Kobane Davası 5'inci duruşma 7'nci oturum ile devam ederken söz alan Selahattin Demirtaş, davanın siyasi olduğunu bir kez daha vurgularken, "Cumhurbaşkanı hem mütalaayı hem ara kararı hem de hükmü açıkladı" ifadelerini kullandı.

Demirtaş, Kobane Davası’nda konuştu: Cumhurbaşkanı hükmü açıkladı

6-8 Ekim 2014'te düzenlenen Kobane eylemlerine ilişkin eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da arasında bulunduğu 108 sanıklı dava görülmeye devam edildi. Mahkeme heyeti, duruşma sonucunda 21 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Duruşmada konuşan Demirtaş, "Erdoğan'ın talimatıyla burada tutuklu bulunuyoruz" derken, "Ne tahliyesi, siz kimsiniz ki bizi tahliye edeceksiniz! Erdoğan ve Bahçeli olduktan sonra" ifadelerini kullandı.

Kobane Davası’nın 5’inci duruşmasının 7’nci oturumu Sincan Cezaevi kampüsünde, 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

HDP’li milletvekilleri ve parti yöneticilerinin yanı sıra çeşitli sivil toplum örgütleri, kadın örgütlerinin de takip ettiği davada, Sincan Cezaevinde tutuklu bulunan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulundu. Diğer tutuklu siyasetçiler ise duruşmaya Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Önceki duruşmalarda tahliye edilen önceki dönem Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici de duruşma salonunda hazır bulundu.

Duruşmada söz alan Selahattin Demirtaş, “Mahkemeniz herhangi bir hukuki karar verme yetkisine, gücüne sahip değil. Geçen hafta boyunca bu duruşmanın sonucunun ne olacağı ülkeyi yöneten siyasetçiler tarafından siyaset kürsülerinde ilan edildi. Ülkenin cumhurbaşkanı hem mütalaayı hem ara kararı hem de hükmü açıkladı. Onun küçük ortağı daha da ileri gitti ‘Anayasa Mahkemesi kapatılsın’ diyerek hukuka açık bir müdahale gerçekleştirdi” diye konuştu.

Beş yıldır konuştuklarını ve söylenecek çok şey olmadığını belirten Demirtaş, gerekli savunmaları yaptıklarını kaydetti. Demirtaş, şöyle devam etti:

“Bu 5 yıl birilerini hala tatmin etmiş değil. Önümüzdeki dönem cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Mahkeme ve heyeti dahil olmak üzere, AİHM kesinleşmiş kararıyla da somutlaşmış bir durum olan siyasi kumpas davalarında görevlendirilmiş yargı mensupları AKP-MHP’nin yeniden kazanması için bir siyasi çalışma yürütüyor. Mahkemeniz çok defa ara kararında ‘AİHM kararı bizi bağlamaz’ dedi. ‘Anayasa’nın 90’ıncı maddesini tanımıyorum’ dedi. Anayasa Mahkemesini, AİHM’i tanımayan bir yargı mercii, kendisine yargı mercii diyen bir mahkeme heyeti bizi hukuk adına nasıl yargılıyor?”

Gerekli savunmaları yaptık. Savunmalarımızı da halkımıza karşı sorumluluğumuz gereği olarak yaptık. Yoksa ben dahil hiçbir arkadaşımızı yargılayacağınız somut bir delil bile yok. Ama yalan deliller var, yalan tanıklar var. Ülkenin cumhurbaşkanı, AYM üyelerinin yarısından daha fazlasını atamış durumda, HSK üyelerini belirliyor. HSYK üyeleri de sizi de belirliyor. Dolayısıyla buraya sizi atayan Cumhurbaşkanıdır. Tüm devlet mekanizmasında güç sahibi olmuş siyasi kişi ki aynı zamanda bir partinin genel başkanı, neden durup durup bu davaya bu kadar müdahale eder? Türkiye'de başka dava mı yok? Kendisine sormak istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde yargılaması yapılan bir tek bu dosyalar mı var? Neden bırakmıyorsun hukuk işlesin, derdin ne? Derdin, bizim tutukluluğumuz üzerinden HDP’yi terörize ederek muhalefete saldırmanın bir aracı olarak kullanmak bu davayı.

'ERDOĞAN'IN TALİMATIYLA BURADA TUTUKLU BULUNUYORUZ'

Toplumu korkutma aracı olarak kullanıyor. Milliyetçiliği kışkırtma operasyonları davası olarak görüyor. Bir diğeri öç alma davası olarak kullanıyor. AİHM, Anayasa bunu demiş, bunlar hukuk meselesi. Hukuk tartışması mahkemelerde tartışılır ama burası bir mahkeme değil. Yargı üzerindeki siyasi baskı kalktığı zaman burası mahkemeye dönüşecek. Bir gün mutlaka dönecek ama o gün sanık sandalyesinde oturanlar Kobani'nin gerçek katilleri olacak. Bugüne kadar hiç tahliyemi talep etmedim çünkü beni tutuklayan siz değilsiniz, bırakacak olan da siz değilsiniz. Erdoğan'ın talimatıyla burada tutuklu bulunuyoruz. Halkımıza güveniyoruz. Biz dimdik onurumuzla direniyoruz. Halkın iradesiyiz biz. Biz halkın seçilmiş vekilleri olarak 5 yıl önce evimizden maskeli kişiler tarafından kaçırıldık. Siyasi rehineyiz biz. Bu hukuksuzluğun hesabı önce sandıkta, sonra da mahkemelerde verilene kadar direneceğiz. Tüm tehditleri ve hakaretleri misliyle sahiplerine iade ediyoruz. Korkmuyoruz, korkmayacağız. Biz suçlu değiliz, halkın öz ve öz masum evlatlarıyız. Allah'tan başka kimseye boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Ne tahliyesi, siz kimsiniz ki bizi tahliye edeceksiniz! Erdoğan ve Bahçeli olduktan sonra. Adam ‘Anayasayı Mahkemesini kapatın’ diyor. Siz gerçekten onurlu olsanız cübbenizi çıkarır ‘biz hukukun üstünlüğünü kimseye ezdirmeyiz’ dersiniz.

demirtas-kobane-davasi-nda-konustu-cumhurbaskani-hukmu-acikladi-936875-1.

'DAHA AĞIR SUÇLARA DAHİL EDİLİYORSUNUZ'

Bir hukukçu olarak da bu kumpasa dahil edilmek istenen hukukçulara sesleniyorum: Daha ağır suçlara dahil ediliyorsunuz. Ben de bunu tarih not düşsün diye söylüyorum ki Vizontele’de olduğu gibi sonra ‘vay ben duymadım, görmedim’ olmasın. AİHM kararı tutuklu tüm arkadaşlarımı ilgilendiriyor. Ama derdiniz kişisel olarak benimleyse diğer arkadaşlarımı bırakın. Size minnet etmiyorum, meydan okuyorum. Ben siyasetçiyim, seçimler gelecek burada da siyaset yaparım. Ama arkadaşlarımın özgürlüklerini iade edin. Bir gün halkın iradesiyle son bulacak ve bize karşı işlenen suçlar hukuk önünde mutlaka karşılığını olacak.

Kırmızı ışıktan geçsem ödüm kopuyor size maşallah nasıl bu kadar büyük suça ortak oldunuz. Bu ülkenin yurttaşı olarak söylüyorum, bulaşmayın bu suça. 12 yıl parlamentoda görev yaptım, bu devleti tanıyorum. Hesap sorulur. Net söylüyorum, sorulur. Kimsenin yanına bırakmaz. Benim kara kaşım, kara gözüm için değil Türkiye devletini batırdılar. Devleti yıkmayı başaran Bahçeli ve Erdoğan oldu. Ne yargı kaldı ne üniversite kaldı ne ekonomi kaldı, insanların açlıktan nefesi kokuyor. Siz bu ülkenin yurttaşlarısınız. Yurtlarda kaldınız bizim gibi. Günü geldi bir öğün yemekle karnımızı doyurup okulu bitirdik. Sizin üzerinizden ne yapıldığın�� görmüyor musunuz? Bir günde doları 2 TL artırıp trilyonlar götürdüler. Asgari ücrete mecbur bırakılan milyonlarca insan var. Türkiye Cumhuriyeti bunu hak ediyor mu?

Kendimiz için bir şey istemiyoruz. Biz siyasetçiyiz, siyaset yürütüyoruz, mezarda da olsak yürütürüz. Size ne oluyor? Yapmayın etmeyin. Ben bu davada çok konuşmayacağım. 5 yıldır zaten aynı iddianamelerde savunma verdik. AİHM ihlal kararı verdi. Şimdi sizin karşınıza çıkıp ne diyeceğim? Türkiye’nin en temiz, en onurlu siyasetçileri, insanlar var karşınızda. Şiddete bulaşmadık, barış için uğraştık. Yapmayın. Ne karar verirseniz verin muhtemel siyasetin dışında bir karar olmayacak ama Allah aşkına bunu düşünün. Gece gündüz nedir ya Erdoğan'ı, Bahçeli'si, Soylu’su hakkımızda ‘katiller’ deyip duruyor. Sizin haddinize mi ya bizi katil ilan etmek! Daha yargılama bitmedi ama 50 defa katil ilan ettiler. Mahkeme bunun karşısında sessiz kalıyor.

'ERDOĞAN VE BAHÇELİ’NİN DERDİ YARGI BAĞIMSIZLIĞI DEĞİL'

Erdoğan ve Bahçeli’nin derdi yargı bağımsızlığı değil. Kendileri dışında kimse karışmasın istiyorlar. 'Seloyla ilgili yargı ne diyorsa onu çıkartamayacaksınız', diyor. Yani diyor ki ‘ben ne dersem o.’ Şimdi ben size soruyorum, Selo’yu çıkartabilecek misiniz haydi bakalım. Halkımız korkmasın bu ülkeye demokrasiyi, barışı, eşitliği halklar getirecek, biz de halkımızın hizmetinde, emrinde olmaya devam edeceğiz.”

AVUKATLAR SÖZ ALDI: MESLEĞİNİZE SAYGINIZ VARSA BU DOSYAYI DÜŞÜRÜN

Demirtaş’ın ardından konuşan Avukat Cahit Kırkazak, ilerleyen süreçlerde eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın dinlenmesini talep edeceklerini söyledi.

Kırkazak “Ülkenin hukuku ve kendi kişisel durumunuz için kimseye hesap vermek zorunda olmadığınız yasada yazılı. Mesleğinize birazcık saygınız varsa bu dosyayı düşürün” dedi. Ardından konuşan Avukat Hadi Cin, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun hakkında mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını istedi. Cin ayrıca, mahkemenin AİHM kararını uygulamayarak ağır suç işlediğine dikkati çekti.

Söz alan Avukat Zeynep Sedef Özdoğan ise şunları söyledi:

“Türkiye’de IŞİD hakimiyeti sağlanmaya, Taliban zihniyeti sağlanmaya çalışıyor. Ülkede gittiğim hiçbir yerde kadın göremiyorum, Bursa’da Ölüdeniz’de, Batman’da orada burada her yerde sadece erkekler var. Burada yargılanan kadınlar bu zihniyete karşı çıktıkları için yargılanıyorlar. Burada bir siyasi anlayış yargılanıyor, somut veriler değil. Ulaş denilen gizli tanığın beyanları dışında müvekkilim Pervin hakkında iddianamede hiçbir şey yok. Nedir Ulaş’ın beyanları, ‘Adının Pervin Oduncu olduğunu ve ara ara yurt dışına çıktığını biliyorum’ demiş. Türkiye’yi IŞİD ve Taliban zihniyetine sürüklemeyin. Müvekkilleri tahliye edin.”

Beyanların ardından ara karar açıklayan mahkeme, sanıklardan Aysel Tuğluk'un cezaevinde kalıp kalamayacağına ilişkin Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına yönelik müzekkere yazılmasına hükmetti.

Mahkeme heyeti, müzakere sonucunda tutuklu 21 sanığın bu halinin devamına karar vererek, davayı 8-19 Kasım arasında görmek üzere erteledi.