Eminim tek oturuşta en az altı bölüm ardı ardına izleyeceksiniz. Çünkü bölümlerin ilerleyişi ve finalleri öyle harika dizayn edilmiş ki, bu trene bindiniz mi inmesi zor

Deli eden muamma

Dijital platformların maraton olduğunu kavramış bir şekilde sağlam adımlarla ilerleyen Apple Tv belli bir standart kalitesini muhafaza ederek orijinal yapımlarına devam etmekte. Özellikle son dönemde Netflix içeriklerine karşı yükselen olumsuz eleştirilere bakınca onun bu dönüşüm maratonunda soluğu şimdiden kesilmiş gibi durmakta. Ucuz televizyon dizilerine karşı kültürlü alternatif oluşturan Apple Tv’nin ilk dizilerinden olan The Morning Show (Sabah Programı) ve Servant (Hizmetçi) gibi pek çok başarılı dizinin ardından gelen ve finalini geçtiğimiz hafta yapan Defending Jacob da Apple Tv’deki kabiliyetli hikâye anlatıcılığının önemini kanıtlamakta.

TEK OTURUŞTA BİTER

Dizi, Amerikalı yazar William Landay'in romanından uyarlanmış. Bu kitabın Türkiye’de Genetik Miras Asla Peşinizi Bırakmaz ismi ile piyasaya sürülmüş olduğuna inanmak istemiyorum. Beyinde saldırganlık hissi uyandıran bir suç genine işaret eden bu başlık hikâyenin/dizinin ilerleyen bölümlerinde suç işlemeye yönelik bir teori olarak ele alınmakta. Ancak kitaba, hikâyenin çıkış noktasını hatta nihai çıkarımını çağrıştıran, bu ismin verilmiş olması son derece hatalı. Toplamı 8 bölümlük dizinin ilk üç bölümü tek seferde diğer bölümleri ise haftalık olarak yayınlandı. Ağır büyüyen (slow burn) diziyi ilk üç bölümden sonra yeni bölüm için bir hafta beklemek çok zordu gerçekten de. Ama şimdi izleyecekler şanslı, eminim tek oturuşta en az altı bölüm ardı ardına izleyeceksiniz. Çünkü bölümlerin ilerleyişi ve finalleri öyle harika dizayn edilmiş ki, bu trene bindiniz mi inmesi zor.

HER KARAKTER HARİKA

Defending Jacob bir suç hikâyesi değil, suçla ilişkilendirilen bir ailenin hikâyesi.

Olayın mevcut ağırlığını bölümler boyu arttırarak hissettiren, sanığın suçlu olup olmadığına dair hiçbir an emin olamamanızı sağlayan bir gerilim dram bu. Ve aslında aynı zamanda bir mahkeme dizisi, bir gizem dizisi, hatta bir nevi gençlik dizisi de. İlk bölüm itibarıyle karşımızda mutlu bir aile görüyoruz. Baba Andy Barber başarılı bölge başsavcı yardımcısı, anne Laurie çocuk merkezinde çalışan başarılı bir anne ve 14 yaşındaki oğulları Jacob. İyi bir hayat süren bu ailenin hayatı, Jacob’ın okulunda öğrenci olan Ben’in öldürülmesi sonrasında Jacob’ın baş süpheli olarak suçlanması ile her şey değişiyor. Dizide Captain America olarak tanıdığımız Chris Evans, Michelle Dockery, Jaeden Martell, Cherry Jones ve dizinin sürpriz müthiş oyuncu bonusu olarak J.K. Simmons tek kelimeyle harikulade oyunculuk performansı sergilemişler. Senaryosunu Mark Bomback’ın kaleme aldığı dizinin tüm bölümlerinin tek yönetmen olarak Norveçli Morten Tyldum’a emanet edilmiş olması ise çok isabetli olmuş.

deli-eden-muamma-743501-1.

OĞLUM PSİKOPAT BİR KATİLSE

İzlediğimiz zamandan on ay sonrası ile başlayan dizi, hikâyesine eklediği bu farklı zaman çizelgesi ile bilinmezliğin dozunu arttırarak gizemi temeli sağlam yere bağlamış. Şahane sinematografisi, dizinin soğuk ve uzaklık hissi veren tonları sayesinde atmosferi öyle bir güçlendirmiş ki hikâyenin dram ağırlıklı gerilimi, özellikle de yakın çekim portrelerdeki duygu geçişleri ile birleşince adeta dizinin dili olmuş. Dava süreçleri, terapi süreçleri, ailenin sosyal hayatta dışlanması, annenin oğlunu kurtarmak isterken bir yandan ondan şüphe duyması, babanın genetik geçmişi ve iyi bir insan olmak ile iyi bir baba olmak arasındaki ahlaki ikilemi, oğlu öldürülmüş olan ailenin acısı ve Jacob’ın egzantirik tipik bir genç mi yoksa bir psikopat mı olduğunu bir türlü anlayamayışımız ve daha pek çok unsuru üst üste koyunca son zamanların en kaliteli, en kalburüstu dizilerinden biri olduğu kanısına varmak kaçınılmaz. Spoiler vermemek adına detaya giremeyeceğim ama şu kadarını söyleyeyim, dizinin zirve yaptığı etkileyici 7’nci bölümün ardından gelen ve dizinin sinematografisine, atmosferine, işleyişine uymayan tek kısım son bölümde yer almakta. Ben finali hakkında ilk tepki olarak genel kanıya yakın düşünmüş ve beğenmemiştim hatta finalsiz bulmuştum. Ancak sonra daha sakin ve kapsamlı düşününce dizinin finaline bayıldım. Söylemem o ki, ancak ve ancak tam da böyle bir final yakışırdı bu muammaya. Kesinlikle geçiştirilmiş değil tam aksine ta en başından planlanmış amaca uygun bir final olmuş.