Dayanışma zoru yendi

Dilan Esen

Libya’da öldürülen MİT mensubuna ilişkin haberler nedeniyle yaklaşık 6 aylık tutuklulukları önceki gün son bulan gazeteciler Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç özgürlüklerine kavuşmalarının ardından BirGün’e konuştu.

Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç’a ‘istihbari bilgileri içeren belgeleri ifşa etmek’ten 3 yıl 9 ay hapis cezası verildi.

YALNIZ OLMADIĞIMIZI HİSSETTİK

dayanisma-zoru-yendi-779499-1.Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Silivri Cezaevi’ndeyken dışarıdaki desteği fazlasıyla hissettiğini söyledi. Cezaevinde yaşadığı tecrit koşullarına karşı bu desteğin kendisine umut verdiğine dikkat çeken Pehlivan, “Haberin Var Mı İnisiyatifi ile diğer gazeteci örgütlerinin ve yurttaşların desteği, tüm Türkiye’ye çok önemli şeyler kanıtladı.

Dayanışmanın zoru nasıl yeneceğini karanlığı nasıl yırtacağını bir kez daha gösterdi. Hapishanede tecrit koşullarında yalnızlaştırmak isteyenlere karşı bizim yalnız olmadığımızı hissettirdi” dedi.

Dayanışmanın kendilerine uygulanmak isteyen kötü oyunu bozduğunu vurgulayan Pehlivan, “Hem bana çok umut hem de büyük güç verdi. Ne kadar teşekkür etsem azdır” diye konuştu.

Silivri Cezaevi’nde 9 yıl önce 19 yıl tutuklu kaldığını hatırlatan Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“9 yıl önceki Silivri Cezaevi koşullarından daha kötü bir 6 ay geçirdim. Zaten pandemiden kaynaklı birçok hakkın kısıtlandığı cezaevinde, bu davanın sanıkları olan bizlere çok daha ağırlaştırılmış bir tecrit uygulandı. Bir yalnızlaştırma politikası yaşatıldı. Hem akıl hem de beden sağlığımı korumak için gazeteciliğe devam ettim. Daha dinç daha dirençli ve daha inançlı bir şekilde dışarı çıktığımda da gazeteciliğe devam ediyorum.Cezaevinde pandemi nedeniyle pek çok haklarının da uygulanmadığının altını çizen Pehlivan, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Pandemi olmasaydı ayda 4 kez aile ve 3 diğer kişiyle görüşebiliyorduk. Bunların birisi de açık görüş şeklindeydi. Pandemi nedeniyle görüşme 1’e indirildi. Spor hakkımız elimizden alındı. Avukatlarımızla belge alışverişi çok kısıtlandı. Belgeler günler sonra ulaşabiliyordu. Bu da davanın ve sizin yavaşlamanıza neden oluyordu. Bunun gibi bir sürü hak kısıtlaması yaşadık. Bu davaya özgü olarak ağırlaştırılmış bir tecrit olunca ceza içinde ceza yaşatıldı. Türkiye’de adalet sistemi ya da siyasi tutukluların insanların neden suçsuz yere cezaevine konulduğu tartışılmalı. Adalet arayışım bitmedi.”

DOĞRULUĞUMUZ TEYİT EDİLDİ

dayanisma-zoru-yendi-779500-1.Odatv Muhabiri Hülya Kılınç ise tahliye edildiğinde desteğin ne kadar büyük olduğunu gördüğünü aktardı. Destekle birlikte doğru yerde durduklarının teyit edildiğine vurgu yapan Kılınç, şu ifadeleri kullandı:

“Biz zaten doğru yerde durduğumuzu biliyorduk ama gördüğümüz destekle doğru yerde durduğumuz kanıtlanmış oldu. Bu destek beni daha da güçlendirdi. Çok daha güçlü daha bir şekilde devam edeceğim.” Cezaevindeyken ailesiyle iletişiminin daha fazla kısıtlandığını belirten Kılınç, şunları söyledi: “Ben girdikten 1 hafta sonra pandemi oldu. Ailemle 3 ay sonra görüşebildim. İçeri girmeden önceden aynı yerdeydim içeride de aynı fikirdeydim çıktıktan sonra da işimi yapmaya devam edeceğim. Aydınlık günler için ayakta durmaya devam edeceğim.”

NE OLMUŞTU?

Libya’da öldürülen MİT mensubuna ilişkin haberler nedeniyle Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel’in tutuklu olmak üzere toplam 7 gazetecinin yargılandığı davada önceki gün karar çıkmıştı. Tutuklu gazeteciler tahliye edilirken 5 kişiye ise ‘istihbari bilgileri içeren belgeleri ifşa etmek’ten hapis cezası verilmişti.