“Nizami” bir savaşta işleri zorlaştığında ABD’si Suudisi hemen Blackwater gibi çeteleri devreye sokmakta. ABD Irak’ta öyle yapmıştı

Demek ki Suudi’nin Yemen’de işi zor

Suudi Arabistan’ın ABD destekli Yemen işgalinde “burnunun pislikten kolay kurtaramayacağının kanıtı nedir?” diye sorulsa artık rahatlıkla “Blackwater’in Yemen’deki varlığı” diyebiliriz. Gelen haberlere bakılırsa, Irak’taki sivil katliamlarıyla adını duyuran bu yarı resmi Amerikan paramiliter kurum, şimdi de 400 “katiliyle” Yemen’de faaliyette. Devreye sokulduğuna göre, her geçen gün “Suudilerin Irak’ı’na dönmekte olan Yemen’de, petrodolar zengini bu serseri krallık için durum vahim demektir.

Irak’ta yaptığı insan hakları ihlallerinin ayyuka çıkmasıyla ABD Kongresi’nde sözüm ona soruşturma konusu da olan bu çete adını önce “Xe Service”, daha sonra da ‘Academi’ olarak değiştirse de hâlâ Blackwater olarak anılmaya devam ediyor. Katliamlar tarihine geçtiği bu addan da kolay kolay kurtulacak gibi değil.

“Nizami” bir savaşta işleri zorlaştığında ABD’si, Suudisi hemen Blackwater gibi çeteleri devreye sokmakta. ABD Irak’ta öyle yapmıştı. Binlerce askerle girdiği ülkede beklenmedik bir direnişle karşılaştığında Blackwater aracılığıyla “unconventional” (gayrinizami) bir savaş yürüttü ABD.

“Özel Savaş”ın kurumu
Aslında bu bir güvenlik şirketi. ABD’de polis örgütünü eğitiyor yıllarca. Ancak çatışma bölgelerinde savaşı “özel şirketler” aracılığıyla (da) yürüten emperyal güçlerin kapısını çaldıkları ilk kurum bu. Kiralayan ülkelerin derin devletleriyle de ilişkileri elbette var. Diğer güvenlik şirketlerinden ayrılan tarafı personellerinin eski askerler olması, olmayanları da ciddi bir askeri eğitimden geçirmesi. Kurucuları “Rambo” özentisi iki eski asker. Bunların arasında öne çıkan isim ise Erik Prince. Aşırı dinci bir Hıristiyan olarak da biliniyor Prince. “Resmi” görevi Afganistan, Irak gibi ülkelerde ABD kurumlarını, çalışanlarını korumak. Ama Şili diktatörü faşist Pinochet’nin katillerini eğitmek dahil her türlü uğursuz işi yaptı tabii bu çete.

ABD, Irak’ın Felluce bölgesine yaptığı o büyük saldırıda Blackwater elemanlarını da kullandı. İşledikleri sivil cinayetlerinin, hak ihlallerinin haddi hesabı yok. Bir yerde Blackwater’a rastlandı mı orada “kirli savaş” da başlamış demektir. Yaptıkları asla, hiçbir zaman somut kanıt olmadığı (!) için, ciddi anlamda yargı konusu olmaz. Çok saklanamaz hale geldiğinde (Irak’ta olduğu gibi) ilgili ülke kurumla resmi bir bağının olmadığını söyleyip sorumluluktan kurtulabilir.

Blackwater’in “rambosu” Prince, bir ara Somali’de de BM desteğiyle Birleşik Arap Emirlikleri’nin mali katkılarıyla korsanlara karşı savaşıp (!) ABD çıkarlarını koruyacaktı. Yapmıştır belki de. Pakistan eski genelkurmay başkanı bir ara eski Başbakan Benazir Butto’nun özel bir şirket tarafından öldürüldüğünü iddia etmişti. Akla hemen Blackwater’ın geldiğini anımsatayım.

Sıra Yemen’de
Şimdi Suudi serseri krallığının, elbette inkâr edecek ama, Blackwater’ı kullanmaması için bir neden yok. Çünkü Yemen’deki direnişle baş edemedi aylardır. En büyük destekçisi ABD bu savaşın “nizami” olarak yürütülemeyeceğini biliyor. Irak’tan deneyimi var bu konuda. Yıllar önce Latin Amerika’da solcu muhalefete karşı “ölüm mangaları” oluşturup sağcı hükümetlerin emrine verdiğini, bunda azımsanmayacak başarı kazandığını biliyoruz.

Şimdi sıra da Yemen var. Suudi krallığının, zaten haksız olan işgalini, şimdi de, yok edemediği direnişe karşı “kirli savaş” yöntemleriyle “taçlandırmak” istediği görülüyor.
Yoksa Blackwater neden Yemen’de olsun?