Deneyim günümüze de ışık tutmayı sürdürüyor

Buse İlkin YERLİ

12 Eylül Darbesi’nde kayyum atanan KÖY-KOOP’un eski yönetim kurulu üyesi Akın Birdal, “Kooperatif ile kırsal alandaki sömürü alanı daraltıltı. Kooperatif, üreticiden tüketiciye uzanan bir örgütlenme zinciri kurdu” diyor.

► Kooperatif meselesinin giderek daha yakıcı bir ihtiyaç haline geldiği bir süreçte, bize KÖY-KOOP deneyiminden biraz bahsedebilir misiniz?
KÖY-KOOP köy kalkınma ve tarımsal amaçlı kooperatiflerin merkez birliği olarak kurulmuş, kırsal alanda yaşayan kır yoksullarının ekonomik, demokratik mücadele örgütü olmuştur. Bu anlamda KÖY-KOOP’un kurulmasını gerekli kılan nedenler, üreticilerin örgütlenmesi, ürettikleri üzerinde söz ve karar sahibi olmaları, pazarlama, istihdam olanakları ve benzerleridir.


KÖY-KOOP, 1163 sayılı yasaya bağlı kurulan kooperatiflerin 1971'de oluşturduğu bir üst örgütlenmedir. Başlangıçta on dokuz birlikten oluşmuşken, 1980 darbesi öncesi 59 il birliğine ulaşmıştır. 4 bin 314 köyde örgütlenmesini tamamlamış, ortak aile nüfusuyla 2 buçuk milyon üyeye sahip olmuştur. KÖY-KOOP ile kırsal alandaki sömürü alanı daraltılmış, üreticiden tüketiciye uzanan bir örgütlenme zinciri kurulmuştur. Bunun yanında birlik, sadece bir üretim ve pazarlama alanı oluşturmakla kalmamış hem kırsal alanın hem de Türkiye'nin demokratikleşmesinin önemli bir kilometre taşını oluşturmuştur.

► KÖY-KOOP’ların ülke geneline bu kadar hızlı bir biçimde yayılmasının nedenleri sizce neydi?
Köylülerin gördüklerine inanma geleneğinden yola çıkarak, ne yapmak istemişse bunu örnekleyerek, deneyimleyerek yapmış ve bir güven ilişkisi oluşturmuştur. KÖY-KOOP ortaklarının tohum, gübre, ilaç, yakıt ve ekipman gibi üretim girdilerini uygun koşullarda sağlamıştır.

Ortak makine parkları, akaryakıt istasyonlarıyla da hizmet akışını kesintisiz sağladı. Ürünlerini, halk pazarları aracılığıyla hem ortaklarının hem de tüketicilerin kolay, ucuz ve güvenilir gıda teminini kolaylaştırdı.

► KÖY-KOOP mücadelesinin esinlendiği pek çok uluslararası deneyim var. Bunlar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Başta Sovyetler Birliği'ndeki Kolhoz'lar, Solhozlar, İsrail'deki Kibutslar ile başta Romanya, Bulgaristan ve Macaristan gibi Doğu Bloku ülkelerinin deneyimlerinden yararlanılmıştır.. Örneğin Romanya'dan getirilen üç tip Üniversal traktörler, ortaklara serbest piyasadan çok daha ucuza dağıtılabiliyordu.
Narenciyenin büyük bir yüzdesi Doğu Avrupa ülkelerine pazarlanıyordu. Sovyetler'e de her yıl öğrenci gönderiliyor, kooperatif eğitimi görmeleri sağlanıyordu. Uluslararası Kooperatifler Birliği ICA'nın da üyesi olup, üye ülkelerle ilişkileri geliştiriyordu.

► KÖY-KOOP deneyimi açısından yaşanan sorunlar neydi? Kolektif bir faaliyetin örgütlenmesi, güven meselesinin inşası gibi süreçlerde nasıl araçlar kullanıldı?
KÖY-KOOP, örgütlenmesinde ve çalışmasında devletin engelleyici rolü büyüktü. Her siyasi iktidar, kendilerine bağlı, kendilerinin arka bahçesi olarak görmek istedikleri bir yapılanma istemişlerdir. KÖY-KOOP, gerek örgütlenme süreci gerek sonrası üreticilerle birlikte kolektif iş ve üretim kültürü oluşturmuş ve bu tür engellemelere karşı direnmiştir. Köylüler, kurtuluşlarını kendileri gibi ezilen ve sömürülenlerin birliğinde ve ortak mücadelesinde olduğunu öğrendi. Bu yolda 1980 12 Eylül Darbesi öncesi Ankara'da oluşturulan emperyalizme, faşizme ve şovenizme karşı, eylem ve mücadele platformunda yer aldı. 1 Mayıs 1977 katliamının ardından 1978’in 1 Mayıs'ında Taksim'de üretim araçlarıyla DİSK'in hemen ardında yerini aldı.

1980 darbesinin kaynağını oluşturan 24 Ocak Ekonomik Kararları’nın uygulanabilirliğini yaratabilmek için tertiplenen her türlü baskı, saldırı ve sömürüye karşı kesintisiz bir mücadele verdi. Türkiye'nin her bir yanında büyük üretici mitingleri düzenledi. Ve ne yazık ki 12 Eylül askeri darbesiyle diğer demokratik direniş ve devrimci mücadele alanlarıyla birlikte KÖY-KOOP da kesintiye uğradı. Yedi yönetici ve bir çalışanı Mamak Askeri Cezaevine atıldı. KÖY-KOOP'a kayyum atanarak, tüm kaynakları çarçur edildi.

► Dünden bugüne bakıldığında özellikle tarım alanında kooperatiflerin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Sizce ne yapmalı?
Türkiye'de ise 1980 sonrası her alanda uğranılan Anayasal, yasal, toplumsal, kültürel yıkıntılar henüz inşa edilememiş ve kooperatifçilikten uzaklaşılmıştır. Buna karşın yapılabilecekler olanaksız değildir.

Mevcut KÖY-KOOP Birlikleri demokratik bir yapıya kavuşturulup, salt pazarlama faaliyeti olmaktan çıkarıp, KÖY-KOOP modelini yeniden yaşama geçirmelidir. Demokratik üretim kooperatiflerinin, geleceğin ve demokratik bir toplumun inşasında çoğulcu, katılımcı bir demokrasinin kilometre taşlarından olduğu unutulmamalıdır.