Kâğıt zamlarıyla birlikte yayıncılık zor bir döneme daha girerken, entelektüel faaliyetin geleceğini alanın muhataplarıyla konuştuk

Dergiciliğin geleceği

Mehmet Emin Kurnaz

Batı’da tarihi 17. yy’lara kadar uzanan dergi yayıncılığının bizdeki serüveni, matbaanın geç gelmesiyle birlikte yaklaşık 200 yıl sonraya dayanıyor. 19. yy’da ilk gazetelerin yayınlanmasından sonra dergilerin de yayın hayatına başladığını görüyoruz. Özellikle 19. yy sonlarında döneme etki eden Servet-i Fünun dergisi ilk olarak bir fen bilimleri dergisi olarak çıkmasına rağmen edebiyat dergisine dönüşmüş ve başına Tevfik Fikret’in gelmesi ile Servet-i Funun Edebiyatı’nın toplanma alanı olmuştur. Onu takip eden yıllarda entelektüel çevrelerin Genç Kalemler, Garip, Mavi, Papirüs gibi birçok dergi etrafında bir fikir akımı ve düşünce topluluğu kurduğunu söylemek mümkün. Bugün de başta edebiyat ve kültür-sanat alanında olmak üzere; bilimden felsefe ve sinemaya kadar birçok disiplinel alanda dergicilik faaliyeti sürdürülüyor. Bugün entelektüel alanın önemli araçlarından biri olan dergi faaliyetleri, başta yine entelektüel alana ilginin az olması, kağıt fiyatlarının artması, telif ve çeviri sorunları, vergilendirme, dağıtım ağlarının tekelleşmesi gibi sebeplerle ekonomik sıkıntılara maruz kalıyor.

Son dönem yaşanan ekonomik krizden kağıt sektörünün ağır şekilde etkilenmesi, dergicilik gibi kadim bir gelenek etrafında yoğunlaşan entelektüel çalışmaları zor durumda bıraktı. Birçok yayın dijital ortama geçerken, matbu basının geleceği konusunda kaygılar var. Konuya dair edebiyat, sinema ve bilim alanlarında faaliyet gösteren çeşitli dergilerin editörleriyle konuştuk.

Olcay Yılmaz (Düşünbil dergisi)

dergiciligin-gelecegi-513014-1.
► Türkiye’de bağımsız sosyal bilim dergiciliği yapmanın ideolojik ve ekonomik birtakım zorlukları olmalı. Düşünbil olarak bir sosyal bilim dergiciliğinin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
“Düşünbil, 2007 yılından beri aralıksız yayın hayatına devam eden bir dergi. Oldukça zor koşullardan bugüne geldik. Dergi sekiz yıl boyunca kendini çevirecek parayı bulamadı. Bu yıllar içerisinde benim ve benim gibi bilime felsefeye gönül vermiş takipçi ve destekçilerimiz derginin yaşamasına katkıda bulundu. Sosyal medya destekli portal yayınımız, 10’a yakın çalışanımız, 50’ye yakın gönüllü yazar ve çevirmenimiz ile son 3 yılda büyük çalışmalar yaptık ve dergiyi ülkenin sayılı dergileri arasına getirmeyi başardık. Bir bakıma hem basılı mecrada hem de internet ortamında çalışmalarımızı yürüttük. 300 bin civarında sosyal medya takipçimiz ile sosyal bilimlerde, özellikle de felsefe alanında geniş kitlelere ulaşan çalışmalara imza attık. Bu çalışmalarımız hala aynı hızla devam etmektedir.

Türkiye’de bir felsefe kültürünün olmaması, bilginin önemsenmemesi ve eğitim kalitemizin düşük olması bizleri de olumsuz etkiliyor. Ama bizim mücadelemiz tam da bu noktada başlıyor. İnsanların yaşamı anlamlandırma gibi bir sorunu var. Felsefe bu bakımdan çoğu insan için yeni, geniş ve tutarlı bir alan. Elbette bu durum sadece felsefeye önem veren bireyler için geçerli. Önemli ve değerli bulanlar dergimizi de alıp okuyor ve yıllardır bu ilginin artışı, güzel işler yaptığımızın bir göstergesi de sayılabilir. Elbette on binlerce insan dergiyi alıp okumuyor ama Düşünbil’in yayın hayatına devam edebilecek kitleye ulaşmış olması başlı başına sevindirici bir durum.”

dergiciligin-gelecegi-513013-1.
İnsanlar artan maliyetler karşısında kültür-sanat konusunda kısıtlamalar yaptı. Memlekette herhangi bir olağanüstü durum olduğunda satışlar etkileniyor. Sıkıntılar bunlarla sınırlı değil elbette, artık dağıtım tekel halini aldı. Hem dağıtımı tekellerine aldılar hem de büyük mağazaları. Onların dayattığı şartlara uymak zorundasın yoksa büyük mağazalarda yer bulamıyorsun.



► Kağıt fiyatlarının artması sizi nasıl etkiledi ve çözüm öneriniz var mı?
“Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar elbette bizi de etkiledi. Dört çalışanımızın işine maalesef son vermek zorunda kaldık. Derginin fiyatı 15 TL’den 20 TL’ye çıkıyor. Bu durum hem okuyucu hem de dergi için olumsuz bir durum. Ancak bu ekonomik koşullarda ayakta kalmanın birkaç gerekliliğinden birini yaptık. Önümüzde temel olarak iki seçenek kalıyor; ya dergiler kapanacak ya da zam yapıp yollarına devam edecekler -ki birçok dergi çoktan kapanma kararı aldı. Birçoğu da kapanabilir Ben bu duruma dair bizim yapabileceğimiz çok şey olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bugüne kadar maalesef dergiler arasında birliktelik olmadı, bundan sonra da olacağını pek düşünmüyorum. Hep birlikte birbirimizin batışını izleyeceğiz gibi görünüyor. Elbette en büyük görev okura düşüyor. Okur dergisine sahip çıkarak rafta kalmasını sağlayabilir. Elbette bu durum doların 7 TL altında olması koşulu için geçerli. Dolar 7 TL’nin üzerine çıktığı an artık okur da dergileri kurtaramayabilir.”

Şartlar dayatılıyor

dergiciligin-gelecegi-513015-1.
Ender Helvacıoğlu (Bilim ve Gelecek dergisi)
► Bilim ve Gelecek Dergisi olarak 175 sayılık uzun bir maratonda ilerliyorsunuz. Evrim konusunun bile hala tartışıldığı bir ülkede bilimsel dergi çıkarmanın zorlukları hakkında neler söylersiniz? Yaşanan ekonomik krizi de eklersek dergiyi gelecekte neler bekliyor?

“Biz bu yola çıktığımızda işimizin çok kolay olmayacağını biliyorduk. Gerçekten bilimsel, aydınlanmacı bir yayın çıkartmak her zaman zor oldu. 70 milyonluk ülkemizde şu anda düzenli çıkan 3-4 bilim dergisi var. İktidarın baskılarını her dönem hissettik. Yeri geldi kültür bakanlığı tarafından kitaplarımız alınmadı, yeri geldi kütüphaneler için bizden dergi alımını durdurdular. Ülkemizde eğitim-öğretimin ne halde olduğu ortada. Gerici, laiklik karşıtı, bilimsel düşünüşten uzak bir sistem sunuluyor gençlerin önüne. Biz en başından beri bu durumlarla mücadele ediyoruz ve gücümüz yettiğince etmeye devam edeceğiz. Ancak günümüzün sorunu sadece yayıncıları değil tüm emekçi halkı etkiledi. İnsanlar artan maliyetler karşısında kültür-sanat konusunda kısıtlamalar yaptılar. Memlekette herhangi bir olağanüstü durum olduğunda satışlar etkileniyor. Sıkıntılar bunlarla sınırlı değil elbette, artık dağıtım tekel halini aldı. Hem dağıtımı tekellerine aldılar hem de büyük mağazaları. Onların dayattığı şartlara uymak zorundasın yoksa büyük mağazalarda yer bulamıyorsun.

Aylık dergi çıkarmanın yanı sıra bilim yayıncılığı yapıyoruz. Artış sadece kağıt fiyatlarında değil tüm baskı maliyetlerinde oldu. Kağıt ithal, baskıda kullanılan boya ithal. Biz Bilim ve Gelecek olarak, yeni kitaplar basma konusunda sıkıntılar çekiyoruz. Baskısı biten kitapların yeni dönem öncesi yeni baskılarını yapamadık. Dergimizi çıkartmakta zorluklar çekiyoruz. Herhangi bir girişimde bulunmazsak biz de diğer yayıncılar gibi basılı yayıncılığı bitirmek zorunda kalabiliriz. Bunlar yalnızca bizim değil tüm yayın dünyasının sorunları. Ama umudumuzu yitirmiş değiliz, birlikte olursak bu sorunların aşılabileceğini biliyoruz ve inanıyoruz.”

Yozlaşmaya karşı okurlara güveniyoruz

dergiciligin-gelecegi-513016-1.
Semih Gümüş (Notos dergisi)
► Notos Dergi 12 yıldır matbu basın hayatında edebiyata dair önemli mecralardan biri olarak varlığını sürdürüyor. Yaşanan ekonomik sıkıntılar sizi nasıl etkiledi, bu koşullarda matbu yayıncılık devam eder mi?
“Bugün bu ülkenin çok ama çok olağan dışı koşullarında bir edebiyat dergisini niteliğinden hiçbir ödün vermeden 12 yıl yayımlamanın sırrı nedir? Taşı çatlatacak sabır, koşullar ne olursa olsun kararlılık, sanılanın tersine, popüler ve piyasaya eklenmiş düzeysizliklerin yanında nitelikli olanın bir karşılığı olduğundan kuşku duymamak ve dergi için çok çalışmak. Bir de şikâyet etmemek. Bildiğimiz bütün olumsuzluklar bizim için veri olduğuna göre ve onları bilerek dergi çıkarmaya karar verdiğimize göre, şikâyet etmemek. Notos tamamıyla bağımsız bir dergi, dışarıdan hiçbir destek almadan kendini var etti. Edebiyat dergiciliğinin en önemli zorluğu elbette ekonomik. Geçmişte böyleydi. Şimdi o zorluk dörde katlandı. Artık aşılması olanaksız görülen duvarlara karşı savaşıyoruz. Kırk yıldır yayıncılık yapıyorum, biliyorum, o duvarı aşmak zor. Ama Notos aynı biçimde ve niteliğini koruyarak yayınını sürdürecek. Ona güveniyoruz çünkü. Gitgide daha çok yozlaşan piyasadan bir pay alabilmek için kendini kaybeden dergilerin yanında, duruşunu bozmadığı için, ona sahip çıkan okurlarına güveniyoruz.

Bu döviz krizinde gitgide büyümüş ekonomik zorlukların yanında öteki zorluklardan söz etmek artık anlamsızlaştı. Basılı yayınların geleceğini tehdit eden tek şey, bence bütün maliyetlerin bir beş yıl öncesine göre yaklaşık olarak dört katı artmış olması. Bunun dışında basılı yayınları zorlayacak bir neden görmüyorum. Bu maliyet tehdidi elbette bazı yayınların yaşamasını zorlaştırabilir. Onlar yalnızca dijital dünyada kendilerine yer arayabilir. O da elbette çok anlamlı, iyi yapılabilirse. Ama bence basılı dergilerin varlığı bütün bütüne son bulmaz”

Kısıtlı imkanlarla ayakta kalıyoruz

dergiciligin-gelecegi-513017-1.
Ali Deniz Şensöz (Altyazı dergisi)
►Sinemaya dair en uzun soluklu dergilerden biri olarak Altyazı Dergisi ne tür sıkıntılar yaşıyor? Dergiciliğin geleceği Dijital yayıncılığa mahkum olur mu?
“Her bağımsız yayın gibi Altyazı da küçük bir ekiple ve kısıtlı imkanlarla ayakta durmaya çalışan bir dergi. Kağıtta dışa bağımlı olduğumuz için, dövizin sürekli arttığı bir dönemde dergi ekonomisini sağlıklı bir şekilde planlamamız zorlaşıyor. Matbu olarak yola devam edebilmek için birçok farklı önlem alıyoruz. Fakat tüm dünyada matbu yayınların dijitalleşmeye başladığı ve kağıt fiyatlarının arttığı bir dönemde, dijital mecrada yer almak kaçınılmaz gibi görünüyor. Matbu yayıncılığın var olabilmesi için okuyucunun desteğine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Okuyucu desteği matbu yayınları ayakta tutabilir.