DEM Parti, kayyuma karşı Mersin'de miting düzenledi
DEM Parti'nin Hakkari Belediyesi'ne kayyum atanmasına tepkisi sürüyor. Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Kayyum demek; gasp, siyasi darbe, otoriterleşme, yurttaşın seçme ve seçilme hakkını alıp yerine atanmışı göndermek demektir. Halk kayyum isteseydi o kayyumu atayanın partisini tercih ederdi" dedi.
DEM Parti, Hakkari Belediyesi Başkanı Mehmet Sıddık Akış'ın tutuklanmasının ardından, kayyumu protesto etmek için Mersin'in Akdeniz ilçesinde akşam saatlerinde halk buluşması düzenledi. Buluşmaya DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, DEM Parti Mersin Milletvekilleri Perihan Koca, Ali Bozan, DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, Akdeniz Belediyesi Eş Başkanları Nuriye Arslan ve Hoşyar Sarıyıldız, Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız, SOL Parti Sözcüsü İlknur Başer, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Sevda Karaca, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) PM Üyesi Osman Kara, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) MYK üyesi Mert Aslanyürek, Halkevleri GYK Üyesi Ali Deniz Karahan ve Yeşil Sol Parti Eş Başkanı Ahmet Asena da katıldı.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları burada yaptığı konuşmada, şunları söyledi:
"Kayyum rejimine baştan beri hep itiraz ettik çünkü kayyum rejimi demek, yurttaşın özellikle DEM Parti belediyelerine kayyum atandığı için de başta Kürtler ve onlarla dayanışma içinde olanların iradesini tanımamak demektir. Kayyum demek; gasp, siyasi darbe, otoriterleşme, yurttaşın seçme ve seçilme hakkını alıp yerine atanmışı göndermek demektir. Halk kayyum isteseydi o kayyumu atayanın partisini tercih ederdi. Kayyumlara rağmen biz oylarımızı artırarak yeniden belediye eş başkanlarımızı seçtiysek kayyum politikasına hep birlikte 'hayır' dediğimiz içindir.
"KAYYUM SİYASETİNDEN VAZGEÇİN"
Diyorlar ki, 'Hiç kimse demokrasiye tuzak kurmasın.' Bütün Türkiye halkı şunu çok iyi biliyor. Kayyum demek demokrasiye sadece kumpas kurmak demek değildir, aynı zamanda demokrasiyi mezara gömüp üzerine beton dökmektir. Türkiye'nin demokratik bir ülke olabilmesi için, seçme ve seçilme hakkının korunması için kayyum politikalarına karşı durduk, karşı durmaya devam edeceğiz. Buradan saraya mesajımızı bir kez daha veriyoruz. Kayyum siyasetinden vazgeçin. Kürt'ün iradesini tanıman gerekir. Seçmenin iradesini tanıman gerekir. Atamış olduğun vali geri makamına dönsün, valilik yapsın ve Hakkari'de belediye meclisinin seçmiş olduğu Viyan Tekçe görevlendirilmeli.
"DEMOKRASİNİN ASGARİ KOŞULUNU TANIMAKMAK DEMEKTİR"
Bir yandan ekonomik krizle boğuşurken bir yandan özgürlüklerimiz kısıtlanıyor, insan hakları ihlalleri var. Bu tek başına DEM Parti ya da Kürtlerin sorunu değil. Bugün seçme ve seçilme hakkına el koymak, gasp etmek, siyasi darbe yapmak halkın iradesini, demokrasinin asgari koşulunu tanımamak demektir. Türkiye'deki en sağ ideolojiden en soluna kadar herkes, 'Kayyum olmamalıdır, kayyum politikasına son verilmelidir' dedi. Türkiye'yi demokratikleştirmek için daha güçlü adımlar atmaya, kayyum politikasını geriletmeye ihtiyacımız var. Bu güçlere daha çok yan yana olalım çağrısı yapmak istiyorum, daha çok dayanışalım."