Toplumsal roller, doğal afetlerde yaşanan tahliye sorunlarını artırıyor. Psikolog Nesli Zağlı, “Kadınlar deprem anında bile belli kalıpların ve zorunlulukların dışında hareket edemiyor” diyor.

‘Deprem olursa kaçamam’

HAVVA GÜMÜŞKAYA

Toplumun bireylere yüklediği roller nedeniyle doğal afetlerdeki riskler daha da yönetilemez hale geliyor. Bu konu akademik araştırmalarda da alıyor. Dünya genelinde kadınlar doğal afetlerde tahliye sorunları yaşıyor. Öte yandan afet sonrasında da geçici barınma koşullarının iyi olmadığı bir gerçek. En sık yaşanan sorunlar tuvaletlerin uzaklığı, hijyenik taleplerin karşılanamaması olarak öne çıkıyor. Jinekologlar regl dönemindeki bir kadının günlük ped ihtiyacını ortalama 4-5 adet olması gerektiğini söylüyor. Ancak afet bölgesinde kadınların ped talebinde bulunamıyor veya yeterli ölçüde karşılanamıyor.

Afetlerin yarattığı travmalar ve toplumsal nedenleri üzerine Psikolog Nesli Zağlı ile konuştuk. Zağlı depremlerin yarattığı psikolojik sorunlar üzerine “Bir doğal afet olarak deprem yaşadığınızda travmatik etkilerine karşı hem kadınlar hem erkekler hem çocuklar olmak üzere ciddi olumsuz psikolojik yanıtlar verebiliyoruz” diyor.
Etkilerin kısa, orta ve uzun dönemde yansımalarının olduğunu söyleyen Zağlı, “Gerçekten bakıldığında genç yaşlarda olanların ve kadınların hemen hemen dünyanın her yerinde çok daha fazla etkilendiğini biliyoruz. Özellikle kadınlarda, deprem sonrası gerçekleşen travma sonrası stres bozukluğunun dünyanın hemen hemen her yerinde daha yüksek olduğunu biliyoruz. Depremden etkilenen popülasyonlar için kalıcı dediğimiz travma sonrası stres bozukluğu bazen yüzde 80’lere ulaşıyor. Belli noktalarda yüzde 70 ile 50 arasında seyredebiliyor. Ama kadınlar depresyon ve kaygı bozukluklarında olduğu gibi bu doğal afet sonrası travma bozukluğundan daha fazla etkileniyor” ifadelerini kullanıyor.
Bunun sosyopolitik bir anlamı olduğunun altını çizen Zağlı, ”Biyolojik ve kalıtımsal faktörün dışında genel olarak cinsiyete bağlı bulgular kadınların lehine sonuçlar veriyor” diyor.

DEPREMDE BİLE KALIPLAR YIKILAMIYOR

“Kadınlar deprem anında bile belli kalıpların ve zorunlulukların dışında hareket edemiyor” diyen Zağlı, “Deprem, sinir sisteminin hatta vücuttaki pek çok sistemi paralize edebilen kısa ve uzun dönemdeki fiziksel etkiye de yol açabiliyor” şeklinde konuşuyor.

Bu konuya ayrıca parantez açan Zağlı, şunları söylüyor:

“Bu noktada bilinçli olarak hareket edebilmek yerine daha bilinçdışı yanıtlar veriyoruz. Beynin bilinçli hareket etmeyi sağlayan bölgeleri bu tehditle baş etmek zorundayken biz kodlarımızla yanıt veriyoruz. Bu kodlarda da kadının nasıl giyinmesi, ne şekilde kendini koruyabileceğine dair aktif zihinsel süreçler var. Bu çok üzücü. Bir danışanımdan deprem olur da kaçamaz diye duşa giremediğini duydum. En az deprem kadar korkutucu fikir bir kadının çıplakken yakalanması oluyor. Bu kadın bedeni üzerinden bir durumun göstergesi. Bilinçten çok işleyen kodlar devreye giriyor. Bizi cinsiyetçi ve kadın bedeni üzerinden algılanan baskının esiri haline getiriyor.”

BABADAN PED İSTEYEMEMEK GİBİ

Nağlı’ya afet bölgesinde kadınların neden ped talep edemediğini soruyoruz: Bir şekilde deprem sonrasında yaşadıklarımız ise bizim kültür olarak belirli ihtiyaçlara nasıl yanıt verdiğimi ile ilgili bir şey. Babadan ped isteyememek gibi aslında. Yaygın olarak bu şekilde maalesef. Kadını yok sayan zihniyetin aynısı deprem sonrası noktada da devreye giriyor. En şaşırtmayan durum bu.