Bugünlerde vatan haini ilan edilmek çok kolay. Hükümet yanlış politikalar uyguladı o yüzden Türk Lirası çakıldı diyen herkes vatan haini ilan ediliyor. Linç edilemek istemeyen herkes “Amerika bize ekonomik komplo kurdu Reisin yanındayız” tiradını atmak zorunda. Bu tiradı haykırarak atan muhalefet mensupları da var. Maşallah Allah arttırsın!

Ama birilerinin de Kral Çıplak demesi gerekiyor ve evet Kral Çıplak.

Türkiye işin başından beri ABD’yi Türkiye’nin isteklerini yerine getirmemekle, Türkiye’nin menfaatine olmayan adımlar atmakla suçluyor. Ve belli ki politika yapıcılar, Türkiye’de misyonerlik yapan bir papazı rehin tutarak ABD’yi dize getirebileceğini falan düşündü, tutmayınca da ekonomik savaş, komplo diye haykırıyor. Ben size gerçeği söyleyeyim, komplo falan değil de, Türkiye artık ciddiye alınmıyor, zira ciddiye alınacak halde değil.

Türkiye ABD’ye Fetullah Gülen’i neden iade etmiyor diye kızıyor. İlk bakışta anlaşılır diyelim. ABD, Türkiye’den Gülen’in suçluluğu konusunda delil istiyor. Türkiye bavul bavul “delil” yolluyor ama delil denen şeyler yandaş gazete haberleri, bir takım bölük pörçük, ne bulunabilirse dosyaya tıkılmış ne İdüğü belirsiz şeylerden ibaret. Eğri oturup doğru konuşalım hükümet Gülen yapılanmasıyla ilgili dört başı mamur delil dosyası hazırlayamıyor, çünkü o zaman işin ucu Türkiye’yi bugün yönetenlere dokunuyor.

e ve AKP elele çalışıyordu, devlet içinde ne yapıldıysa beraber yapıldı. Sonradan Cumhurbaşkanı “kandırıldım” şu bu dedi, ama tüm dünyanın Türk insanı naifliğinde “he tamam kandırıldıysa ok o zaman” demesini bekleyemezsiniz. Yıllarca Gülencilerle el ele çalışan hatta ülke ülke gezip Gülen okullarını açtırın diye her ülkeye baskı yapan bu yönetimin şu anda Gülenist yapılanma hakkında dünyaya anlatmaya çalıştıkları güvenilir ve inandırıcı bulunmuyor.

Ha keza 15 Temmuz da öyle. Türkiye kendince, vatandaşların egzoslara tişört tıkamak suretiyle! Bir darbe girişimini durdurarak destan yazıldığını falan söylüyor. Kusura bakmayın ama dünya bunu da inandırıcı bulmuyor. Ne olduğu nasıl başladığı, kimin işin içinde olduğu kimin olmadığı belirsiz bir darbe girişimi. Kızan çok olacak ama dost acı söyler, Türkiye, tişörtlerle tank durdurduk falan dedikçe millet anca gülüyor.

Türkiye’deki iktidar, iç politikada satabileceği, hatta başarıyla da sattığı bir anlatı üretti. Bunu iç siyasette iyi de satıyor, hatta bu konuda o kadar başarılı ki, muhalefet de peşine takıyor, Türkiye bu yazdığı destanlar! konusunda kendi çalıyor, kendi oynuyor.

Dışarıdan bakıldığında ise görünen şu: Türkiye’yi son 10 yıl boyunca beraber yönetmiş iki klik çatışmış, araları bozulmuş, şimdi biri birini elimine etmeye çalışıyor. iktidar eski ortağını elimine etme bahanesiyle, demokrasiyi askıya alıyor, kendine biat etmeyen herkese her kesime mezalim uyguluyor. Destan yazıyoruz, Türkiye düşmanlarıyla savaşıyoruz denilen Türkiye’de, iktidar ve iktidar yanlısı bir kesim arasında al takke ver külah alışveriş devam ediyor.

Araziler iktidara yakın dindar vakıflara peşkeş çekiliyor. İktidara yakın firmaların yaptığı, köprülere tünellere, hükümet dolarla geçiş garantisi veriyor; yani vatandaşın vergisiyle kendine yakın iş adamlarını besliyor.

Bunun karşılığında bu iş adamlarına medyayı finanse ettiriyor ve Türkiye’de medyada sadece Erdoğan’a yönelik övgüler yer alabiliyor. İktidarın yaptığı yanlışları her söyleyenin, her yazan çizenin sesi kesiliyor. İşte bu tabloya kimse destan diye bakmıyor.