Ümit Özger: Eleştirel popüler yayıncılık yapıyoruz. Edebiyat ve çocuk, kuram ve araştırma-inceleme dizilerimizden yayımladığımız metinlerde ilk baktığımız yer cari tahakküm ilişkilerine, doğanın ve insanın sömürüsünü koşullayan bölüşüm ilişkilerine eleştirel optikten bakılıp bakılmadığı

Derdimiz Has Edebiyat

DUYGU ERGÜN

Sosyal teoriden tarihe, antropolojiden sinemaya, çocuk kitaplarından başvuru metinlerine geniş bir yayın yelpazesini içeren, 2005 yılında yayın hayatına başlayan Dipnot Yayınları, bünyesine kattığı edebiyat dizisiyle kataloğunu genişletmeye devam ediyor. Eleştirel yayıncılığa katkılarıyla öne çıkan bir yayınevinin edebiyat dizisinden çıkardığı -söz konusu eleştirel çizgisini yansıtan- kitapları da okurlarla buluşturması oldukça heyecan verici. İstanbul Kitap Fuarı vesilesiyle, Dipnot Yayınları’nın edebiyat serüvenini yayınevi editörlerinden Ümit Özger’le konuştuk.

■ Yaklaşık bir buçuk sene evvel ‘Hayalgücü İktidara’ diyerek okurlarınıza, yeni hikâyelerle tanışacakları bir kapı araladınız: Dipnot Yayınları Edebiyat Dizisi. Bu süreç nasıl şekillendi?

Yayıncılık faailiyetimiz on yılı aştı. Bu süre içinde 300’ü aşkın kitap yayımladık. Murray Bookchin’den Mihail Bakunin’e, Antonio Gramsci’den Hannah Arendt’e, Giorgio Agamben’den Nicos Poulantzas’a, Rosa Luxemburg’dan Walter Benjamin’e değin siyaset teorisinin ikonik isimlerinin eserlerini kataloğumuzda içerdik. Türkiye’de akademik üretimin en güzide isimleri yine kataloğumuzda yer buldular. Antropoloji, sinema ve başvuru dizilerimizden çıkardığımız kitaplarla da teorik-akademik mesaiye göz kırptık.

Edebiyat-dışı kitaplarda başardığımızı düşündüğümüz şeyi edebiyat yayıncılığında da korumak, sürdürmek başta gelen kaygımız oldu bu yola çıkarken. Zira, okurun nazarında kuram ve araştırma-inceleme kitaplarında edindiğimiz müspet bir yer var. Diğer yandan, ‘has edebiyat’ı sahaya çağırmak gibi bir derdimiz de var. Klasik edebiyatın kanonlarından yaptığımız tematik öykü antolojileri bu fasıldan birer güldestedir. Büyük Ustalardan Gerilim Öyküleri’yle başlayan bu seride adı ilgili türle/temayla özdeşleşmiş yazarların yanı sıra, türe verdiği ürün, çoğun, okurca bilinmeyen yazarlar da yer alıyor. Mesela Gerilim Öyküleri’nde Edgar Allan Poe’nun yanında Balzac’ı ve Jack London’ı görmenin okur için sürpriz olacağını düşündük. Ekim Devrimi’nin 100. seneyi devriyesini Devrim Öyküleri adlı antolojimizle selamlamıştık.

■ Edebiyat dizisindeki ilk kitabınız James Finn Garner’ın Ötekileştirmeyen Masallar adlı çalışması. Kitap, eril bir dille yazılan birçok masalı ele alarak onları, ötekileştirenin aleyhine çeviriyor. Dipnot Yayınları’nın, yayınladığı tüm kitaplarında gördüğümüz eleştirel çizginin edebiyat dizisi için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Bundaki ısrarı diri tutan nedir?

Biz eleştirel popüler yayıncılık yapıyoruz. Gerek edebiyat ve çocuk, gerekse kuram ve araştırma-inceleme dizilerimizden yayımladığımız metinlerde ilk baktığımız yer cari tahakküm ilişkilerine, doğanın ve insanın sömürüsünü koşullayan bölüşüm ilişkilerine eleştirel bir optikten bakılıp bakılmadığı. Bunun dışında kültüre ve teoriye özgün-nitel bir katkı sağlayıp sağlamadığı da bize önerilen metinlere sorduğumuz temel sorular arasında. Edebiyat kitaplarımızda da bu mevziiyi müdafaa etmek bizim için onur meselesi.

■ Türkçe edebiyat kısmında Hasan Hayri Ateş’in yazdığı Kör Kuyuda Tufan: Dersim 38’in romanı ile Nur Baysal’ın Sur’da yaşanan çatışmaları anlattığı O Sesler: Şehrin Kalbi Sur’da Atıyor adlı kitapları yer alıyor. Bunların yanında ise güncel siyasetten bazı isimlerin kitaplarını görüyoruz: Selahattin Demirtaş, İdris Baluken. Saydığımız bu isim ve konular edebiyat yayıncılığı yapan pek çok yayınevin -en azından günümüzde- yayın programına giremez. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Birhan Keskin’in ‘Serin bir rüyanın hatırınadır, çektiğim dünya ağrısı’ dizeleri en güzel cevap olur bu soruya. Riskleri olan ve çoğun göze alınmayan bir yayıncılık faaliyeti bizimkisi. Yayınlarımızla dünyanın ve ülkenin içinde bulunduğu ahvale karşı söz aldığımızı düşünüyoruz ve yaptığımız işe sevgi duyuyoruz. Devrimci eleştiri ve mücadeleye değen bir katkımız varsa, ne mutlu bize.

■ Edebiyat dizinizin Türkiyeli okurlar için muhakkak ki en dikkat çekici kitabı Selahattin Demirtaş’ın Edirne F Tipi Cezaevi’inde kaleme aldığı Seher oldu. Seher, gerek yazım gerekse yayın koşulları bakımından oldukça merak uyandırdı. Demirtaş’ın siyasi kimliğinden bağımsız bir kimlik kazanmasına ve bir okur kitlesi edinmesine de vesile oldu. Bu konuda yayıncı olarak sizin payınız da yüksek elbette. Kitabın yayın süreci nasıl ilerledi ve sonrasında nasıl karşılandı?

Kitap yayımlanmadan evvel Selahattin Demirtaş’ın iki öyküsü internet gazetelerinde okurla buluşmuş, ilgi görmüştü. Kendisi bu iki öyküden sonra da hapishanedeki temrin faaliyetini sürdürdü. Nihayet, yazdığı öyküler bir kitap dosyası oluşturacak sayıya, hacme erdiğinde bize gönderdi. Öyküleri okuduktan sonra tereddütsüz kabul ettik basmayı. İlk baskısı iki-üç günde tükendi. Daha sonra İstanbul ve Ankara’dan birkaç matbaada birden basılmaya başladıysa da okurun talebine yetişmek anca’ mümkün oldu.

■ Okurlarınızın Seher’e ilgisi hâlâ devam ediyor mu?

Okurun canlı ilgisiyle hâlâ raflardaki serüvenini sürdürüyor.

■ Edebiyat yolculuğunuza bir de siyasi polisiye kitapları eşlik ediyor. Daha öncesinde verdiğiniz bir röportajda[1] “Didier Daenincky Açların Şöleni adıyla yayımlayacağımız kitabında Paris Komünü’nü anlatıyor. Bir de Komünü polisiye olarak okuyalım” diyerek kitapların aslında bambaşka bir pencere açacağı yönündeki ilk izlenimi oluşturdunuz. Niye siyasi polisiye üzerinden ilerlemeye karar verdiniz?

‘Sol polisiye’lerin yazıldığı mekânlar bizim mahallemiz çünkü. Solun ağır yenilgiler alarak geri çekilmek zorunda kaldığı yerler buralar. Buraların sakinleriyle hemderdiz. Yaşanan yenilgileri, dikta rejimlerinin ağır baskıları altında geçen hayat pratiklerini iletken bir dille yansıtan bir tür siyasi polisiye. Türkiyeli okurun hem karakterlerini hem de hikâyelerini yakından tanıyacağı romanlar.

■ Okurlarınıza müjdesini vereceğiniz yeni kitaplarınız...

Büyük Ustalardan Gerilim Öyküleri’ni Hayalet Öyküleri, Bilimkurgu Öyküleri, Dedektif Öyküleri, Kadın Öyküleri, Serüven Öyküleri, Aşk Öyküleri ve Gülmece Öyküleri izleyecek. Polisiye dizimizin iki yeni kitabı Adrian McKinty’nin Sokakta Siren Sesleri ile Dominique Manotti’nin Teşkilatın Gözdesi ra ardan evvel İstanbul Kitap Fuarı’nda yer alacak. Meg John Barker’in yazdığı, Julia Scheele’nin çizdiği Queer: Grafik Bir Tarih (Utku Özmakas’ın çevirisiyle) yine ilkin fuardaki okurla buluşacak. Cemal Salman’ın, Türk Sosyal Bilimler Derneği’nin 2017 Genç Sosyal Bilimciler Ödülü’nü alan, kentleşme bağlamında Alevi kimliğinin kültürel-toplumsal dönüşümünü irdelediği Lâmekândan Cihana: Göç Kimlik Alevilik de yolda.

[1] http://t24.com.tr/k24/yazi/her-seye-ragmen-kitabisavunmak-icin-dipnot-yayinlari,1859