HDP'nin tutuklu eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP’ye yönelik operasyonlara ilişkin, “Bugünlerde bize yapılanlar yargı tarihinin en büyük siyasi kumpaslarından biridir. Ancak bilinmelidir ki, günü geldiğinde bu kumpasa dahil olan siyasiler, yargı mensupları ve medya şaklabanları yargı önünde kesinlikle hesap verecekler” dedi.

Demirtaş'tan 'Kobane Soruşturması' tepkisi: Hesap verecekler

Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP’ye yönelik yürütülen “Kobane eylemleri soruşturması’na ilişkin açıklamalarda bulundu.

Siyaset ve medya manipülasyonlarıyla gerçeklerin karartılmaya çalışıldığını söyleyen Demirtaş, “Bugünlerde bize yapılanlar yargı tarihinin en büyük siyasi kumpaslarından biridir. Ancak bilinmelidir ki, günü geldiğinde bu kumpasa dahil olan siyasiler, yargı mensupları ve medya şaklabanları yargı önünde kesinlikle hesap verecekler” diye konuştu.

“Bizi hem öldürüp hem katil ilan edenlerin bizzat kendileri bu katliamların baş sorumlusudurlar. Herkes bunu net olarak bilmelidir” ifadesini kullanan Demirtaş, “Son tutuklamalarla ilgili de herkes çok dikkatli davranmalıdır. Kumpasa dahil olurlarsa ileride yargılanacaklarını bilerek hareket etmelidirler. Çünkü bizlere karşı gerçekten çok büyük ve ağır suçlar işleniyor. Kimse bu suçlara ortak olmamalıdır” dedi.

Demirtaş, şunları söyledi:

HDP’ye yönelik operasyonların hiçbirinin hukuki olmadığını, siyasi amaçlarla yapıldığını artık herkes biliyor. Kobani olaylarında yaşanan şiddet HDP’nin açıklamasıyla değil, ondan bir gün sonra Erdoğan’ın “Kobani düştü, düşecek” provokasyonuyla başlamıştır. İlk ölüm, Erdoğan’ın bu ifadesinden sonra, Muş’un Varto ilçesinde, 25 yaşındaki Hakan Buksur’un öldürülmesiyle meydana geldi. O katliamın en büyük mağduru HDP’lilerdir. Örneğin İzmir’de katledilen Ekrem Kaçeroğlu. Üç kız çocuğu babasıydı, çay ocağı işletiyordu. Linç edilerek katledildi. Linç edildiği anların videosu var, fotoğrafları var. Dört kişi yakalandı, ikisi iki ay sonra tahliye edildi. Diğer ikisi de daha sonra tahliye edildi. Yani bu davada görüntüler var, fotoğraflar var ama tutuklu kimse yok. Bu tutuksuz sanıklar duruşmalara bile gelmiyor. Mahkeme halen devam ediyor. Bu sadece bir örnek. Bunda görüntüler var diye bir dava açma mecburiyeti oldu. Çoğu ölümde, linçte herhangi bir hukuki işlem bile yok.

Yargı, siyaset ve medya manipülasyonlarıyla tüm gerçekleri karartmaya çalıştılar. Güneş balçıkla sıvanmaz. Tüm gerçekler ve sorumlular bir gün mutlaka ortaya çıkacak. Bugünlerde bize yapılanlar yargı tarihinin en büyük siyasi kumpaslarından biridir. Ancak bilinmelidir ki, günü geldiğinde bu kumpasa dahil olan siyasiler, yargı mensupları ve medya şaklabanları yargı önünde kesinlikle hesap verecekler. Bizi hem öldürüp hem katil ilan edenlerin bizzat kendileri bu katliamların baş sorumlusudurlar. Herkes bunu net olarak bilmelidir.

Bianet’e konuşan Demirtaş’ın yanıtladığı bazı sorular şöyle:

►Bazı uzmanlar operasyona dair “gündem kaydırma” bazıları da “tam da gündemin kendisinin Kürt Sorunu” olduğunu söylüyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Bunun adına gündem değiştirme falan denilemez. Otoriter tek adam rejiminin yol açtığı zulüm, gündemin tam da kendisidir. Kürt sorunu ve demokrasi sorunu, bunlarla bağlantılı ekonomik sorunlar, işsizlik ve yoksulluk gündemin ta kendisidir.

AKP-MHP faşist iktidarı varlığını ancak zorbalıkla, baskıyla, tehditle, yalanla sürdürebiliyor. Yapılan her şey bizzat iktidar ortaklarının açık talimatlarıyla yapılan zulüm uygulamalarıyken, buna gündem saptırma demek zulmü normalleştirmek anlamına gelir.

Son tutuklamalarla ilgili de herkes çok dikkatli davranmalıdır. Kumpasa dahil olurlarsa ileride yargılanacaklarını bilerek hareket etmelidirler. Çünkü bizlere karşı gerçekten çok büyük ve ağır suçlar işleniyor. Kimse bu suçlara ortak olmamalıdır.

Biz asla boyun eğmeyeceğiz. Dimdik durarak bütün bu komploları bir kez daha boşa çıkaracağız ve mutlaka kazanacağız. Herkesin hesabını kitabını buna göre yapmasını tavsiye ederim. Sonra ileride “Ben duymadım, ben görmedim” olmasın.

►Hem HDP’ye hem de demokratik kamuoyuna mesajınız nedir?

Halkların Demokratik Partisinin ilkelerini benimseyen, HDP’ye gönül vermiş olan tüm arkadaşlarım, kardeşlerim, yoldaşlarım büyük ve onurlu bir mücadelenin cesur temsilcileridir.

Özgürlük, demokrasi ve barışın kazanılmasında HDP’liler gerçekten fedakârca bir mücadele yürütüyorlar. Bunca baskıya rağmen HDP’nin halen asıl ayakta kalabildiğine şaşıranlar, halklarımızı zerre kadar tanımıyorlar. HDP’nin parti binalarından ibaret olmadığını, partimizin genel merkezinin kalplerde inşa edildiğini göremiyorlar.

Kürt halkı şunu bilmelidir ki hiçbir emekleri, ödedikleri hiçbir bedel boşa gitmemiştir, gitmeyecektir. Bizler bu ülkede özgür, eşit, onurlu bir halk olarak yaşayacağız. Bunu hep birlikte mutlaka başaracağız.

Yine Türk halkı da şundan emin olmalıdır ki, HDP Türkiye demokrasisinin, iç barışının, birlikte ve eşit yaşamanın güvencesidir. HDP’ye sahip çıkmak demokrasiye sahip çıkmaktır. Silahların tümden ortadan kalkacağı, barış içinde bir geleceğe destek olmaktır.

HDP’siz bir Türkiye, ancak ırkçı ve faşist küçük bir grubun istilası altında inleyen bir Türkiye olur. Fakat ele ele verirsek hep beraber aydınlık yarınları inşa edebiliriz. Yeni yüzyılda Cumhuriyet’i demokrasiyle buluşturabiliriz. Barış ve refah içinde bir ülkeyi var edebiliriz.

Bu nedenle milliyetçisinden muhafazakârına, solcusundan Alevi’sine, Atatürkçüsünden ulusalcısına kadar her Türk arkadaşım bilmelidir ki, Cumhuriyet var olmaya devam edecekse ırkçı ve faşist bir otoriter rejim yerine demokrasi inşa edilecekse bu HDP’siz, Kürt’süz olmaz, olamaz.

'BİRBİRİMİZE GÜVENELİM'

Ve yine herkes şunu net olarak bilmelidir ki, HDP kesinlikle barış yanlısıdır. Silahın ve şiddetin kesin olarak son bulmasından, sorunların diyalogla ve siyasetle çözülmesinden yanadır. Tek adam rejiminin kara propagandasına asla prim vermeyin. HDP’ye, bizlere kulak verin.

Biz sadece kendimiz için değil, tüm Türkiye toplumu için direniyor, bedel ödüyoruz. Türk kardeşlerim de bu tarihi dönemde HDP’ye ve Kürt halkına elini uzatmaktan, yan yana durmaktan bir an bile çekinmemelidir.

Türkiye hepimizindir ve hepimiz el ele vererek aydınlık yarınları kuracağız. Birbirimize inanalım, güvenelim. Herkese yürek dolusu selamlarımı, sevgilerimi, saygılarımı gönderiyorum.