68 kuşağını anlatan birçok kitap, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarının 50. yılında okuyucuyla buluşuyor. Bu kitaplardan biri olan ‘Denizlere Çıkan Sokaklar’ belki de en kapsamlı kitap olarak karşımıza çıkıyor.

Deniz olunmalı
Fotoğraf: Arşiv

Umut SERDAROĞLU

Denizlere Çıkan Sokaklar’ 31 yazar tarafından kaleme alındı. Eserde dönem içerisinde yaşanan konulara değinilirken yazarların o dönemki anılarından kesitler de yazılarda yer alıyor. Kitabın Genel Koordinatörlüğü’nü Rıdvan Akar, editörlüğünü ise Doç. Dr. Hakan Koçak ve Hülya Demir üstelendi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Yayınları tarafından basılan eserin çıkış sürecini ve 68 kuşağına dair konuları Rıdvan Akar ile konuştuk.

Çok önemli bir konuyu yine çok önemli isimlerle beraber ortaya çıkardınız. Alanında uzman birçok isim yazıların kaleme aldı. Kitabın çıkış aşaması nasıldı. Kitabın editörleriyle beraber mi bu kararı aldınız?

İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür A.Ş.’den Cengiz Karabekir’in teklifi ilk geldiğinde benim açımdan biraz şaşkınlık verici oldu. Çünkü anlatılması istenen tarih ve olaylar Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idam edilişlerinin 50. yıldönümüne denk gelmişti. Kültür A.Ş. de bu nedenle kitabın hazırlanmasını istediklerini iletti. Ama asıl ilginç ve önemi olan şey bir büyük şehir belediyesinin böylesi önemli bir konuda gösterdiği hassasiyetti. Çalışacağımız yayınevinin bir kamu kurumu olması kitapla ilgili hassasiyeti olabileceği ve kendi bakış açıları olabileceğini düşünmüştük. Ancak kriterimizde özgür bir akademik kitap ve yayın hazırlama düşüncesi vardı. Çalışırken bu sorular ortadan kalktı. Kültür A.Ş. kitapla ilgili müdahalede bulunmadı. Kendilerine teşekkür ederim. Kitabın editörlerinden Hakan Koçak beraber siyaset yaptığım çok eski bir arkadaşım. Hülya ise yol arkadaşım. Dolayısıyla hep beraberdik. Teklif için konuşurken öyle bir kitap yapalım ki büyük bir eksikliği dolduralım dedik. 68’li Ergün Aydınoğlu’nun, “Neden 68’lileri bütün boyutlarıyla anlatan bugüne kadar bir kitap çıkmadı? Umarım böyle bir eser çıkar” temennisi bizim yol göstericimiz oldu.

Kitabın yazım sürecinin zor geçmiş olduğunu düşünüyorum.

Kitap sadece makalelerden oluşmamalıydı. Dönemin ruhunu görsellerle de yansıtmalıydı. Ayrıca yazarlar tarafından yazılacak makalelerin içeriği ve niteliği beklentilerimize uygun olmalıydı. Kitaba en büyük katkıyı yazarlar verdi. ‘Denizlere Çıkan Sokaklar’ aslında yazarların kitabı. Biz sadece sürecin kolaylaşmasına katkı sağladık. Bizim düşündüklerimiz ve yazarların yazdıkları arasında farklılıklar varsa yazarlarımızla beklentilerimizi paylaştık. Kitapta yazmasını istediğimiz insanların kendi deneyimleri, tecrübeleri ve yaşantılarıyla da kitaba katkı sunmasını rica ettik. Örneğin 68 akademisini anlatan Oya Baydar ya da Filistin’e giden devrimcilerin mücadelesini anlatan Faik Bulut’un, o süreçte yaşadıklarını tevazuuyla kitabın önüne geçmemesi için koymadıklarını gördük. Kendilerinden o dönem neler yaşadıklarını kitapta anlatmalarını istedik. Çünkü Oya hanım doktora tezini Türkiye İşçi Sınıfı ile ilgili yazdığı için mağduriyetler yaşamıştı. Faik Bulut ise Filistin mücadelesine verdiği katkı sırasında bulunduğu karakol İsrail baskınına uğradığı için yaralı olarak ele geçirilmiş ve uzun yıllar İsrail hapishanelerinde yatmıştı. Bu ve benzeri eksiklikleri yazarlarımıza hatırlatarak tamamlamalarını kendilerinden rica ettik. Biz de görsel arşiv taraması yaptık. Kitabın tasarımını gerçekleştiren Faruk Güney titiz bir çalışmayla fotoğrafları ilgili sayfalara yerleştirdi. Hakikaten titiz, meşakkatli ve 8 ay süren bir çalışmaydı.

TÜRKİYE’NİN 68’İ DENİZLERE ÇIKAN SOKAKLAR, Rıdvan Akar - Doç. Dr. Hakan Koçak - Hülya Demir İBB Yayınları, 2022 TÜRKİYE’NİN 68’İ DENİZLERE ÇIKAN SOKAKLAR, Rıdvan Akar - Doç. Dr. Hakan Koçak - Hülya Demir İBB Yayınları, 2022

68 kuşağını kapsayan eser çıkardığınızı düşünüyor musunuz?

Takdiri okurlarımıza bırakıyorum. Ancak önemli bir boşluğu doldurduğumuzu düşünüyoruz. 68’le ilgili daha önce çıkmış önemli kitaplar var. Ama bu kadar çeşitlilik içeren bir kitap yoktu. Temel amacımız bunun sadece 68’i anlamak değil, bundan sonrasında Türkiye 68’iyle ilgili yapılacak olan çalışmalara da bir başvuru kaynağı oluşturmaktı. Umuyorum bu hedefimizi gerçekleştirdik.

Kitabın en can alan noktası belki de kitabın başlığı. Başlığı, Murathan Mungan’ın ‘Fırtına’ adlı şiirinden seçtiğinizden bahsetmiştiniz. Seçme nedenleri neydi?

İlk günden kitabın ismini kararlaştırmıştık ve yazarlarımızdan da yazılarını isterken ‘Denizlere Çıkan Sokaklar’ kitabına istiyoruz dedik. ‘Deniz’ kavramı, Nâzım Hikmet’in de “Deniz olunmalı, oğlum” şeklinde ifade ettiği deniz aynı zamanda kitabın hedefini de içeren, her şeyi kapsayan bir bütünlüğü de belirtiyor. Ayrıca Deniz Gezmiş’in adından ortaya koyulan bu metafor geçmişte şairler, yazarlar, sanatçılar tarafından da kullanıldı. Biz de bu metaforu özellikle de idamlarının 50. yılında kullanmak istedik. Murathan Mungan’ı aradık ve izin istedik. O da sağ olsun bizi kırmadı.

Rıdvan AkarRıdvan Akar

Günümüz gençlerinin 68 kuşağını iyi bildiğini düşünüyor musunuz?

Günümüz gençlerinin genel olarak siyasetle kurduğu ilişki 68 kuşağından daha farklı. Bunu sadece farklılığın altını çizmek için söylüyorum. Belki de bunu zamanın ruhu beraberinde getirdi. 68’i yeterince tanıdıklarını, o büyük dönüşümü, alt üst oluşu yeterince bildiklerini sanmıyorum. Sadece isimler ve belki de olayları 68 ruhu olarak tanımladıklarını düşünüyorum. Ancak bu kitabı okuyan genç bir arkadaşımın 68 konusunda derli toplu bir birikime sahip olabileceğini şimdiden taahhüt edebilirim.

68 kuşağını baskılara ve zulme göğüs gerenler olarak tanımlıyorsunuz. Adaletsizliğin, baskıların arttığı bu dönemde neden yeni bir 68 kuşağı ortaya çıkmıyor?

68 dönemi 12 Mart cuntasının lideri olan Memduh Yalmaç’ın söylediği şekliyle halkın sosyal uyanışının birçok şeyin önüne geçtiği bir süreçti. 1961 anayasasının getirdiği görece özgürlük ortamı, örgütlenme, söz ve ifade özgürlüğü ve dünyada yankılanan değişim rüzgârlarının buluştuğu bir tarihsel dönemden bahsediyoruz. Bu dönemde oluşan son derece yurtsever ve son derece özverili bir kuşak bu değişim ve dönüşümü gerçekleştirmek için canlarını feda etti. Ancak Gezi kuşağı diye tabir edilen yani gezi sürecine katılan kardeşlerimiz o zamanın ruhu içerisinde bütünüyle farklı ama aynı diğerkâmlıkla ve aynı fedakârlıkla bir gayrimemnunu hareketini Türkiye’de var olduğunu, bu ülkenin egemenlerine ve bu ülkenin toplumuna yansıttılar.

Kendinizi 78 kuşağı olarak tanımlıyorsunuz. Bu iki ayrımı açabilir misiniz?

Finalde yazdığım “68’den 78’e Siyasi Miras” adlı yazımda bunu ifade ettim. 68 kuşağının kurucu kuşak olduğunu düşünenlerdenim. 68 kuşağı tarafından oluşturulmuş olan mücadele pratiği ve paradigma 1978 kuşağına doğrudan yansıdı. 78 kuşağı o mücadele pratiğini sahiplendi ama paradigmayı geliştirmedi. 68’le 78 kuşağı arasında temel bir ayrım söyleyecek olursak bunu söyleyebilirim. 78’lilerin yoğun bir mücadele pratiği içerisinde kendi ideolojilerini ve o zamana uygun dünya görüşlerini geliştirebilecekleri bir sosyalizm ve bir devrim anlayışını oluşturmamaları önemli bir eksiklikti ama 68 kuşağının o diğerkâmlığı ve özverisi 78 kuşağı tarafından geliştirilerek sürdü. Tarihsel olarak baktığınızda 68 kuşağı kendi içerisinde sınırlı bir gençlik ve işçi hareketini barındırıyordu. 78 ise çok daha büyük bir fırtınaydı adeta. 78 döneminde yaşanan çatışmalarda ölen devrimcilere, idam edilenlere, işkencelere, cezaevlerine baktığınızda daha büyük bir kıyım yaşandığını görebilirsiniz. Dolayısıyla 78 kuşağı, 68 kuşağının ardılıdır, onların çizdiği yolda yürüyen bir kuşaktır.