Boğaziçi Direnişi bir yılı geride bıraktı. Bulu’nun atanmasının ardından başlayan mücadele ikinci yılına girerken de aynı kararlılıkla devam ediyor. Boğaziçi öğrencisi Onaylı, mücadelenin tüm kayyumlar gidene kadar süreceğini söylerken Doç. Dr. Gambetti de, “2022’de de direneceğiz” dedi.

Dersimiz direniş

Yaren ÇOLAK

Boğaziçi Direnişi bugün birinci yılına girdi. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla 2 Ocak 2021 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Prof. Dr. Melih Bulu ile başlayan direniş, tam bir yıldır sürüyor.

Atamanın Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından öğrenciler Bulu’yu tanımadıklarını ilan etti. Özerk demokratik üniversite talebinin yükseltildiği direniş, Boğaziçi başta olmak üzere tüm üniversitelerde mücadele saflarını sıkılaştırdı. 4 Ocak günü Boğaziçi Güney Kapı’da yüzlerce öğrencinin katılımıyla eylem yapıldı. O gün üniversitenin kapısına kelepçe vuruldu. Cumhurbaşkanlığı’nın TÜRGEV aracılığıyla Boğaziçi Üniversitesi’nden birkaç öğrenciye ulaşarak görüşme talep ettiği iddia edildi.

Polis, özerk-demokratik üniversite talebiyle eylemlere katılan öğrencilerin evlerine şafak operasyonları düzenledi. 16 öğrenci gözaltına alındı. Ev hapsi verildi, yüzden fazla öğrencinin bursu kesildi. Onlarcası gözaltına alındı. Tutuklanan 14 öğrenci hakkında ise hapis cezası istendi. 6 Ekim’den bu yana tutuklu yargılanan Berke Gök ve Perit Özen’in de tutukluluğunun sürdürülmesine karar verildi.

Öğrencilerine sahip çıkan Boğaziçili akademisyenler de ilk kez 5 Ocak’ta rektörlüğe sırtını döndü. “Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” diyen akademisyenler, tam 245 kez rektörlük binasına sırtlarını dönerek direnişlerini sürdürdü.

LİYAKATSIZ ATAMALAR

Öte yandan atamalar da hız kesmeden sürdü, direnişe katılan akademisyenlerin dersleri elinden alındı. Okların hedefindeki ilk isim, Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümündeki dersine rektörlük tarafından izin verilmeyen yarı zamanlı öğretim görevlisi Feyzi Erçin oldu. Ardından da fotoğraflarıyla direnişin adeta kampustaki gözü olan Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinden Can Candan görevden alındı. Matematik Bölümü tam zamanlı öğretim üyesi Mohan Ravichandran da kayyumluğun hedef aldığı isimlerden oldu. Gerekçe gösterilmeden görevine son verildi.

Yine AKP’li Cumhurbaşkanı’nın kararıyla Boğaziçi Üniversitesi’ne iki yeni fakülte açıldı. Açılan fakültelerin duyurusunu yapmak ise kayyuma kaldı. Bulu, "Cumhurbaşkanımızın imzasıyla kurulan İletişim ve Hukuk Fakültelerinin Boğaziçi’ne farklı perspektifler ve zenginlikler katacağına inanıyorum" dedi.
Kararnameleri harfiyen yerine getiren Bulu, Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu’na da aynı gün fiilen son verdi. Tüm bu kararları kabul etmeyen öğrenci ve akademisyenler direnişlerini yılmadan sürdürdü. Cumhurbaşkanı kararıyla gelen Bulu, yine aynı şekilde Boğaziçi’ndeki görevinden alındı. Bulu’nun yerine ise Boğaziçililer tarafından yapılan seçimde yüzde 95 ret oyu alan yardımcısı Prof. Dr. Naci İnci atandı. Atanmış rektörü kabul etmeyen akademisyenler ise mücadelelerinden vazgeçmedi.

Atanmış rektör tarafından adeta kayyumluğa çevrilen üniversitede pek çok atama yapıldı. Daha önce akademik kariyerinin hiçbir noktasında Boğaziçi’yle bir ilişkisi olmayan Nedim Malkoç, Boğaziçi Üniversitesi’nde genel sekreter oldu.

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri tarafından yapılan seçim, göz ardı edilerek İzmir Bakırçay Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. İlhami Öztürk de Sosyal Bilimler Enstitüsüne müdür olarak atandı. Boğaziçi Üniversitesi’nin tüm bölümleri ortak açıklamayla, kayyum rektör Naci İnci yönetiminin Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne dışarıdan müdür atamasına tepki gösterdi.

AKP’li Cumhurbaşkanı’nın eliyle yönetilen üniversitelerde, kayyumluğun hayata geçirdiği tüm haksız hukuksuz kararlara karşı mücadelenin ikinci yılına girerken de direniş aynı kararlılıkla sürüyor.

KAYYUMLAR GİDİNCEYE DEK

Boğaziçi Psikoloji bölümün ikinci sınıf öğrencisi olan Ayliz Onaylı, direnişteki en büyük kazanımın örgütlenmeyi öğrenmek olduğunu vurguladı. Direnişin akademisyenler, öğrenciler ve tüm bileşenleriyle sürdüğüne dikkat çeken Onaylı, Boğaziçi’nin bir örnek olduğunun altını çizdi.

Örgütlü mücadelenin önemine dikkat çeken Onaylı, “Çok sesli, ötekiyle yan yana yürütülen bir direniş. Çok dilli, çok renkli bir direniş sürdürüyoruz. Bu direnişle beraber özerklik, özgürlük, kayyum gibi kavramlar daha da şekillendi. Direniş bize bir kapı aralandı ve bu süreçte bunlar üzerinden sözler söylendi. Direnişimiz devam ediyor. Tüm kayyumlar gidene kadar da devam edecek” diye konuştu.

Öğrenci ve akademisyenlere yönelik saldırılara tepki gösteren Onaylı, “Gözaltılar, tutuklamalar bizleri tabii ki yordu ama pes etmedik. Kampüse polis girdi, şiddet gördük ama öfkemizi doğru şekilde depoladık. Ona göre tepki verdik. Kitlesel bir şekilde örgütlendik. Akademisyenlerin direnişi de istikrarlı şekilde ilerliyor. 2 arkadaşımız tutuklu, pek çok arkadaşımız yargılanıyor. 7 Ocak’taki duruşmada onların yanında olacağız” dedi.

VAZGEÇMİYORUZ

Emekli öğretim üyesi Doç. Dr. Zeynep Gambetti de bir yılı geride bırakan direnişteki kararlılığın altını çizdi. 1 Ocak gece yarısı yayımlanan kararnameyi Boğaziçi’nin akademik liyakat ilkeleri ve kurumsal özerkliğine yönelik bir saldırı olarak niteleyen Gambetti, “Geçen bir yıl içerisinde 52 hafta boyunca tam 245 gün rektörlük binasına arkamız dönük olarak nöbet tuttuk ve 20’ye yakın dava açtık” dedi.


Akademisyenlerin rektörlüğe sırt dönme nöbetinin önemine vurgu yapan Gambetti, “Hem Boğaziçi’ne atanan yönetime, hem onları atayan Cumhurbaşkanı ve YÖK’e, hem de kamuoyuna “Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” diyerek seslendik. Mücadelemizin sadece Boğaziçi Üniversitesi özelinde kalmayacağını, Türkiye’deki tüm üniversiteler için akademik özgürlük ve kurumsal özerklik istediğimizi beyan ettik. Çünkü bu ülkedeki kamu üniversitelerinin içinin boşaltılması, liyakat yerine biat kıstasıyla öğretim üyesi alımı yapılması, üniversite yönetimlerinin siyasi iktidarın emrine amade olmaya zorlanması bir kamu zararıdır. Gelecek kuşakların kaliteli eğitim alması engelleniyor; toplum güvenilir ve bağımsız bilgiden yoksun bırakılıyor” ifadelerini kullandı.

TEPEDEN İNEN KARARLAR

Bulu’nun 15 Temmuz’da yine ansızın tepeden inme bir şekilde görevden alındığını yerine ise İnci’nin atandığını hatırlatan Gambetti, “Bizden yüzde 95 ret oyu alan Naci İnci’nin rektör atanmasına da aynı sebepten dolayı direniyoruz. Aradan geçen bir yılda Boğaziçi’ne verilen hasarlar, Türkiye’deki tüm üniversitelere ve hatta ülkeye verilen hasarları da özetler nitelikte. Ülkede meclis devre dışı bırakılıyor, seçmen iradesi gasp ediliyor, muhalif olan herkes kriminalize ediliyor, tepeden inme kararlarla her gün yeni bir yaşam alanı talan ediliyor, dengeler alt üst oluyor. Kurumların içi yandaş kadrolaşma ve keyfi buyruklar yüzünden boşaltılıyor. Boğaziçi dâhil tüm kamu üniversitelerinde de aynı zihniyet hâkim. Adım adım ele geçirme projesi yürütülüyor” şeklinde konuştu.

Gambetti son olarak sözlerini şöyle noktaladı: “Bu mücadeleden vazgeçmemiz mümkün değil, çünkü biz kendi çıkarımız, cebimiz ya da koltuk hevesimiz uğruna hareket etmiyoruz. İdeal olana, olması gerekene sahip çıkmaya çalışıyoruz. Öğrencilerimiz Berke ve Perit’in rehin alınmasını, Türkiye’de tüm gençliğin rehin alınmasıyla eşdeğer tutuyoruz. Çok değerli hocalarımızın ihraç edilmesini, kampüse dahi alınmamasını, yüzlerce öğrenciye disiplin soruşturması açılmasını ülkedeki yasakçı zihniyetin devamı olarak görüyoruz. Yönetimin tek elde toplanmasını demokrasi ve kurumsal özerklik ilkesinin çiğnenmesi olarak görüyoruz. Belki de en önemlisi, gücümüzü şiddet ve baskı aygıtlarından değil, ilkesel birlik ve beraberliğimizden alıyoruz. 2022’de direnmeye devam edeceğiz. Haklı olduğumuz için de kazanacağız.”

***

Tüm kayyumlar istifa etsin

Direnişin talepleri ise şöyle:

• Tutuklu Berke Gök ve Perit Özen serbest bırakılsın.
• Başta kayyum İnci olmak üzere kayyum kadro ve tüm kayyumlar istifa etsin.
• Hukuksuzca açılan davalar sonlandırılsın.
• Tüm üniversitelerde rektörlük için üniversite bileşenlerinin rızası gözetilerek demokratik seçimler düzenlensin.
• Boğaziçi’nde açılan kayyum fakülte kararları geri çekilsin
• Kapatılan BÜLGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’ne kulüp statüsü verilsin.
• Kampüsleri ablukaya alan polis üniversiteleri terk etsin
• CİTÖK ofisini fiilen durduran kararlar geri çekilsin.
• Kayyum tarafından görevden alınan akademisyenlere yönelik hukuksuzluk son bulsun.

***

Öğrenciler adliyeden ayrılamadı

Boğaziçi Üniversitesi’ne yönelik yapılan müdahaleler neticesinde aradan geçen bir yılda yaklaşık 500 öğrenci gözaltına alındı. Şafak operasyonlarıyla evlerine baskınlar yapılan öğrenciler, darp edildi. Polis ve özel güvenlik tarafından sert müdahaleye maruz kalan öğrencilere yönelik davalar ise sürüyor.

Bunlardan başlıcaları işe şöyle:

Boğaziçi Üniversitesi’nde Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasını protesto eyleminde gözaltına alınan 108 öğrenciden 97’sine dava açıldı. Öğrenciler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 75 sayfalık iddianame hazırlandı. İlk duruşması 26 Ekim’de Çağlayan’da görüldü. Öğrenciler hakkında 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Bulu’nun atanmasını protesto etmek için 1 Şubat’ta düzenlenen basın açıklaması sırasında gözaltına alınan 51 kişinin 2 yıl 6 aydan 18 yıla kadar değişen oranlarda hapis istemiyle yargılandıkları dava da sürüyor. İkinci duruşması görülen davada mahkeme, 20 öğrenci hakkında süren adli kontrol uygulamalarının kaldırılmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 21 Şubat’ta.

Özerk demokratik üniversite talebiyle kayyumu protesto eden 36 öğrencinin yargılandığı davanın ilk duruşması da 26 Kasım’da Kartal’da Anadolu 48’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Dava 2 Mart’a ertelendi.

Boğaziçi Üniversitesine rektör olarak atanan Prof. Dr. Naci İnci’yi, 4 Ekim 2021 tarihinde, rektörlük binası önünde protesto ederken gözaltına alınan öğrencilerden 2’si, 6 Ekim tarihinde tutuklanmıştı. Tutukluluğu devam eden Ersin Berke Gök ile Caner Perit Özen’in yanı sıra 14 öğrenci hapis cezası istemiyle yargılanıyor. İlk duruşma 7 Ocak’ta.