Açacaksın bir parlamento, seçtiğin vekilleri oturtacaksın koltuklara, vereceksin maaşları, ödenekleri, sosyal hakları, yollayacaksın onları yurt dışlarına yatıp kalkıp sana dua edecekler.

Onlara soracak olurlarsa “siz ne yapıyorsunuz orada?” diye iftiharla açıklayacaklar:

-Yasama görevimizi yerine getiriyoruz!

-Hay çok YASAyın siz!

Onların çalışıp yorulmasına gönül razı olmaz elbette… O zaman ne yapacaksın? Parlamentonun kanun yapma yetkisini “hop” diye elinden alıp, “şıp” diye cebine koyacaksın. Canın sıkıldı mı, kanun niyetine “kararname” çıkartacaksın. Fonda da Zeynettin Maraş’ın nihavent makamından şarkısı çalacak:

-İnleyen nameleeeer, ruhumu sardı!..

Şarkı için “çalacak” dedikçe bazı münafıkların aklına hemen “itibarlı” yüksek standartlı yaşam tarzları gelecek. Ama onlara hiç prim vermeyeceksin. Çalmaya devam edeceksin, nihavent makamından…

Başka şeyler de olacak tabii… Demokrasi tek başına olmaz, birkaç unsur daha olacak. En başında “seçme hakkı” geliyor. Sonra “saçma hakkı” da yanında bulunacak. Bazen seçme hakkına sahip olanlar “saçma” bir seçim yapabilirler. Bunu anında düzeltecek mekanizmaları inşa edeceksin.

Mesela “bağımsız” yargı; sistemin en önemli güvencesi halinde dimdik duracak. Haydi denildiğinde kendiliğindenmiş gibi harekete geçecek. Saçma sapan seçimleri revize edecek, hak yerini bulacak.

Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olarak muhalefetin nefes alıp verir halde bulunması da şarttır. Muhalefete de izin vereceksin. Muhalefet de muhalefetliğini bilecek, yapıcı muhalefet özelliklerini gösterecek. Ülkenin faydalı işlerinde elini taşın altına koyacak. Koymayanların elleri kırılacak! O zaman görülecek ki, olur olmaz zaman ve mekânda muhalefet etmenin hiç kimseye yararı yok.

Yok artık o kadar da olmaz mı, dediniz? Bülent Pozam, Selmi Andak ve Asu Maralman’a kulak veriniz:

-Olur olur bal gibi olur!

Çünkü şimdiye kadar “artık o kadarı da olmaz” dediğiniz o kadar çok şey oldu ki! Biliyorsunuz bunları. Yaparız deyince yapıyoruz, kimsenin gözünün yaşına bakmıyoruz.

Demokrasi bu, azı karar çoğu zarar bir sistem.

Seçimler olacak. Sayımlar da yapılacak. Sandıklar açılmadan sonuçlar ilan edilecek! Oylar ilan edilen sonuçlara uygunluk sağlamıyorsa, seçimlerde bir yanlışlık olduğu kabul edilecek.

Demokrasilerde iktidar üzülmeyecek. Onu üzecek şeyler söylenmeyecek ve yapılmayacak! İktidar hizmet edecek. Ama mum dibini aydınlatacak. Öncelikle bu yapılacak.

İktidara en hafifinden bile olsa eleştiri yöneltilmeyecek. Çünkü doğrudan yabancı güçlerin eline malzeme vermek anlamına gelebilir. Böylesi durumlarda demokrasi kuralları içinde iktidardakilerin “küfür-hakaret-azarlama” hakları devreye girer. Buna da kimse bir şey diyemez.

Bu sitem yeryüzündeki en ileri modeli oluşturuyor. Enflasyon, işsizlik, yoksulluk, açlık, perişanlık ile zenginlik, görmemişlik, aç gözlülük bir arada huzur içinde yürüyüp gider. Kabul etmek lazım:

-Demokrasi güzel şey!..