10 Kasım’da, büyük Atatürk’ü hasret ve saygıyla andığımız o günde, ülkemiz ve dünyada önemli dalgalanmalar oldu…

Öncelikle Maliye ve Hazine bakanı Berat Albayrak’ın; “at izi ile it izi karıştığı, hak ve batılı ayırt etmenizin zorlaştığı” gerekçesiyle açıkladığı istifa isteği kabul edildi.

Yerine Lütfi Elvan getirildi.

•••

Geçtiğimiz pazar günü, sosyal medyadan açıklanan ve RTE’nin en yakını olduğu için halk tarafından önce ilgi görmeyen, ancak gerek açıklama şekli gerekse içeriği ve imla yanlışlarıyla toplumu şaşırtan bakanlığı bırakma talebinin doğruluğu 10 Kasım’da yapılan yeni bakan atamasıyla kesinleşti…

Bilindiği gibi daha önce Merkez Bankası başkanı Murat Uysal görevden alınmış, yerine önceki AKP’li Maliye Bakanı Naci Ağbal getirilmişti. Bu uygulama TCMB ’sının özerkliğinin kalmadığını açıkça göstermekteydi! Dahası, Türkiye Cumhuriyeti ekonomisinin temel direği olan Merkez Bankası’nın da sahibinin AKP olduğu kesinleşti! Atatürk’ün ölümünün yıldönümünde yapılan bu kalkışma “devletin bir partinin eline geçtiğinin” tescilidir... Bu yapı, Atatürk’ün İş Bankası hisselerinden doğan parayı da mirasçısı olan kurumların elinden adeta gasp edercesine aldı!

•••

Ekonomi yönetimindeki gelişmeleri Joe Biden’in ABD’nin yeni Başkanı olmasına bağlayabiliriz. İlk akla gelen Biden’in; Türkiye’nin yeniden laik demokrasiye dönmesi, insan haklarına saygılı, başta basın özgürlüğü olmak üzere özgürlükler sınırının genişletilmesi, hukukun üstünlüğünü kabul eden yargı bağımsızlığı ve frensiz, dengesiz tek adam sisteminden çıkılmasını talep edeceğidir.

Biden’in başkan yardımcısı olduğu Obama döneminde, Türkiye ile ilişkilerin bozulmasının asıl nedeni, AKP iktidarının, bu temel taleplerin aksine bir anlayışla ülkeyi yönetmesiydi.

•••

AKP’nin Trump üzerine yaptığı tüm yatırımlar boşa çıktı. ABD ile Türkiye ilişkileri ne düzeyde sürecek belli değil. Çünkü AKP devletlerarası ilişkiyi, kurumlar üzerinden değil Trump/Erdoğan yakınlaşması yöntemiyle kuruyordu.

Oysa ABD, kurumsal bir devlet.

Siyasal yönetimler değişse dahi kurumlar, politikalarını istikrarlı bir şekilde devam ettirirler.

Nitekim; ABD siyasetinin yani Kongre ve Temsilciler Meclisi’nin elinde beklettikleri “Erdoğan ailesinin mal varlığı, Rıza Sarraf ve Halkbank dosyalarının” Biden yönetimince nasıl kullanılacağı konusu AKP’nin en önemli sorun!

AKP’nin asıl tedirginliği artık kişisel ilişkilerinin yeterli olamayacağı düşüncesidir.

AKP biliyor ki; “Ahbap çavuş” ilişkisi, kurumsal egemenliğini yok sayan çadır devletlerinde olur…

•••

Kaddafi gibi İslam kültürünü öne çıkaran ve böylece Ortadoğu’da karizmatik liderlik yapacağını sanan anlayış, 18 yıl sonra ciddi kırılmayla karşı karşıya… Öncelikle ittifak içinde olduğunu zannettiği tüm ülkelerin siyasileri, Katar ve Filistin’de dahil, hayati bir konu olan ve iç politikada “Mavi Vatan’ın çıkarları” diye satılan, Doğu Akdeniz konusunda yanımızda değiller.

Mısır, İsrail, Suriye, Irak, Libya, Tunus, Fas ve Cezayir gibi ülkelerle ilişkilerimizi barış düzleminde kurmak gerekirken tam tersi, çatışma halindeyiz. Bireysel çıkarlar sağlamak gayretiyle yapılan bu yanlış politika, ülkeyi tehlikeye atılıyor!

•••

Dünya barışı ve demokratik haklar üzerinden siyaset yapacağını belirten Biden’ın, “Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’daki değiştireceğini söylediği politikalar” karşısında AKP ne yapacak? Bilmiyoruz. Bildiğim tek şey, her zaman olduğu gibi Türkiye’nin değil, AKP’nin çıkarına uygun hareket edeceğidir!

•••

AKP’den tersi bir hareket beklemek saf dillik olur!

Tek adam iklimi yok artık!

Tek adam sistemi var. Muhalefet bu düzeni iktidardan daha çok benimsedi.

Zira, uygulanan frensiz ve dengesiz ucube sistemin varlığı muhalefetin bilinçli güçsüzlüğünden kaynaklanıyor.

Muhalefet, ülke ve halkın çıkarları korumuyor.

Toplumun örgütlenmesine sırtını dönüyor.

Böylece yurttaşın, sendikaların, kitle örgütlerinin ve STK’ların yalnız ve etkisiz kalmalarına neden oluyor.

Ucube sisteme ayak uydurmak için gerçek misyonlarını dahi terk ediyor!

Kısaca uyguladığı politikayla Saraya hizmet ediyor!

Dolayısıyla Türkiye, laik demokratik Cumhuriyet ve sosyal hukuk devleti olmak hızlıca çıkıp yerini otokrat bir yapıya dönüşüyor!