Depremzedeler 18 aydır yapayalnız
6 Şubat depremlerinin üzerinden 18 aydan fazla süre geçmesine karşın afetzedelerin rezerv alandan TOKİ konutlarına hatta kuralarına kadar birçok sorununa çözüm bulunamadı. Halkın zeytinlikleri ise talan ediliyor. Depremzedeler yıkılan binalar için yürütülen soruşturmalarla ilgili şeffaflık isterken bir yandan AFAD tarafından kendilerine gönderilen belgelerle hakları için mücadele ediyor. İktidar ise sessizliğini koruyor.
İlayda Kaya
ilaydakaya@birgun.net6 Şubat depremlerinin üzerinden 18 ayı aşkın zaman geçti ancak depremzedelerin başta rezerv alan olmak üzere birçok sorununa hâlâ çözüm bulunamadı. Özellikle barınma sorunu adeta çıkmaza girerken yurttaşların “Yol yapacağız” denerek zeytinlikleri talan edildi, rezerv alan denerek arazilerine çöküldü, TOKİ kuralarından ev çıkan yurttaşlara ise evleri istememesi halinde belirsizliklerle dolu feragatnameler imzalatılmaya çalışıldı.
Deprem davalarında sorumlulara üst seviyeden ceza verilmemesi bir yana, bazı dosyalarda soruşturma süreci dahi sonlanmadı. Depremzedeler kaderine terk edilirken AKP iktidarı ise en iyi bildiği şeyi yaparak sessizliğini korudu, verdiği sözleri tutmadı. Depremzedelerin en ufak protestosunda polisiyle, jandarmasıyla halkın karşısına dikilen devlet, yardıma ihtiyaç duyulduğunda üç maymunu oynadı. Halk sadece hakkını, sorumluların yargılanmasını ve şeffaf bir süreç yürütülmesini istedi.
∗∗∗
YETKİLİLER SESSİZ, HARİTALAR EKSİK
Başta Hatay olmak üzere yurttaşların “rezerv alan” tehdidine karşı mücadeleleri devam ediyor. Hatay Valiliği’nin resmi internet sitesindeki haritada Hatay’daki Defne 6’ncı Rezerv Alan Bölgesi’nin ve Defne 4’üncü Rezerv Alan Bölgesi’nin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sitesine göre daha küçük çizildiği belirlendi. Defne ilçesine bağlı Çekmece ve Gültepe mahallelerini kapsayan Defne 6’ncı Rezerv Alan Bölgesi ile Çekmece Mahallesi’ni kapsayan Defne 4’üncü Rezerv Alan Bölgesi’nin iki sitede farklı haritalarla gösterilmesi depremzedeler tarafından tepkiyle karşılandı. Mahkeme kararıyla yavaş yavaş ortaya çıkan haritalarda Bakanlık ile Valiliğin irtibat kurmadığı öğrenildi.
HARİTALAR TUTARSIZ
Hatay Barosu Avukatı Ecevit Alkan da şu ifadeleri kullandı: “Çevre Bakanlığı biz Hataylılara soruyoruz imajı veriyor. Hatay Valiliği bazı alanlarda lekelendirme yapıyor. Defne 6 diye belirttiği alanda aradan bir yol geçiyor. Yolun sağ tarafı Gültepe, sol tarafı Turunçlu Mahallesi. Turunçlu kısmı sanki yokmuş gibi harita çizilmiş, haliyle insanlar da sevindi. Çevre Bakanlığı tüm haritayı gönderdiği için aslında Turunçlu’nun da dahil olduğunu görüyoruz. Valilik haritaları eksik yayımlıyor, vatandaşların hak arama hürriyetini engelliyor. Birbiriyle iletişim kurulmadığını da gösteriyor. Bu iletişimsizlik de rezerv yapı mantığını çok iyi açıklıyor. Herkes kendi kafasına göre iş yapıyor. Defne 4’te de harita eksik yayımlandı.”
TURUNÇLU SONRA KATILDI
Hatay’daki depremzedelerden Ali Ö. de Bakanlık ve Valiliğin haritalarındaki tutarsızlığa tepki gösterdi. Ali Ö., şunları söyledi: “Rezerv alan haritasına dahil edilip Valilikte haritaların tamamı olduğu gibi yayımlanmadığı için Turunçlu Mahallesi’nde insanlar rezerv alanda olmadığını görünce elde avuçta ne kaldıysa apartmanlarına güçlendirme yaptılar. Turunçlu bölgesine baktığımızda müstakil evi yıkılmışsa bile yerinde dönüşüm yaparak veya prefabrik inşa ederek çok fazla masraf yaptılar. En son mahkemenin Bakanlığa Defne 6 haritasını sormasının ardından rezerv alanda olduklarını resmi olarak da öğrendiler. Turunçlu Mahallesi muhtarı da WhatsApp grubundan duyuru yapıyordu ve mahallede herhangi bir rezerv alan olmadığını, ‘Yerinde dönüşüm ve güçlendirme yapabilirsiniz’ diyordu. Valiliğin haritanın tamamını yayınlamaması insanların boşu boşuna çok fazla masraf yapmasına neden oldu. Bu süreçte Valilik ve Bakanlık arasındaki kopukluğu görmüş olduk ve bu durumdan sadece halk mağdur oldu. Halk maddi ve manevi yönden zarar görüyor. Şeffaf bir süreç yürütülseydi bunlar yaşanmazdı.”
∗∗∗
ZEYTİN KIYIMINA KARŞI NÖBET
Defne ilçesindeki Ballıöz, Çekmece ve Toygarlı mahallelerinde “Zaten kamulaşacaktı” denilerek talan edilmek istenen arazilerdeki zeytin ağaçları “kamulaştırma işlemi yapılmadan” tek tek sökülüyor. Ballıöz Mahallesi’ndeki arazisindeki zeytinlikleri söken Karayolları Mersin 5. Bölge Müdürlüğü’ne dilekçe yazan depremzede Çiğdem Arslan haftalar sonra yanıt aldığını söyledi. Müdürlükten gelen yanıtta, söz konusu taşınmazın Orhanlı Kalıcı Deprem Konutları Bağlantı Yolunda kaldığı kaydedilerek 7269 Sayılı Kanun anımsatıldı. Yanıtta özetle şunlar denildi: “7269 Sayılı Kanun’a istinaden valilik oluru ile bahse konu taşınmaza el koyma kararı alınmıştır. El koyma kararı 9 Nisan 2024’te vatandaşlara Hatay Valiliği resmi internet sitesinden ilanen duyurulmuştur. Parsel üzerinde bulunan müştemilatların tespitleri yapılmış olup kamulaştırma çalışmaları onaylı projesine göre devam etmektedir. Kamulaştırma çalışmalarının bitmesine müteakip satın alma görüşmelerine başlanılacaktır.”
Bölgede çadır kurarak nöbet tutan Çiğdem Arslan ise “Burada hukuksuz yapılan ağaç katliamına karşı 20 gündür alanda direnişteyim, 14 gün ağaç altında 7 gündür de çadır nöbetindeyim, zeytin ağaçlarının kesilmesi suç teşkil ederken burada yüzlerce asırlık ağaç katliamı yapılmış olup daha yüzlercesi kıyılmak isteniyor. Zeytin ağaçlarımızı korumaya, korumak için de direnmeye devam edeceğim” dedi.
∗∗∗
TEBLİĞ BELGESİ YETERLİYMİŞ!
Hatay’daki depremzedelere TOKİ kuralarından çıkan konutu istememesi halinde feragatname imzalatılmak istenmesinin ardından benzer bir olay Antep’te yaşandı. Yurttaşlara iletilen tebliğde hak kaybı yaşanacağı gözler önüne serildi. Antep’te TOKİ kuralarından yurttaşlara ev çıktı. Yıkılan binanın bir dairesinde hak sahibi olan 2 kardeş, TOKİ evlerini istemediklirini AFAD yetkililerine bildirdi. TOKİ evlerini istemeyen 2 kardeşe yanıt veren AFAD “Kardeşlerden biri istese, biri TOKİ dairesini almak istemese, istemeyenlere feragat belgesi imzalatırdık. Şimdi ikiniz de istemediğiniz için tebliğ belgesi yeterli" diyerek feragatnameye ‘gerek olmadığını’ iletti.
YAZIDA BOŞLUKLAR VAR
Hak sahibi 2 kardeşin imzalaması talebiyle iletilen tebliğde şu ifadeler dikkat çekti:
“7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 40’ıncı maddesinde belirtilen ‘Bu Kanuna göre arsa olarak dağıtılan veya üzerinde bina inşa edilen taşınmaz mallar, hak sahiplerine borçlandırma senetleri imza ettirilmek sureti ile verilir. Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca o yerde borçlandırmanın ilanı tarihinden itibaren Bakanlıkça kabul edilebilir mazereti dışında 2 ay içerisinde borçlanmalarını yapmayanlarla, borçlanmasını yapmış olmasına rağmen binayı Bakanlıkça mahallinde yaptırılacak duyurudan itibaren 45 gün içinde teslim almayanların hak sahipliği kendiliğinden sona erer’ denilmektedir. Maraş merkezli deprem afetleri sonrasında yürütülen hak sahipliği çalışmaları kapsamında 12 Haziran - 10 Ağustos 2024 tarihlerinde borçlandırma ilanına çıkıldığı ve bu tarihlerde borçlandırma işlemi yapılmaz ise hak sahipliğinin sona ereceği Tebligat Kanunu’nun 2’nci maddesi uyarınca tarafıma bildirilmiştir. İş bu tebliğ-tebellüğ belgesi tebliğ eden tarafından tanzim edildikten ve tebellüğ eden tarafından doğruluğu anlaşıldıktan sonra birlikte imza altına alınmış olup bir suret tebellüğ edene teslim edilmiştir.”
Yurttaşlar, hak kaybı yaşayacağı yönünde endişe yaşarken avukatlar ise tek başına hareket edilmemesi ve hukukçulara danışılması yönünde çağrı yaptı. 2 kardeşten tebliğ yazısına tepki gösteren yurttaş “Hak sahipliğinin sona ermesi, TOKİ dairesi meselesinden daha geniş bir kavram. Konutun yeniden yapılmasıyla ilgili devletin hiçbir yardımda bulunmamasını kabul etmiş oluyoruz imzalayarak. Tebliğ yazısında boşluklar var” dedi.
HUKUKÇUYA BAŞVURUN
Avukatlar ise depremzedelere iletilen tebliğ ve feragatnamelerle ilgili şunları söyledi: “Depremzedelere iletilen belgeyi şantaj olarak nitelendiririm. Vatandaşın yıkılan binası rezerv alan içindeyse vatandaşa yanlış bilgi veriyorlar. ‘Eğer TOKİ’den yer alırsan rezerv alandaki yere el koyacağız’ diyorlar. Kanunda böyle bir şey yok. Vatandaşa yanlış bilgi verip yaklaşık 3 milyon hakkından vazgeçmesini istiyorlar. Vatandaşlar o feragatnameleri rezerv alandaki yerine zarar gelmesin diye veriyor. Bu tebliğde de benzer uygulama var. Hak sahipliği elde edip TOKİ kurasında adı çıkanların bir borçlanma senedi imzalaması gerekiyor. Bu borçlanma senedi belirlenen süre içinde imzalanmazsa zaten kanun ‘Hak sahipliği düşer’ diyor. Hak sahipliği düşen kişi makul bir mazereti varsa (örn: kendisine kura sonucu tebliğ edilmediyse, yurtdışındaysa vs.) o mazereti ileri sürüp hak sahipliğini tekrar elde edebilir. Ama bu belgeler imzalanırsa o hak sahipliğini elde etmesi imkânsız.” Depremzedelere de seslenen avukatlar “Depremzedeler idareyle asla tek başına muhatap olmasınlar. Tek başlarına muhatap olduklarında yanlış bilgilendiriliyorlar ve mağdur oluyorlar. Mutlaka bir hukukçuya danışıp birlikte hareket etsinler” dedi. Hatay’daki afetzedelere, TOKİ kuralarından çıkan konutu istememesi halinde feragatname imzalatılmak istenmişti. AFAD tarafından iletilen feragatname belirsizliklerle doluydu.
∗∗∗
KONUT DEĞİL TOPLU MEZAR
TOKİ kuralarıyla yurttaşlara çıkan evlerle ilgili yaşanan süreç belirsizliğini korurken evlerin yapım aşamasındaki hali ise korkunç durumu gözler önüne serdi.
Alelacele yapılan TOKİ binalarındaki çürükler dikkat çekti. Samandağ Mağaracık Mahallesi'ndeki deprem konutlarında malzemeden çalındığını ve denetçilerin de rüşvet aldığı ileri sürülmüştü. Birkaç gün önce iletilen inşaat fotoğraflarında duvarlarındaki demirlerin görüldüğü hatalı yerlerin üzerini alelacele sıva ile kapattığı görüldü.
SORUMLULARI MAHKEME AKLIYOR
Kolon kesip kalitesiz malzeme kullananlar ya firar etti ya da tutuksuz yargılanıyor. Sorumluluğu bulunan kamu görevlileri ise korunuyor. Yakınlarını kaybeden ailelerin tek talebi ise sorumluların olası kastla yargılanarak en ağır cezayı alması. Bazı deprem davalarında ve yürütülen soruşturmalarda son durum şöyle:
• Adıyaman’da 65 kişinin hayatını kaybettiği Sueda Kent Sitesi’nin yıkılmasına ilişkin dosyada tutuklu sanık hâlâ yok. Dönemin Kızılay Adıyaman Şube Başkanı olan Müteahhit Mehmet Murat Bulut ve ortağı Muhittin Büyük 7,5 ay sonra tahliye edilmişti. Bir firari sanık ise aylardır bulunamadı.
• 17 Temmuz: Maraş’ta yürütülen deprem soruşturmalarında ilk kez kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verildi. Dulkadiroğlu Kaymakamlığı’nın izni sonrası 69 kişinin öldüğü, 16 kişinin yaralandığı Güneşli Kocabaş Evleri’nin 7’nci bloğunun yıkılmasına ilişkin Dulkadiroğlu Belediyesi’nde görevli 3 kişi hakkında ‘taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma’ ile ‘görevi kötüye kullanma’ suçlarından soruşturma başlatıldı.
• 19 Temmuz: Antep’in Nizip ilçesinde yıkılan tek bina olan Furkan Apartmanı’na ilişkin dava görülmüştü. 3 kişi hakkında beraat kararı verilmiş 1 kişiye ise 16 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Firari sanıklar Abdullah Devrim Sever ve Hasan Hüseyin Sever’in dosyaları ayrılmıştı. Yakınlarını kaybeden aileler davayı üst mahkemeye taşımaya hazırlanıyor. Firari sanıkların avukatı Ersan Şen, müvekkilleri için tutuklanmama garantisi istemişti.
∗∗∗
SORUNLARIN BİRİ DAHİ ÇÖZÜLMEDİ
• Depremle yıkılan kentlerde 18 aydır birçok soruna çözüm bulunamadı. Güncelliğini hâlâ koruyan sorunlardan bazıları şöyle:
• Depremzede öğrencilere hiçbir alanda destek sağlanmadı. Biten eğitim-öğretim yılında birçok okul konteynerlerde eğitim verdi. Önümüzdeki yıl ne olacağı ise hâlâ belirsiz.
• Hasarlı binalar yıkılmaya devam ediyor. Depremden ders alınmadığı gibi yıkım işlemlerinde bile geniş güvenlik önlemleri alınmıyor.
• Kentte ölüm tozu yayılıyor. Fabrikalara yakın kurulan konteyner kentler sebebiyle yurttaşlar toz soluyor.
• Su sorununa çözüm bulunmadı. Hâlâ kesintiler yaşanıyor kimi zaman su temiz akmıyor.
• Sağlık sistemi ayağa kaldırılamadı. Bazı hastanelerde sağlık çalışanı dahi yok
• Depremin ardından iktidarın "1 sene içinde teslim edilecek" dedeği konutların çoğu teslim edilmedi.