Dayanışma eşitlerin gönüllü birlikteliğidir

Dayanışma eşitlerin gönüllü birlikteliğidir, paylaşımıdır, gereksinimi olana destektir. Emekçiler, yurttaşlar olarak zor günlerde dayanışmanın ne anlama geldiğini çok iyi bilenleriz. Koronavirüs salgınının başladığı günden bu yana da sağlık emekçileri ile gösterdiğimiz dayanışmadan, sokağa çıkamayan, ihtiyacı olan herkes için yaptığımız alışverişlere, çocuklarımız ile birlikte çizdiğimiz gökkuşağını pencerelerimizden yalnız değilsin çağrılarıyla paylaşmaya, tüm emekçilere ücretli izin talebiyle evlerimize astığımız beyaz çağrılara kadar dayanışma yaşatır sesini, nefesini yükseltmeye devam ediyoruz.

Dünyanın her yerinde halkın kaynaklarının halka aktarıldığı salgın sürecinde “kampanya” adı altında halka iban numarası verenler ile kurduğumuz ilişki de eşitler arası bir ilişki değildir. Aslında siyasi iktidar da “eşit” olmadığımızı, iktidarın halkla kurduğu ilişkinin eşitler arası bir ilişki olmadığını bir hafta içersinde yaşadığımız dört fotoğraf üzerinden bize deklare etti. Yüz binlerce emekçinin işten çıkarıldığı, ücretsiz izne zorlandığı, salgın riskine rağmen fabrikalarda, atölyelerde, şirketlerde emekçilerin çalışmaya devam ettirildiği, başta sağlık emekçileri olmak üzere temel hizmetlerde çalışan emekçilere yönelik koruyucu önlemlerin alınmadığı, özel hastaneler kamulaştırılsın, herkes için ücretsiz sağlık taleplerine kulakların tıkandığı günlerde önce alelacele kanal İstanbul ihalesi imzalandı. Hemen devamında salgın riski nedeniyle camilerin kapatıldığı süreçte Diyanet İşleri Başkanı “seçilmiş” kişilere sarayın içersindeki camide namaz kıldırdı. Günlerdir tüm yurttaşlar için yaygın test çağrılarının yapıldığı ve buna rağmen hala gerekli adımların atılmadığı, özel hastanelerde binlerce lira verenlerin ancak teste ulaşabildiği bilgilerinin kamuoyunda paylaşıldığı günlerde Ethem Sancak' ın yeğeni Murat Sancak evine aldığı koronavirüs testlerini video üzerinden paylaştı. Belediyelerin yaşanılan sorunlara yönelik çözüm üretebilmek için “kampanya” çağrısı yapmasının hemen sonrasında ise iktidar tarafından “Milli Dayanışma Kampanyası” başlatıldı ve İçişleri Bakanlığı Genelgesi ile yalnızca ana muhalefet partili başkanlar tarafından yönetilen büyükşehir belediyelerinin kampanyaları engellendi.

İşte tam da bu yüzden biz dayanışmayı emekçilerle, ezilenlerle birlikte ilmek ilmek örüyoruz. Dayanışma eşitlerin birlikteliğidir ve biz emekçiler, ezilenler dayanışmayı bir diğerimizin ellerinden her zamankinden daha sıkı tutarak sürdürüyor, hissediyor ve yaşıyoruz.

Bizim gönüllü birlikteliğimiz Malik' in yüreğiyle birliktedir ve onun sözleri aslında hepimizin cümleleridir.

“Şimdi diyorsunuz ya 'Evde kal Türkiye' diye. Nasıl kalalım baba? Emekli, memur, zengin değilim. İşçiyim ben. TIR şoförüyüm. Çalışmasam ekmek yok. Elektriğimi, suyumu, kirayı ödeyemem. Bunları zaten ödememek ölmekten beter, öleyim daha iyi. Bizi bu duruma getirmeden önce önlem alın. Ha senin lafınla evde kalarak açlıktan, kepazelikten ölmüşüm ya da virüsten. Ama beni bu virüs öldürmez, senin düzenin öldürür.”