Beşiktaş’ın Tottenham maçındaki başarılı oyunu sonrası arada kaynayıp gitmiş gibi görünüyor

Beşiktaş’ın Tottenham maçındaki başarılı oyunu sonrası arada kaynayıp gitmiş gibi görünüyor. Demba Ba’nın maçın ardından bir dönem top koşturduğu ülkenin spor medyasına yaptığı açıklamalardan söz ediyorum.

Ba, karşılaşmanın ardından soruları cevaplarken, Afrikalı oyunculara İngiliz ve Avrupa’nın diğer ülkelerinden vatandaşlarına kıyasla daha az değer verildiğini dile getiriyordu.

“Bunun böyle olduğunu siz de biliyorsunuz. Kimseyi suçlamıyorum ama gerçek olan bu...” diye devam eden Demba’yı bu açıklamayı yapmaya iten, kendisi gibi Afrikalı Yaya Toure’nin kısa bir süre önce başlattığı tartışmaya destek vermek istemesiydi.

Manchester City orta sahasında son dönemde futboluyla göz kamaştıran Toure, takım arkadaşı Samir Nasri’nin kendisinden bahsederken “Avrupa veya Güney Amerika’da doğmuş olsaydı bugün dünyanın en iyi birkaç oyuncusundan biri olarak algılanırdı” sözleri üzerine tartışmayı bir adım ileriye taşımaya karar vermişti.

Nasri’ye yüzde 100 katılmakla kalmıyor, “Bugün Afrika’da Messi’yi herkes tanır, bilir, Avrupa’da ise benim en fazla ismimi bilirler. Nasıl bir yüze sahip olduğumdan haberleri bile yoktur” sözleriyle Avrupa futboluna hakim olan zaman zaman gizli, zaman zaman açık ırkçılığın muhasebesinin yapılmasını talep ediyordu.

Demba Ba’nın açıklamalarını okuduktan sonra, Senegalli oyuncunun Afrikalı olması nedeniyle ‘ikinci sınıf’ futbolcu muamelesi görmesinin dışında herhangi bir ayrımcılığa maruz kalıp kalmadığını merak ediyorum.

Google’a Demba Ba ve racism (ırkçılık) yazınca 143 bin sayfa çıkıyor karşıma. Beşiktaş öncesi İngiltere’de devam eden kariyerinin son üç yılında üç vaka öne çıkıyor. Biri bir otel resepsiyonunda, biri Facebook üzerinden, bir tanesi ise bir Liverpool karşılaşmasında yaşanan üç ırkçı saldırı...

Sonra Senegalli Demba Ba’nın doğduğu Senegal köyünü merak ediyorum. Öyle ya, Afrikalı futbolcu dediğin Senegal’in bir köyünde keşfedilip beyaz abilerinin yardımıyla bugünlere gelmiş olmalı.

Ama hayır, Demba Ba Senegal değil, Fransa doğumlu. Sevr’de doğuyor ve sahip olduğu futbol yeteneği nedeniyle yuvadan uçana dek Normandiya bölgesinde büyüyor.

Yani Afrikalı değil Afrika kökenli bir futbolcu Demba Ba. Sıkı Paris Saint Germain taraftarı bir Fransız aslında. Lakin Avrupa futbolu ona Afrikalı muamelesi yapmayı tercih ediyor.

Afrikalı rütbesinden Fransız rütbesine ‘terfi etmek’ için Fransa Milli Takımı’nda oynamak bile yer yer fayda sağlamazken, Senegal Milli Takımı’nı tercih etmiş Demba Ba için başka türlüsü düşünülebilir mi zaten?

Demba, Yaya ve her seviyeden/branştan Afrika kökenli binlerce isim kariyerleri boyunca yakalarına yapışan bu ‘ikinci sınıf’ sporcu muamelesine isyan etmekte yerden göğe haklılar. Fakat Demba, Tottenham maçı sonrası yaptığı açıklamada tek bir yerde yanılıyor: Kimseyi suçlamıyor olmasında.

Başta oyunun patronları olmak üzere birilerini suçlamak gerekiyor.

Bugün İngiltere’de şampiyon olmuş Manchester City’nin yıldızı teninin rengi nedeniyle ‘Yılın Oyuncusu’ seçilemiyorsa bunun bir sorumlusu olmalı.

Afrika kökenli oyuncular Avrupa futbol piyasasına hâkim bu gizli ırkçılığı ancak kendi kararlılıklarıyla ve pek tabii ki bir arada durarak aşabilecekler.

‘Kimsenin suçu olmayan’ bir ırkçılıktan söz edilemez. Bizzat otoritenin kendisinin ürettiği ve ne yazık ki Avrupa’nın genetik geçmişinde izlerine sıkça rastladığımız ırkçılığın, açık bir devlet politikası olduğu günleri geride bırakmış olabiliriz.

Lakin kötü yönetilen, krizlerle boğuşan yaşlı kıtanın neredeyse tamamında ırkçılığın giderek yükselen bir değer haline geldiği, faşizmin hortlama sinyalleri verdiği bir gerçek.

Demba Ba ve arkadaşlarının yaptığı her açıklama, birlikte gösterebildikleri her tepki sadece futbolda mevcut olan değil, gündelik hayatın hücrelerine işlemiş ırkçılıkla mücadele için de büyük bir anlam taşıyor olacak.

Çünkü, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar’dan ödünç alırsak... Hayat fena halde futbola benziyor.