Bu satırları okuyanlar bilirler, birkaç yazımda şu soruyu sordum…

İyiler neden çabuk ölüyor?

Kötülerin öldüğünü duymadığımız ya da kötülük yapanların dünyada izi kalmadığı için fark edilmiyor.

Ölümleri dahi anılmıyor!

Oysa iyi insanların, yaptıklarıyla, çevrelerine ve topluma bıraktıkları aydınlatıcı izlerle, yarattıkları umut, dostluk, dayanışma, mücadele azmiyle yoklukları hemen fark edilir!

Onlar insanlık onurunun solmayan filizleri olarak bilinir!

Her geçen zamanda daha da güçlenen bir çınara dönüşürler!

***

Özü aydın, düşüncesi özgür, yapılanları fark eden, bırakılan anı ya da değerlerden gelecek bağı kuran vefalı insanlar, onları hiç unutmuyor.

Her vesile anıyor!

Böylece her daim yaşamalarını sağlıyorlar…

***

Her bireyin vicdanında unutmadığı, sevdiği, etkilendiği mutlaka birileri vardır.

Ancak ana, baba, kardeş, eş akrabanın ötesinde, kendisini ifade ettiğine inandığı, kişisel yaşam mücadelesinde örnek aldığı, adeta idol olarak kabul ettiği insanlar, vicdanlarında daha kalıcı olurlar…

Hele hele bu insanlar, toplumsal sorunları yok etmek adına yola çıkan, kendi çıkarları için değil, eşitlik ve barış için, toplumun değerlerini korumak için, canlarını bile feda etmekten sakınmayan kişilerse, halkın kahramanı olurlar!

***

Bugün 6 Mayıs!

TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE şiarıyla mücadele etmiş, bu uğurda yiğitçe can vermiş Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın 1972’de Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nde idam edilerek ölümsüzlüğe gönderildiği gündür!

***

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile isimlerini sayamadığımız devrimci liderler, tam bağımsızlık ideolojisi ve eylemleriyle ülkemiz için örnek alınan Halk Kahramanlarıdır!

***

1968 Kuşağı; “tam bağımsızlığın vazgeçilmezinin laiklik ve demokrasi olduğunu” bilerek mücadele etmiştir.

Demokrasinin tüm kural ve kurumlarının kurumsallaşabilmesi için başta, işçi sınıfı olmak üzere köylü/memur tüm emekçilerin, yönetime tam katılımının sağlanması böylece, halkın demokrasisinin oluşabileceğine inanmıştır!

Gençlik “halkla birlikte eşitlik, özgürlük ve dayanışmanın önemini sokaklarda el ele yürüyerek göstermiş, örgütlü yaşamın gücüyle toplumu bilinçleneceğine inanmıştır!

***

1968/78’lerin aydın gençliği, var olan kaynakları emekçi halkın adil bir biçimde paylaşmasını hedeflemişti.

Üreten halktı, yöneten de halk olmalıydı.

Bu nedenle liyakate, deneyime ve emeğe sonsuz saygı gösteriler.

***

Siyasal İslam tehlikesine dikkat çeken, sermayenin Türkiye’nin tam bağımsızlığının önündeki en büyük engel olduğunu açıklayan gençler, bağımsız ve demokrasiden uzak olan ülkelerin emperyalistler tarafından sömürüleceğinin altını çizmişlerdir.

***

O gün “emperyalistlerle iş birliğinde olan derin devlet” ABD’nin 6. Filosunu kıble yaparak namaz kılan “Türk/İslamcı” çetelere, solcu gençleri öldürterek sömürü düzenine açıktan hizmet etmişlerdir.

***

Dönemin devrimci gençleri İslami faşizmin yaklaştığını görmüş, ülkenin bağımsızlığını korumak için mücadele etmişlerdir.

***

Orantısız güç kullanarak Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı yakalayan derin devlet, TCK’nin 146. maddesini ihlal ettikleri gerekçesiyle 9 Ekim 1971’de idam cezası vermiştir.

***

Ülkemizde romanlara konu olan, hakkında şarkılar, şiirler yazılan, Deniz Gezmiş ve arkadaşları, gerçek demokrasiye inanmış, hak, özgürlük, hukuk ve adalet adına tam bağımsız Türkiye’nin yaratılması için canlarını veren devrimcilerdir!

***

Türkiye’nin aydınlık geleceği için ortaya koydukları ilkelerine, yurtseverliklerine ve halkçılıklarına bakmadan, kapitalist düzeni devam ettirmek için “3 bizden 3 sizden” hırs ve kiniyle asılan bu gençler, ölmediler, hep canlı ve saygın kaldılar.

Onları asmak için el kaldıranlar, hem kendilerine hem de Türkiye’ye kötülük ettiler!

Ve Siyasal İslamcıların, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yıkılmasına o gün hizmet ettiler!

Tarih el kaldıranları unutmayacak!