Ruh sağlığımızı koruyalım ki mücadele edebilelim. Yaşadığımız gibi büyük bir felakete maruz kalmak, tanık olmak, sevdiklerini, tanıdıklarını yitirmek hepimizi derinden etkileyip, sarsabilen çok acı yaşantılar.

Dayanışma yaşatır: Paylaşın ki çoğalın, bölüşün ki artırın
Fotoğraf: DepoPhotos

İnsanlar bu tür sarsıcı olaylardan sonra bir süre de olsa çok çeşitli olumsuz, acı veren, korkutan duygulara kapılabilirler ve daha önce hissetmedikleri, kendilerine çok anormal gelen duygular ve yaşantılar hissedebilirler.

Öncelikle bu hislere kapılmanın doğal, olağan ve insani bir tepki olduğunu bilin.

Bu duyguları hissetmek sizin zayıf, çaresiz, ruhsal sorunları olan ya da yetersiz bir insan olduğunuzu göstermez.

Normal insanların yaşayabileceği belirtiler yaşıyorsunuz.


Bu belirtileri yaşamak mutlaka ruhsal olarak hastalanacağınızı kanıtlamaz.

Çoğu insanda bir ay içinde kendiliğinden geçecek bu belirtileri ne kadar iyi tanırsanız onlarla baş etmeniz o kadar kolay olabilir.

Bu yaşantıların hepsinin, herkeste ortaya çıkmasını beklenmez. Bazı insanlarda hiçbiri de görülmeyebilir. Sizde bu belirtilerin olup olmaması bir hastalığın işareti değil.

Duygular

Bunaltı, korku, panik, gerginlik, huzursuzluk, irkilme, çabuk sinirlenme, çaresizlik gibi duygulara kapılmanız son derece olağan. Bu duyguları yaşamanız ne zayıf olduğunuzu gösterir ne de ruhsal olarak hastalandığınızı. Bu duygular sağlıklı insanların verebileceği tepkiler.

Bedensel işlevlerde bozulma

İştahınız kapanabilir. Özellikle baş ağrısı olmak üzere, kas ve eklemlerinizde ağrı, uyuşma, keçeleşme, bulanık görme, kulak çınlaması, bulantı, şişkinlik, çarpıntı, nefes darlığı, tıkanma hissi, yutkunma güçlüğü gibi belirtileriniz olabilir. Büyük çoğunluğu ruhsal nedenli geçici işlev değişiklikleridir. Kriz anlarında temiz ve güvenilir su içmek ve susuz kalmamak çok önemlidir. Olabildiğince sık ve az az yemeye çalışın, bol su için.

Uyuyamayabilirsiniz

Bu gibi günlerde uykuya dalmakta, sürdürmekte zorlanabilir, sabah çok erken uyanabilirsiniz. Bu geçici bir durum ve bir hafta on gün içinde düzelecektir. Hemen uyku ilacına, sakinleştiriciye yönelmeyin. Hele doktora danışmadan kesinlikle ilaç içmeyin. Uyumak için içki içmek sizi daha kötü yapacaktır.

Uyuşuk, hissiz, rüyada gibi hissetme

Böylesi korku verici olaylardan sonra insanlar sanki hiçbir şey hissetmiyorlarmış, sanki gerçeklik hisleri siliniyormuş gibi yaşantılar deneyimleyebilirler. Kişi, kendisini sanki rüyadaymış, çevresindekilerden farklıymış gibi hissedebilir. Bu hisse kapılmak sizi endişelendirmesin. Yakınlarınızla, arkadaşlarınızla konuşmak, telefon etmek, elinizi yüzünüzü yıkamak bu hislerin süresini ve şiddetini azaltacaktır. Ama hiçbir şey yapmasanız da bir saatten daha kısa sürede kaybolacaktır. El bileğinize bir iki adet paket lastiği takın. Bu ve benzeri hislere kapıldığınızda lastikleri hafif gerip bırakın. Lastiğin germe hissi sizi şimdiki ana odaklayabilir.

Sinirlilik, öfke nöbetleri

Daha önceden sizi sinirlendirmeyen durumlarda bile sanki kontrol edemeyeceğiniz bir öfkeyle doluyormuş gibi hissedebilirsiniz. Öfke hissi aslında yaşadıklarınıza isyan etme, kabullenememenin işaretleridir. Böylesi bir felakete maruz kalmanın kabul edilebilir olması mümkün değil. Ne siz, ne de diğerleri başınıza gelenin sorumlusu değilsiniz. Bu duygularınızı sorumluların bulunması için sabırlı olmaya çevirmek sizin elinizde.

Tekrar tekrar aklına gelme

Olay anı ya da haber aldığınız an tekrar tekrar aklınıza gelebilir. Bu normal bir durum. Düşünmemeye çalıştığınızda bu fikirler zihninize daha çok üşüşebilir. Onları düşünmekten kaçınmak yerine, dikkatinizi başka bir yöne çevirmeye çalışın, yanınızdakilere duygularınızı ifade edin, mümkünse yazıya dökmeye başlayın. Zihninize üşüşen düşüncelerin dağıldığını fark edeceksiniz.

Gözünün önünden gitmeme

Olay anındaki haliniz, ya da olayla ilgili tanık olduğunuz ya da medyadan izlediğiniz görüntüler sürekli gözünüzün önüne geliyor gibi olabilir. Bu normal bir durum. Dikkatinizi yoğunlaştıracağınız başka görüntülere yönelin. Görerek yapmanız gereken işler yapmak (çiçeklerle uğraşma, bulaşık yıkama, yemek yapma, bir şeyi tamir etme, puzzle tamamlama, ayakkabı boyama vb.) görüntülerin silinmesine katkıda bulunabilir. Açık alana çıkarak gözlerinizi ufuk noktasına odaklamaya ve çok uzaklara bakmaya çalışın.

Yeniden o anı yaşıyor gibi olma

Zaman zaman sanki tekrar o anın içine girmişsiniz, olay yineleniyormuş gibi hislere kapılabilirsiniz. Yer sarsılıyor hissi yaşanmanız normal. Bir bölümü artçı sarsıntıdır (bölgedeyseniz), bir bölümü kaygı nedeniyle hissedilen gerçekdışı duyumlardır. Bazen cep telefonumuz titreşiyor gibi hissederiz, buna benzer geçici bir algı yanılmasıdır. Bu his sizi çok kaygılandırabilir. Bu normal bir his, sizin hastalandığınızı, kontrolünüzü kaybettiğinizi, çıldırdığınızı, aklınızı kaçırdığınızı göstermez. Böyle olaylara maruz kalan sağlıklı insanlarda geçici olarak ortaya çıkabilir. Zamanla sıklığı azalacak ve kaybolacaktır.

Unutkanlık

O sırada neler olduğuna, ne yaptığınıza, ne konuştuğunuza dair ayrıntıları ya da belli bir zaman dilimini hatırlamakta güçlük çekebilirsiniz. Bazı anılar önümüzdeki günlerde aklınıza gelmeye başlayabilir ya da belki de hiç hatırlamayabilirsiniz. Bu ayrıntıların şu anda bir önemi yok ve unutkanlığınız kalıcı olmayacak.

Kaçınma

Depremden bu yana binalara, kapalı ortamlara girmeye çekinebilirsiniz. Korkmanız normal ve gerçekçi. Yetkililerce sağlam olduğu belirtilmemiş binalara kesinlikle girmeyin. Ama açık alanda gecelemekten kaçının. Bulunduğunuz bölgedeki çadır, konteyner, prefabrik yapı, spor salonu vb. kapalı ortamlarda gecelemeye çalışın. Birden fazla kişi aynı ortamda bulunmak kendinizi güvende hissetmenizi kolaylaştırabilir. Nöbetleşe uyumaya çalışın. Uyuyamasanız bile gözlerinizi kapatın, telefon vb. araçlara bir saat gibi süreler bakmadan durun.

Suçluluk

İnsanlar böylesi bir felakete maruz kaldıklarında sanki sorumlusu kendileriymiş gibi düşüncelere kapılabilirler. “Keşke o evde oturmasaydım, keşke burada yaşamasaydım, keşke gitmeseydim” gibi. Sonra da böyle düşündükleri için kendilerine kızmaya başlayabilirler. Hayatta kalmış olmak bile suçluluk hissettirebilir. Deprem gibi felaketlerden korunma ve önleme devletin sorumluluğundadır. Sorumlu ya da suçlu değilsiniz.

Öfke, isyan

Öfkelenmeniz, isyan hissi yaşamanız çok normal. Haklı da olabilirsiniz. Öfkenizin size şimdi yararı değil, zararı olabilir. Hayati tehlike atlatıldıktan sonra, güvenli yaşama, barınma, beslenme koşulları oluştuktan sonraya erteleyin öfkenizi, isyan��nızı.

Paylaş, konuş, temas et: İnsan kendisini yapayalnız ve kimsesizmiş gibi hissedebilir. Bu duygulara kapılmak yalıtılmışlık hissini artırır. Arkadaşlarınızla, aile üyeleriyle duygularınızı konuşun. Olayın ayrıntılarını değil, olayın siz de ortaya çıkardığı duyguları konuşun.

Bir araya gelin, birlikten kuvvet doğar.

Yas tutun: Kayıplarımızı, yaralananları, sakat kalanları düşünün. Kayıpların yakınlarına bir şekilde ulaşmaya çalışın, birkaç kişi bir araya gelip kendinizce bir anma yapın.

Hatırlayın: Geçmiş depremlerde neler olduğunu, deprem sonrası kimin ne söylediğini, ne gibi önlemler alındığını hatırlamaya çalışın. Kim ne demişti, kim ne yapmıştı? İhmali olanlara ne oldu?

Düşünün, ifade edin: Depremin neden böylesine büyük bir yıkıma yol açtığını düşünün. Önlenebilir miydi, zamanında müdahale edilebildi mi? Edilemediyse kim/ler sorumlu?

Olayla ilgili görüntüleri sürekli izlemeyin, dehşet fotoğraflarına bakmayın: Aynı acıyı yeniden, yeniden yaşamak hissizlik duygularını artırabilir ya da öfke, kaygı gibi olumsuz duyguları artırabilir. Kaynağı belirsiz haber sitelerini okumayın, takip etmeyin, engelleyin. Linç kışkırtmalarına karşı dikkatli olun.

Günlük tutun: Yaşadıklarınızı, özellikle duygularınızı yazıya dökün. Yazmak kendi duygularımızla barışmak ve onları düzene sokmak için çok yararlıdır.

İçkiden uzak durun, kahveyi azaltın, doktor önerisi dışında ilaç kullanmayın: İçki, unutturmak yerine uyuşukluk halinizi, zihninizdeki bulanıklığı artırabilir, kahve kaygı ve korku ataklarını tetikleyebilir. İlaçlar her zaman yarar sağlamayabilir, yanlış kullanıldığında yan etki vb. diğer nedenlerle yakınmalarınızı çoğaltabilir.

Dinlenin ve gevşeyin: Kendinize dinlenmek, istirahat etmek için zaman ayırın. Deprem bölgesindeyseniz birkaç saatte bir yaptığınız işi bırakarak, açık havaya çıkın. Kısa yürüyüşler yapın, müzik dinleyin.

Yardım toplantılarına, anmalara, törenlere katılın: Yalnız olmadığınızı, kayıpların unutulmadığını hissetmek yaraları sarmayı kolaylaştırır.

Yardım edin: Olaydan zarar görenlere yardım etmek için girişimde bulunun, kendi tanıdıklarınızdan başlayabilir, ya da oluşmuş gruplara dâhil olabilirsiniz.

İzin vermeyin: Anlık duygularınızın aklınızla aldığınız kararları etkilemesine izin vermeyin. Aklınız yaşattı sizi bugüne kadar. Kararlarınızı korku ve öfke ile değil yıllar boyu biriken deneyiminizle verin.

Bir araya gelin, birlikte olun: Deprem bölgesindeyseniz bulunduğunuz alanda olanlarla tanışın, grup oluşturun, buluşma noktası belirleyin. Bulunduğunuz alandaki insanların barınma, beslenme ve yardım gereksinimlerini kendi aranızda oluşturacağınız küçük örgütlenmelerle imece usulüne çevirin. Paylaşın ki çoğalın, bölüşün ki artırın.