Deplasman yolculukları-2

Geçen yazıda Arsenal’in zorlu iki deplasmandan yakın olanına, Crystal Palace’a dair naçizane gözlemlerimi yazmıştım. Sezonun iyi maçlarından birini çıkarmış, Jack Wilshere’ın parladığı maçta üç golle galibiyeti kapmıştı Arsenal. Şampiyonluk yarışında Manchester City’nin alıp başını gittiği, rakiplerine tur bindirdiği zamanlarda Wenger adına hedef ligi ilk dört içinde bitirebilmek. O maçtan iki gün sonra yine yollara düştü takım, malum Premier Lig’de yol da bitmez, maç da! Senenin son gününde Wenger’in öğrencileri bu kez kümede kalma mücadelesi veren West Bromwich Albion karşısında. Bir gün önce, Swansea City ve Bournemouth’un galip gelmesiyle ligin dibine demir attı mavi beyazlı West Brom. 1986 senesinden 2002’ye kadar ülke futbolunun en üst liginden uzak kalmışlardı. Böyle giderse muhtemel yine ayrılık var fallarında!

Madem Arsenal vesilesiyle düştük deplasman yollarına, hatırlayalım ülkenin kuzeyinde en büyük sanayi şehri Birmingham’a sekiz kilometrelik mesafede West Midlands bölgesinin 136.940 nüfuslu kendi halinde kasabasının bu sezon lige tutunmaya çalışan takımını…

Takıma ev sahipliği yapan 26.850 kapasiteli Howtorns Stadı 19. yüzyılda ülkede inşa edilen en son futbol mabedi, adını stadın bulunduğu yerdeki biten bir çalılık türünden almış. Futbolsevere kapılarını ilk kez 1900 senesinin Eylülünde açmış o tarihi stat. İnanması güç ama 4 ayda tamamlanmış inşaatı, 2016-2017 sezonunda evinde oynadığı maçlardaki taraftar ortalaması 23.876... Stadın girişinde taraftarları selamlıyor Jeffrey Astle’in heykeli, 1964-1974 arasında 292 maçta 137 gol kaydetmiş efsane golcüleri. “The King” (Kral) olarak bilinirmiş o yıllarda, 2002 senesinin Ocak ayında 59 yaşında aramızdan ayrıldı. Ölüm nedeni futbolculuk yıllarında yaşadığı kafa travmaları olarak geçmiş kayıtlara, hava toplarında çok iyiymiş, kafasıyla çok gol atmış ama zaman içinde o kadar çok kafa topuna vurmuş ki hasar görmüş beyni, adı futbol tarihine topa kafa vurmaktan ölen ilk topçu olarak yazılmış. Premier Lig tarihinde Noel’e ligin dibinde girip, sezon sonunda küme kalmayı başarmış tek takım olan West Brom’un bu sezon işi zor. Oynadığı 20 maçta sadece iki galibiyet alabildi ama Arsenal karşısında geçmiş sezonlarda evinde oynadıkları son iki maçı da kazandı. 2000 senesinden beri kulübün kapısından 19 teknik direktörün gelip geçmesi kulüp adına istikrarsızlığı anlatıyor. Kasım sonundan beri takımın başında sahaya çıkan Alan Pardew’un hedefi kümede kalabilmek, geçenlerde Liverpool deplasmanından çıkardıkları puan takım adına olumlu.

West Brom’dan dem vurup ezeli rakibi Aston Villa’yı unutmak olmaz elbet. Championship’te eski günlerine dönmeyi bekliyor Ada futbolunun bordo mavisi. Geçenlerde okumuştum, geçen yaz transfer dönemindeki harcamaları, kökleri 1889 senesine dayanan aynı kümedeki rakipleri Brentford’un tarihi boyunca harcadığından daha fazlaymış. Ama para da her daim saadet getirmiyor, geçenlerde Brentford deplasmanından eli boş döndüklerini hatırlatalım…

West Brom’a dönersek, Arsenal karşısında 4-4-2 dizilişinde ev sahibi takım. 21 kişilik kadronun değeri 137 milyon Sterlin, temel sorun gol yollarında, bu maça kadar sezon boyunca 14 gol bulabilmişler. Sezonun ilk maçından sonra evlerinde üç puana hasret kaldılar. En değerli topçusu 27 yaşındaki defansif orta saha Krychowiak, 2016 senesinden beri PSG’den kiralık. Golcüleri Venezuelalı Salomon Rondon’un sakatlığı nedeniyle takımda yer alamaması önemli eksikleri. Arsenal’de 811. maçta takımın başında saha çıkan Wenger Sir Alex’in rekorunu kırıyor, onun hikâyesi de sanırım istikrarın abartılmışı!

Mesut Özil’in diz sakatlığı nedeniyle kadroda yer almadığı maça üçüncü bölgede pas trafiğiyle başlıyor Arsenal, ilk dakikalarda ev sahibi sahasından çıkmakta zorlanıyor. Oyun planı savunmayı kalabalık tutarak kaptıkları toplarda hücumcuları Rodriquez’e pozisyon yaratmak. Sol kanatta Phillips boş alan bulduğunda etkili. Özil’in yokluğunda pas trafiğini yönlendiren Sanchez Arsenal’in en göze batanı. Bilhassa duran toplarda etkili mavi beyazlılar, iki takımın da çok adamla hücum ettiği ama savunma arkasına sarkmakta zorlandığı ilk yarıda West Brom’un topa sahip olma oranı yüzde 38.

İkinci yarının hemen başında Sanchez’in frikiği baraja takılırken Arsenal ataklarını sıkılaştırıyor. Özil’in yerinde oynayan Iwobi hareketli ama son toplarda 10 numarayı aratıyor. Wenger’in en önemli sorunu da bu sanırım, kadrosunda Özil ve Sanchez dışında fark yaratacak oyuncu eksikliği göze batıyor. 60’da Lacazette’nin vuruşunu ayağıyla çeliyor kaleci Foster, West Brom adına şans anı. Son 20 dakikada takım halinde kapanıyor West Brom, ama 83’te gol geliyor, ceza sahasının hemen dışından kullandığı serbest vuruşu barajdaki futbolcuların arasından köşeye müthiş vuruyor Sanchez. Tam bitti derken hakemin yarattığı penaltı hayat veriyor West Brom’a. Ceza sahasının sağında yakın mesafeden Mustafi’nin koluna çarpan topu penaltı olarak değerlendiriyor ligin tecrübeli ama kararları tartışmaya her daim açık hakemi Mike Dein. West Brom puanı kapıyor ama kümede kalma savaşındaki yol uzun. Maç sonu basın toplantısında hakeme öfkeli Wenger; 2000’li senelerin başında Ada futbolunda hakemlerin profesyonelliğe geçmesi adına çok çaba harcadıklarını, günümüzde İtalya ve İngiltere’de hakemlerin profesyonel olduklarını, ancak ne yazık ki standardın hala yükselemediğini dile getiriyor. Dein’in verdiği penaltıyı görünce pek de haksız sayılmaz serzenişinde…