Depremde esnaf dayanışması
İzmir depremin ardından, Bayraklı’daki esnaflar büyük bir dayanışma örneği gösterdi. Ellerinden geldiğince herkese yardım etmeyi sürdüreceklerini belirten esnaflar, bölgeden taşınma olduğu için önümüzdeki süreçte esnaflarla da dayanışma içinde olunması gerektiğini vurguladı.

BERKAY SAĞOL
İzmir’in Seferihisar açıklarında 30 Ekim’de yaşanan 6,9 büyüklüğündeki depremin ardından yaralar sarılmaya devam ediyor. İzmir’de bu süreçte çok büyük ve örnek olacak bir dayanışma yaşandı. İzmir’in tüm ilçeleri, Türkiye’nin her yeri hatta yurtdışından bu dayanışmaya katkı sunuldu. Bayraklı ve Bornova’da hem yaşayan hem de orada dükkânı olan depremzede esnaflarda, dayanışmaya en büyük katkı koyanlar arasında yer alıyor.
Mansuroğlu Mahallesi’nde eczacılık yapan Banu Özkaya, Dayanışma Gönüllüleri’ne destek olarak, depremzedelere yardımcı olan esnaflardan biri. Türkiye’nin birçok şehrindeki eczacı arkadaşlarından hijyen malzemesi konusunda yardım geldiğini belirten Özkaya, “Depremzedelere destek olaya devam edeceğiz. Depremden sonra özellikle Covid-19 şikâyetiyle gelen hasta sayısı arttı. Depremin psikolojik etkisi hepimizin bağışıklığını zayıflattı. 160 bin hanenin bölgeden taşındığını veya taşınma sürecinde olduğu söyleniyor. İnsanlar özellikle Kemalpaşa’ya ve Menderes’e taşınıyor. Bu bölgedeki sağlam evlerin kiralarının artması da insanları zora soktu. Bayraklı bölgesi artık bitti, nasıl toparlanır bilinmiyor. İnsanlar bir yıl sonra geri dönme arzusu ile gidiyor ancak zor. Bölgedeki esnaf git gide zor duruma düşecek. Bu bölge için yaklaşık iki yıl zor bir süreç yaşanacak ve bu yüzden dayanışma devam etmeli” dedi.
“ESNAFLARLA DA DAYANIŞMA İÇİNDE OLUNMALI”
Mansuroğlu Mahallesi’nde kahve dükkânı işleten Mustafa Şahin de, “Deprem anı ve sonrasında ilk şoku bir an önce atıp insanlık adına yapmamız gerekenler vardı. Elimizden gelenleri yaptık, maddiyat bir yere kadar asıl önemli olan insan olmak insan kalabilmek. Biz deprem anında burada yaşayan herkese kapımızı açtık. Çadırlarda yaşan kişilere ve ihtiyaç sahiplerine ulaştık ama bize çok da ihtiyaç olmadı. Çadırkent yakınında bulunan halk ve İBB gerekli tüm yardımı gösterdi. Deprem nedeniyle bu bölgede bir göç başladı. Önce pandemi sonra deprem şu anda boşuz. Bu civardaki bütün esnafların durumu kötü.
Önümüzdeki süreçte de buradaki depremzelerden sonra esnaflarla da dayanışma içinde olunması lazım. Deprem sürecinde de zaten hükümet gerekli desteği gerçekleştirmedi. Bizde depremzedeyiz bizim de desteğe ihtiyacımız var ama nerelere başvurmamız gerekiyor hangi mercilere başvurmamız gerekiyor bilemiyoruz. Depremzede sayılmamız için evimizin yıkılması mı gerekiyor, dükkânımızdan olmamız mı gerekiyor?” diye konuştu.
Mansuroğlu Mahallesi’nde kırtasiye dükkânı olan Nevzat Kahveci de şimdiye kadar birçok dayanışma örneğine şahit olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’nin en büyük grevlerinden birini gördüm. 1987-1988 yıllarında belki de öncesinde Karabük’te 6 aylık bir grev gerçekleşti. Dönemin iktidarında fabrikanın kapanması da gündemdeydi yine de esnaf dayanışma elini uzattığı o nesilden geliyorum. Onun için hiç tereddüt etmeksizin depremzelerle dayanışmak için kolları sıvadım. Ne yazık ki son yıllar da dayanışma örneklerine çok az rastlıyoruz hatta ortada yok diyebiliriz” ifadelerini kullandı.
“BURASI İZMİR’İN EVİDİR”
Rızabey Apartmanı yakınında bulunan “Gantep Mutfak Zanaatları” isimli restoran, depremden mağdur olanlara kapılarını açtı. Restoran sahibi Hasan Kılıç, “Biz Gaziantep'ten geldik. İzmir halkı bize kucak açtı, şimdi sıra bizde. Deprem sırasında ben dükkândaydım. Yan tarafımızdaki binanın yıkıldığını gördüm. Çalışanlarımızla hep beraber enkaza giderek oradaki kişilere yardımcı olduk ve ilk anda enkazdan kişileri kurtardık. Depremin ardından 7 gün boyunca 22 bin ürünü depremzedelere dağıttık. Gücümüz yettiği sürece yine yaparız. Depremzedelere günlük olarak 400-500 kişilik yemek vermeye devam ediyoruz. Bütün İzmirliler buraya gelebilir. Burası İzmir’in evidir. İyi günde de kötü günde de biz herkesin yanındayız” dedi.