdüğü Küba politikasını inanılmaz. Marco Rubio ve Maria Elvira Salazar gibi Kübalı-Amerikan politikacılar insanları eylemlere teşvik ediyor. Bilmelisiniz ki Amerikan politikacılar, Küba hakkında konuşurken ikiyüzlü davranıyor. Bizim başarısız olduğumuzu söylüyorlar ancak, insanların ayağını kaydırmaya çalışırken onları başarısız oldukları için suçlayamazsınız. Fakat bilinmelidir ki biz başarısız olmadık, olmayacağız da.

KARA PROPAGANDAYA ASLA ALDANILMASIN

Ambargo nedeniyle ortaya çıkan sorunlar sonucunda zaman zaman Küba’da gösteriler yaşanıyor. Son durum nedir?
Küba’da yapılan gösteriler aslında medyada gösterildiği kadar yaygın değil. Yapılan gösterilerin temelinde, daha iyi bir değişiklik için gerekli şeylerin elde edilememesi yönündeki imkânsızlık yatıyor. Ülke adına attığımız adımları engelleyen en büyük sorun ambargo ve ülkeyi istikrarsızlaştırmaya yönelik ABD merkezli finanse edilen eylemler. Küba’daki eylemlerin günlerce sürdüğünü söylemek aslında doğru değil çünkü protestolar 11 Temmuz’da yaşandı. Ertesi gün ise protestolara bağlı bazı çatışmalar oldu fakat sadece o kadar. Protestolardan sonra Kübalılar işlerine gitti, tüm sosyal faaliyetler devam etti ve herkes normal yaşantısına döndü. 12 Temmuz’da Miami Belediye Başkanı Francis Suarez’in Küba’ya askeri müdahale talebi, önceki gün protestolara katılan kişiler tarafından gerçek taleplerinin manipüle edilmesine karşı çıkıldı. Ancak şu an Küba’da her şey sakin ve verdiğimiz tek savaş Covid-19’a karşı.

TALEPLERİ İÇİN SOKAĞA ÇIKANLAR SUÇLANAMAZ

Sokağa çıkanların ABD destekli oldukları söylendi. Eylemlerde bu ülkenin bayrakları da açıldı. Meydanlara çıkanların hepsini bu potada değerlendirmek doğru mu?

Hayır, bu hiç doğru değil. Zaten Başkan Diaz-Canel’in açıklamaları da bu yönde değil. Sizin de bahsettiğiniz gibi Küba’da bazı iç sorunlarımız var ki bazıları on yıllardır süren sorunlar bunlar. ABD’nin yaptırımları ise bu sorunları daha da kötüleştiriyor. Dahası, ortada bir pandemi var ve beraberinde de bir ekonomik kriz getirdi. Dolayısıyla, bahsettiğimiz tüm bu sorunların sonucunda insanların yaşadıkları sıkıntıları dile getirmek için 11 Temmuz’da sokağa çıkması kadar normal bir şey yok. Talepleri için sokağa çıkan insanlar suçlanamaz ve bu kişilerin rüşvet ile sokaklara döküldüğünü söylemek yanlış. Ancak, yapılan meşru ve barışçıl eylemlerde bazı şiddete meyilli kişiler tarafından saldırılar yaşandı. ABD tarafından fonlanan bu saldırganların eylemlerdeki asıl amacı protestoyu yozlaştırıp kaos yaratarak polisi önlem almaya zorlamaktı. Her şey baştan aşağı planlanmıştı ki bu kışkırtıcılar bir noktaya kadar istediklerini elde etti. Ancak, durumu fark eden birçok Kübalı protestonun amacından şaştırılmasına tepki göstererek eylemlerden çekildi. Bunun kanıtı protesto çağrılarının cevapsız kalmasıdır.

dayanisma-en-buyuk-muttefik-915524-1.
Kübalı Gazeteci Rosa Miriam Elizalde



EKONOMİK AÇILIM SOSYALİST EKONOMİ

Kriz nedeniyle Küba’da ekonomik bir açılıma gidildi. 100 kadar işçi çalıştırabilecek küçük ve orta işletmelerin kurulmasına izin verildi. Özel şirketlerin faaliyet alanları da 217’den 2 bine çıkarıldı. Bu durum “Küba kapitalizme kapılarını açıyor” yorumlarına neden oldu. Bu ne anlama geliyor?
Uluslararası haber ajanlarının tek gayesi haber satmak olduğu için Küba’daki özelleştirmeleri yeni bir şeymiş gibi pazarlıyor olabilirler ancak alakası yok. Küba’nın ekonomisini güçlendirmek amaçlı alınan bu önlemler 1990’lı yıllardan beri söz konusu. Küba, sosyalist ekonomi içerisinde ürettiği ürünlerle Sovyet sonrası dünyaya ayak uydurmaya çalışıyor. Ayrıca, 2011’de hükümet ve Ulusal Halk Meclisi 200’den fazla yönergeyi kabul etti ve kapitalizme dair bahsedilen ‘açılış’ aslında bundan ibaret. Bu süreçte edindiğimiz tecrübeyse bize, piyasa kurallarına karşı gelemeyeceğimiz yönünde oldu. Böylece biz de bunları kendi yararımıza kullanmak için bahse giriyoruz denebilir. Küba’nın özel sektöre etkin olabileceği daha fazla alan tanımasının nedeni, ülkenin ekonomik kalkınmasına yardımcı olmaktır ancak bunu yaparken sadece bizim sosyalist modelimizi göz önünde bulundurduğumuz unutulmamalıdır. Ayrıca eklemek isterim ki, yine de ülke içerisindeki önemli sosyal ve ekonomik sektörler hâlâ devlet kontrolünde.

Ülkedeki mevcut aktüel toplumsal, siyasal sorunlar nelerdir? Ekonomik kriz, ambargo, özgürlükler vs. Havana yönetimi bunları aşmak için ne tür adımlar atmayı planlıyor?
Sosyal ve ekonomik olarak yaşadığımız sorunlar, aynı sorunları yaşayan diğer ülkelerden pek farklı değil. 62 yıldır içerisinde bulunduğumuz ekonomik ve finansal savaş nedeniyle derinlerde kökleşmiş sosyal ve ekonomik sorunlarımız var. Biz Kübalılar tek taraflı yaptırımlar nedeniyle endişeliyiz. Ancak, dünyadaki ekonomik kriz ve salgın ülkeyi geliştirmek için attığımız birçok adıma önemli ölçüde zarar veriyor. Hükümetimiz, salgını kontrol altına almak için büyük bir çaba sarf ediyor. Elimizdeki en ufak imkân ile sosyal yardım mekanizmalarını güçlendirmeye çalışıyoruz. Ekonomik gücü artırmak için ekonomiyi yeniden kurguluyoruz. Zor bir iş gibi duruyor ama aslında imkânsız da değil. ABD ambargosunu sona erdirmek için daha fazla uluslararası dayanışmaya ve desteğe sahip olursak u süreci daha iyi bir şekilde sonuçlandırabiliriz diye düşünüyorum.

Emperyalist kuşatma altındaki Küba’ya yönelik uluslararası dayanışmayı nasıl buluyorsunuz? Bu dayanışma yeterli mi?
Küba’ya yönelik uluslararası dayanışma, bizim bu süreçte en güçlü müttefikimiz oldu. Gerçekten hümanist olan birçok insanın sergilediği dayanışmaya inanıyoruz. Bizler, bize gönderilen tüm yardımlar için yürekten teşekkür ediyoruz çünkü her şırınga, her maske veya diğer tüm ekipmanlar en değerli hazinemiz olan Küba’lıların hayatını kurtarmaya yardımcı oluyor. ABD Senatosu’nun, BBC ve Florida’daki medya kuruluşları gibi diğerlerinin yaptığı kara propagandanın aksine gıda, ilaç desteği ile bize gerçekten yardım etmek isteyen ve yaşananlar konusunda gerçeği dinlemek isteyenlere kapımız hep açık.