Google Play Store
App Store

Batı Karadeniz’deki çevre tahribatının artması mücadeleyi de büyüttü. Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu’nu kuran yaşam savunucuları “Ekolojik talan sadece bölgemizi değil Marmara’yı bile kirletecek” dedi.

Deniz manzaralı altın madenleri!
Batı Karadeniz’deki ekolojik talana karşı yaşam savunucuları sık sık eylem yapıyor. (Fotoğraf: BirGün)
Sibel Bahçetepe
Sibel Bahçetepe
sibelbahcetepe@birgun.net

Yaşam savunucuları, Batı Karadeniz bölgesindeki ormanlar ve yaşam alanlarının madenler, termik santrallar, Organize Sanayi Bölgesi (OSB) gibi tehditlere karşı bir araya gelerek "Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu"nu kurdu.

"Yaşam alanlarımıza birlikte sahip çıkıyoruz''" diyen platform üyeleri "Filyos Irmağı zehirleniyor. Bu yetmezmiş gibi ırmağın çevresinde binlerce yılda oluşan tarımsal alanlar üzerine beton dökülerek endüstriyel kullanıma açılıyor. Erdemir, Kardemir, Oyka Kağıt, Çates ve Eren Santralleri gibi sanayi tesisleri yaydıkları emisyon ve kontrolsüz şekilde deşarj ettikleri atık sularla kentlerimizi yaşanmaz kılarken, havamızı, suyumuzu, toprağımızı, denizlerimizi kirletiyor, ormanları yok ediyor. Alaplı'da deniz manzaralı altın madenine övünerek ruhsat verdiler. Yaşam alanlarımıza birlikte sahip çıkıyoruz" dedi.

MÜCADELEYİ BÜYÜTÜYORUZ

Platform bileşenlerinden olan Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk, Batı Karadeniz bölgesinde çeşitli platformlarla ekoloji mücadelesinin sürdüğünü ve kurulan platformla bu mücadelenin büyüdüğünü söyledi. "Batı Karadeniz'deki bir sorun sadece bu bölgenin sorunu değil. İstanbul'a varana kadar çevredeki tüm illeri etkileyecek bir kirlilik var" diyen Öztürk "Akçakoca'da Melen suyunun olduğu yer İstanbul'u besliyor. Melen'in kolları orlardan geçiyor. Gerede ASKİ'nin su kaynağı. Gerede'den doğan ırmak, çeşitli kollardan beslenerek Filyos Çayı'nı oluşturuyor ve oradaki bütün kirlilikleri de Karadeniz'e taşıyor. Böyle bir yer ve burada altın madeni aranıyor" diye tepki gösterdi. Çevre aktivisti Çetin Yılmaz da şunları söyledi: ''Batı Karadeniz'de çok ciddi bir ekolojik saldırı altında altında. Mesela Ereğli Demir Çelik fabrikası özel endüstri bölgesi ilan edildi. Erdemir'in atıklarına karşı halkın ciddi bir mücadelesi var. Akçakoca'da OSB kuruyorlar. Çaycuma'da, Filyos ırmağında ve Mengen çayında durum öyle. Termik santrallerin olduğu bölgede çok ciddi bir hava kirliliği var. Bölgemizi savunmak için uğraşıyoruz. Batı Karadeniz'deki böyle hem termik, hem HES'ler hem maden ocaklarına karşı bir oluşum içindeyiz. Devrek, Alaplı'daki izin verilen altın madeni alanları yaklaşık 4000 hektar. Alaplı'daki altın madenlerinin olduğu bölgeler 1. sınıf arkeolojik SİT alanı. Bu bölge aynı zamanda bölgelerin su havzalarının üstünde. Akçakoca'daki maden sahası aynı zamanda İstanbul'a su sağlayan Melen çayına çok yakın. Zarar sadece Batı Karadeniz'de de kalmıyor. Buradaki maden sahası, bu altın madenlerinin sahası İstanbul'a varıncaya kadar, Düzce, Adapazarı, İzmit ve İstanbul'a su sağlayan bütün sahayı etkileyecek bir şey. Deniz manzaralı altın arama alanı istemiyoruz."

∗∗

DOĞAMIZ TEHDİT ALTINDA

Platform üyeleri ilk toplantılarını yarın saat 12.00'de Zonguldak Belediyesi Kültür Merkezi içindeki Emekliler Konağı’nda yapacak. "Doğamız büyük tehdit altında" diyen platform özetle şu açıklamaları yaptı: ''Akçakoca, Alaplı, Devrek’in Anadolu’nun akciğerleri olan ormanlarında altın madeni aranıyor, binlerce yaşında çok sayıda ağacın bulunduğu ormanlarla oluşturduğu ekosistem acımasızca tahrip ediliyor. Ereğli ve Alaplı’daki doğal alanlara TÜBİTAK raporlarıyla 'tehlikeli atık' olduğu belgelenen cüruf tesisleri yapılmaya çalışılıyor. Kandilli Gökçeler beldesinde vahşice yapılan kuvars madeni üretimiyle ormanlar yok ediliyor, tehlikeli atıklar denize dökülüyor. Çatalağzı-Muslu bölgesindeki termik santraller, hepimizin hayatını cehenneme çevirerek çalışmaya devam ediyor. Filyos Irmağı’nı besleyen kollardan biri olan Gerede Çayı, etrafındaki OSB’lerin deşarj ettiği atık suları, bir zift ırmağı olarak Karadeniz’e taşıyor. Filyos Irmağı zehirliyor. Bu yetmezmiş gibi ırmağın çevresinde binlerce yıllarda oluşan tarımsal alanlar üzerine beton dökülerek endüstriyel kullanıma açılıyor. Irmağın etrafına dizilen OSB'ler gibi kirli projelerle işlenecek bir karış tarım alanı bırakılmıyor. Sanayi tesisleri yaydıkları emisyon ve kontrolsüz şekilde deşarj ettikleri atık sularla kentlerimizi yaşanmaz kılarken, havamızı, suyumuzu, toprağımızı, denizlerimizi kirletiyor. Altın madenciliği başta olmak üzere doğa katliamına yol açacak madencilik faaliyetlerle mücadele için Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu oluşturuldu.''