ABD’nin Doğu Avrupa-Balkanlar-Karadeniz stratejisinin en önemli merkezlerinden birisi Dedeağaç. ABD için Ankara kullanışlı partner değil. Kıbrıs’tan Girit ve Dedeağaç’a inşa edilen üslerle Yunanistan yedekleniyor.

Dedeağaç’taki üs, sıçrama tahtası
Fotoğraf: AA

Derviş CEMAL

Ege Denizi’nde Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan gerilimde tansiyon düşmüyor. İki NATO üyesini karşı karşıya getiren çok boyutlu krizde, Atina ve Ankara arasındaki restleşmeye paralel olarak ABD’nin Kuzey Ege’deki varlığı genişliyor. Rusya’yı çevreleme harekâtını sürdüren ABD, Baltıklar’dan Balkanlar’a uzanan geniş hatta ördüğü demir çemberin en önemli merkez üslerinden birisi de Aleksandrupoli (Dedeağaç) kenti. Türkiye sınırındaki Alexsandriapolis’te Ukrayna savaşından çok önce başlayan yığınak her geçen gün tahkim ediliyor.

Dedeağaç, son yıllarda ABD ile Yunanistan arasında gözlenen yakınlaşmanın en önemli sembollerinden birisi olarak nitelenebilir. İki ülke arasında 1990 tarihli savunma işbirliği anlaşmasının kapsamı 5 Ekim 2019’da genişletilerek ABD’ye Yunanistan’da bir dizi yeni askeri kolaylık sağlandı. Söz konusu anlaşma çerçevesinde ABD’nin Larissa, Stefanovikio ve Girit’teki hava üslerinin faaliyet alanı genişletilirken Dedeağaç limanı ise kritik bir hüviyete büründürüldü.

Güney Kıbrıs’ın Baf üssünden Girit’teki Suda’ya oradan da Larissa ve Dedeağaç’a uzanan üçgende kurulu askeri üsler ABD’nin Doğu Akdeniz- Balkanlar-Karadeniz stratejisinin önemli sacayakları konumunda.

ABD’NİN BYPASS STRATEJİSİ

ABD’nin Baf-Dedeağaç-Girit ekseni ABD’nin Washington’ın Ankara’yı baypas etme stratejisinin bir neticesi. Suriye, Libya, Doğu Akdeniz ve Rusya meselelerinde ABD ile ters düşen Ankara’nın Moskova ile de iş tutmaya çalışması Washington açısından problem nedeni. Rusya ile yakınlaşmadan büyük rahatsızlık duyan ABD’nin son yıllarda Türkiye ile arası açılırken, buna paralel olarak Ege’nin karşı yakasındaki Yunanistan ile daha da yakınlaşmaya başladı. Tam da bu çerçevede Türkiye sınırına bitişik Dedeağaç’taki deniz üssü ABD açısından önemli bir stratejik sıçrama noktası haline geldi. Sedat Ergin’in de Hürriyet’teki yazısında belirtiği gibi ABD’nin eski Atina Büyükelçisi Geoffrey Pyatt geçen aralık ayında yaptığı konuşmada sarf ettiği şu sözler Dedeağaç limanının önemini ortaya koyuyor: “Bu limanın geliştirilmesi, ittifakımız açısından Batı Balkanlar, Doğu Avrupa ve Karadeniz’e doğru kilit bir giriş kapısı sağlamaktadır. Bunu yaparken NATO’nun caydırma ve savunma yönündeki çabalarını da güçlendirmektedir.”

ABD yönetimi Ege’ye yığınak yaparken, bölgede alternatifsiz olmadığını, askeri ihtiyaçlarını belli ölçülerde Yunanistan üzerinden de karşılayabileceğini gösteriyor. Yunanistan Mera25 Partisi milletvekili Kleon Grigoriadis, hükümeti ülkeyi dev bir ABD üssüne dönüştürmekle suçlarken bu mevcut gerçekliğe vurgu yapıyor.

POZİSYON GÜÇLENİYOR

Amerikancılıkta birbiriyle yarışan iki ülke yönetiminin karşılıklı suçlamaları nedeniyle tansiyon düşmezken Miçotakis ve Erdoğan rol kapma yarışında. Erdoğan yönetimi bir taraftan Rusya ile iş tutup ABD ile arayı açmamaya çalışırken Miçotakis yönetimi safını Washington’dan yana yapmış durumda. Bu durum Atina’yı ABD açısından daha önemli bir hale koyuyor.

Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Doç. Dr. Zuhal Mert Uzuner de, Yunanistan’ın küresel gelişmeler çerçevesinde pozisyonunu güçlendirmeye çalıştığını kaydetti. Türkiye’nin Suriye başta olmak üzere Doğu Akdeniz gibi pek çok sorunda ABD ile bir güven bunalımı yaşadığını ifade eden Doç. Dr. Uzuner, bu durumun Türkiye’yi ABD açısından kullanışlı partner olmaktan çıkardığını söyledi. Bu süreçte Yunanistan’ın devreye girdiğini, Rusya, Türkiye’yi yanına almaya ve baskı kurmaya çalışırken Atina’nın mevcut uluslararası gelişmeleri kendi pozisyonunu güçlendirmek için kullanmaya çalıştığını belirtti.

Doç. Dr. Zuhal Mert Uzuner, Marmara Üniversitesi Öğretim ÜyesiDoç. Dr. Zuhal Mert Uzuner, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi

Yunanistan’ın son gelişmeler çerçevesinde artık Türkiye’ye kıyasla ABD için daha kontrol edilebilir bir ortak olduğunun altını çizen Doç. Dr. Uzuner’e göre “Miçotakis yönetimi halihazırda Washington’a çok daha angaje durumda. ABD’ye bölgesel politikalarda sorun çıkarmayacağı yönünde teminatlar veriyor. Yunanistan Türkiye’ye dair endişelerinde Batı’yı, ABD’yi yanına almayı başardı. Türkiye hala önemli bir aktör, bir çırpıda üzeri çizilebilecek bir ülke değil.”

HİZAYA ÇEKME MESELESİ

Yunanistan ABD’nin yanında olduğunu ancak Türkiye’nin Rusya meselesinde de görüldüğü üzere ABD ile açı farkı yaşadığını kaydeden Uzuner, Pantagon’un yaptığı yığınağın belli bir strateji çerçevesinde olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Balkanlar demek Karadeniz demek aslında. Balkanlar’a yığınak yapıyor ABD. Haliyle bu yığınak da ABD’nin Karadeniz, Rusya stratejisinin bir parçası. ABD bölgede tam bir kontrol istiyor. Rusya da Çin ile kapışmadan önceki son mevzi. Esas kavga Çin. Çin ile kapışma başlamadan önce Rusya’yı halletmek istiyor ABD. Bu nedenle ne kadar kontrol o kadar iyi. Ege’deki kriz de Türkiye’yi hizaya sokma ürünü. Türkiye kendisine biçilen role itiraz ediyor. Suriye ve diğer alanlarda ABD’ye ile paralel hareket etmiyor. ABD ile uyumsuzluk var. Türkiye güvenilir olmaktan çıktı. Hala ABD’yi cezbetmeye çalışıyorlar ama.”

O HARİTA YANLIŞTI

Meselenin aynı zamanda iç boyutunun da olduğunu ifade eden Doç. Dr. Uzuner, seçimlere gidilirken her iki ülkede kitlelerin mobilize edilmeye çalışıldığını kaydetti. MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye sunulan adalar haritasının büyük bir sorun olduğunu söyleyen Uzuner, bu durumun devlet ciddiyetine uymadığını da vurguladı, iktidarın ortağı konumundaki bir liderin bu tarz pozlar vermesinin ülkenin elini zayıflattığını belirtti.

HALKLAR SAVAŞ İSTEMİYOR

Tüm gerilim ve krizlere rağmen halkların barış istediğini ifade eden Uzuner, bu durumun araştırmalara da yansıdığını belirtti ve şöyle dedi: “Halkın yüzde 60-70’i tüm olanlara rağmen birbirlerini düşman olarak görmediğini vurguladı. Ege’de toplumlar tüm gerilime rağmen iyi ilişkilere devam ediyorlar. Bunu yaz süresince net bir şekilde gördük.”