Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Türkiye’nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de bu dünyadan göçtü…

Çok şey söylenebilir Demirel için. Nereden baktığınıza bağlı. Elli yıllık bir siyasal geçmişi birkaç satıra sığdırmak olanaksız. Tarihsel olguları ve kişilikleri seçici bir algıyla değerlendirmeye çalışmak, yanıltıcı sonuçlara götürür bizi. Herkes gibi eğrileri ve doğruları, eksileri ve artıları olan bir insandı. Sonuçta o bir burjuva politikacısıydı ve sermeye düzeninin adamıydı. İslamköy’den çıkıp bir “Çoban Sülü” efsanesi yaratmıştı. 27 Mayıs 1960’da Menderes Hükümeti’nin devrilmesinden sonra çıkmıştı siyaset sahnesine. Önceleri Celal Bayar tarafından, “Bizim Su Müdürü” diye küçümsense de, 1965 yılındaki kongrede herkesi şaşırtan bir başarı göstererek Adalet Partisi (AP) Genel Başkanı seçildi. O zamanki adı “Morrison Süleyman”dı ve seçim yarışına, dönemin ABD Başkan Yardımcısı Lyndon Johnson’la çektirdiği fotoğrafla girmişti. Daha sonraları “Barajlar Kıralı” ve “Baba” imgesini ustalıkla kullandı politikada…

Popülist ve pragmatist bir siyasetçiydi. Demirel’in en büyük kötülüğü, MHP ile iki kez “Milliyetçi Cephe” hükümeti kurarak ülkeyi kan gölüne çevirmesidir. Bu hükümetler, soğuk savaş döneminin en kaba antikomünist iktidarlarıydı. Paramiliter güçlerin devleti ele geçirmesi bu süreçte gerçekleşti. Bugün AP’nin devamı olmakla övünen AKP de MHP ile yeni bir “Milliyetçi Cephe Hükümeti” oluşturmanın eşiğinde bulunuyor. Tehlikenin farkında mısınız?

Tüm olumsuz yönlerine karşın, Demirel’in basın özgürlüğü konusunda iyi bir sınav verdiğini söyleyebilirim. Kendisiyle ilgili en ağır yazıları yazanlar hakkında bile dava açmadığı biliniyor. Bellek tazelemek için, 1965-1968 yılları arasında Trabzon’da çıkardığım Sömürücülüğe Karşı Savaş gazetesinin koleksiyonuna göz attım. O tarihte kullandığımız manşetlerden bazıları şöyle:

“Kovadis Demirel”, “Siz Utanmıyor musunuz Bay Demirel?”, “İktidar Sapıttı!”, “AP’li Zorbalar İşi Azıttı!”, “Demirel Kimi Aldatıyor?”, “Hükümet Faşizme Ortam Hazırlıyor”… 15 Ağustos 1967 günlü sayımızın manşet altına ise Ümit Yaşar Oğuzcan’ın şu taşlamasını yerleştirmişiz:

“Solcu Süleyman

Sola kaydığını öne sürmüşler / Zannetmem ki olsun solcu Süleyman / Aslını ararsan çam devirmişler / Böyle bir ormanda kolcu Süleyman.”

Bunları bugün Tayyip Erdoğan için yazsaydık, başımıza kim bilir neler gelirdi! Bakın, “Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin ortalamasıdır” diye bilimsel makale yazan bir psikiyatr doktor, daha birkaç gün önce ağır para cezasına çarptırıldı! Bugün Bilal’i yargılayamıyoruz ama Demirel Başbakanken, yeğenleri yolsuzluktan yargılanıp hüküm giymişti…

1989 yılında Aziz Nesin’in önderliğinde bir grup aydınla düzenlediğimiz “Demokrasi Kurultayı”na Demirel’i de çağırmıştık. Kendisini ziyaretten dönen arkadaşlarımızın izlenimleri çok ilginçti. Hepsi de Demirel’in çok değiştiğini söylüyorlardı. Hatta Aziz Nesin o gün işi biraz da mizaha vurarak, “Demirel, 12 Eylül darbesinden sonra bayağı demokrat olmuş. Bir darbe daha görürse kesin komünist olur!” diye espri yapmıştı.

Süleyman Demirel, kendine özgü sözleriyle de ünlüdür. Uzun siyasal yaşamında ettiği ve dünya görüşünü açık seçik ortaya koyan ilginç “laforizma”larından bir seçmeyle noktalayalım bu yazıyı.

• Bana kimse, “Sağcılar adam öldürüyor” dedirtemez!

• Yollar yürümekle aşınmaz.

• Demokrasilerde çare tükenmez.

• Bir metre yüz santimden daha az değildir.

• Fazla benzin vardı da ben mi içtim?

• Kendim için bir şey istiyorsam nâmerdim!

• Hamsi gavağa çıkar mı?

• Siyasette yirmi dört saat çok uzun bir süredir.

• Dün dündür, bugün bugündür.

• Abesle iştigal olunmaz.

• Verdimse ben verdim!

• Çankaya’nın bahçesini bile veririm!

• Tapulu arazide gecekondu yapılmaz.

• Binaenaleyh, Türkiye’nin altı çürüktür; altı çürüktür diye bırakıp gidecek değiliz.

• GAP’ı gaptırmam!

• Tapuyu deldirmem!

• Netce itibariyle… Fevkalade ayıp!

• Türkiye’de üs yok, tesis var.

• Bu Anayasa bize lükstür.

• Bu Anayasa ile ülke yönetilemez.

• Gardaşımın malları gasbedilmiştir!

• Ben adamı anasından doğduğuna pişman ederim!

• Polisin elini soğutmayın.

• Çorum’u bırak, Fatsa’ya bak!

• Tespih çekenle tetik çeken el aynı değildir.

• Şapkasını aldı gitti diyorlar. Şapka bizim, bırakacak değildik ya!

• Kayıplar cebimde değil ki vereyim!

• Bana Türkiye’nin durumunu bir kelimeyle anlatın derseniz “iyi” derim. İki kelimeyle anlatın derseniz “iyi değil” derim!

• Vâ mı bunun başka bi izah tarzı?