Destekleyenleri arasında Uluslararası Af Örgütü, Greenpeace ve WWF dahil yüz otuz kuruluşun bulunduğu Holding Sorumluluğu Halk Girişimi önümüzdeki Pazar günü oylanacak. Oylamanın başarılı olması durumunda holdingler insan haklarına saygılı ve çevreyi koruyan yasal sınırlara uymak zorunda kalacaklar.

Devlerin önüne küçük bir barikat

NURETTİN ELİBAL

Federal halk girişim sıklığı ile dünyada tek örnek teşkil eden İsviçre’de, federal düzeyde bir halk girişiminin ortaya çıkması için 18 ay içinde seçmenlerden 100 000 imzanın toplanması gerekiyor. Bu koşulu yerine getiren İsviçre seçmenleri federal anayasasının revize edilmesini talep edebilir. 21 Nisan 2015'teki “İnsanları ve çevreyi korumak için sorumlu şirketler” girişimi 60'ın üzerinde STK tarafından başlatıldı. 10 Ekim 2016'da federal hükümete 120 418 geçerli imza sunulmuş ve 1 Kasım 2016'da girişimin gerçekleşeceği ilan edilmişti. 29 Kasım 2020’de Holding Sorumluluğu Halk Girişimi federal düzeyde oylanacak.

HOLDİNG SORUMLULUĞU HALK GİRİŞİMİNİN İÇERİĞİ

Girişimi destekleyenler arasında Uluslararası Af Örgütü, Greenpeace ve WWF dahil 130 kuruluş, kadın, insan hakları ve çevre örgütleri, kiliseler, sol partiler, kooperatif ve sendikalar ve hatta hissedarlar dernekleri de bulunuyor. Bu girişim kendi adıyla bir dernek kurarak katılımcıların çalışmalarının koordinesini sağlıyor. Girişim nedeniyle yapılacak oylamanın başarılı olması durumunda bir taraftan uluslararası faaliyet gösteren İsviçreli şirketler, holdingler (konsernler) ve de onların yavru şirketleri insan haklarına saygılı ve çevreyi koruyan yasal sınırlara uymak zorunda kalacaklar. Diğer taraftan İsviçre Federal hükümetinin yapacağı yasal düzenlemelerle şirketlerin daha sıkı denetlenmeleri sağlanacak. Bu oylama uluslararası düzeyde faaliyet göstermeyen İsviçre’deki küçük ve orta işletmeleri kapsamıyor. Yüksek riskler taşıyan bakır, altın, elmas ya da tropik bölge sanayi ağaç işletmeleri istisna durumlar kapsamına girdiği için bu alanda ne tür düzenlemeler gerekeceğine federal hükümet karar verecek ve onları denetleyecek.

Holdingler İsviçre’deki faaliyetlerinde insanlara ve çevreye karşı sebep oldukları zararları üstlenmek zorundalar. Uluslararası faaliyet gösteren ve merkezi İsviçre’de bulunan şirketlerin İsviçre dışında faaliyet gösteren yavru şirketleri bulundukları ülkelerde çiğnenen insan hakları ve çevreye verdikleri zararlardan dolayı sorumluluk almıyorlar. Holding Sorumluluğu Halk Girişimi bahsedilen sorumluluğun merkezi İsviçre’de bulunan şirketlerin üstlenmesi için mücadele ediyor.

MERKEZLERİ İSVİÇRE’DE BULUNAN SORUMSUZ ŞİRKETLER

Glencore şirketi çok uluslu, hammadde devlerinden biri olan bir şirket ve merkezi İsviçre’de. Hammaddelerin insana ve çevreye en uygun koşullarda çıkarılması ve işletilmesi konusunda ise sorumsuzluklarıyla bilinen bir şirket: Irmakların zehirlenmesi, insanların sağlığının bozulması ve çeşitli mağduriyetlere maruz kalmaları Glencore Şirketi’nin gündeme aldığı konular değil.

Bu şirketin Bolivya’da küçük çocukları insanlık dışı koşullarda çinko, kurşun ve gümüş madenlerinde çalıştırdığı biliniyor. Her ay maden ocaklarında çocuk işçilerin de olduğu onlarca işçi ölüyor. Bu insanlar Glencore şirketine ürün sağlayan taşeron şirketlerin işçileri olarak çalıştırılıyorlar. Glencore olumsuz durumlarda hiçbir sorumluluk almıyor. Peru’da çocuk işçiler kansızlık, felç veya sakatlık sorunlarıyla boğuşuyorlar. Bu rahatsızlıkların sebebi ağır metaller, özellikle kurşun ve arsenik. Bu madenler Glencore şirketinin işlettiği maden ocaklarından çıkartılmaktadır.

Merkezi İsviçre Basel’de bulunan, tarım alanında araştırmalarıyla bilinen Syngenta şirketi uzun zamandır İsviçre’de ve Avrupa’da satışı ve kullanımı yasak olan, insanlar ve çevre için feci sorunlar yaratan, öldürücü haşerat ilaçlarını örneğin Diafenthiuron’u satmaya devam ediyor. Kısa bir süre önce Hindistan’da yüzlerce köylü haşere ilacı üretiminde bir numara olan Syngenta’nın ürettiği ilaçla zehirlendiler. İsviçre’li şirketlerin faaliyet gösterdikleri ülkelerde, örneğin Peru’da, Kolombiya’da ve Çad’da çocuklar madenlerde zehirleniyor, bu ülkelerde içme suları atıklardan dolayı içilmez hale geliyor, zehirli çamurlar çevre felaketlerine sebep oluyor, madenlerde sürekli olarak işçiler hayatını kaybediyor ve yakıcı, tahriş edici kükürt dioksit bulutları insanların sağlıklarını tehlikeye atıyor.

HOLDİNG SORUMLULUĞU HALK GİRİŞİMİNİN SOMUT HEDEFLERİ

Halk Girişimi, İsviçre’li büyük holdingler hem kendileri hem de onların yavru şirketleri İsviçre dışındaki faaliyetlerinde insan haklarını çiğnemesinin ve çevreye geriye dönüşü olmayan zararlar vermesini engellemeyi amaçlıyor. Şirketlerin verdikleri zararların sorumluluklarını almaları, gelecek dönemlerde zarar vermelerinin önüne geçilmesi, faaliyetlerinin denetlenmesi zamanının geldiği ve bu şirket faaliyetlerinin federal anayasada tanımlanan sorumluluklara uymasının gerekliliği vurgulanıyor. Holding Sorumluluğu Halk Girişimi iki anayasal düzenleme istiyor. Birincisi ön koruyucu tedbirler: Şirketler şeffaf olarak faaliyetlerinin sonuçlarını gözden geçirmek, tedbirler almak, hesap vermek zorunda olmalıdırlar. İkincisi sorumluluk alanları: Şirketlerin verdiği zararların mağduru insanlar İsviçre’de bu firmalara karşı tazminat davaları açabilme olanağına kavuşmalıdırlar.

HANGİ ÇEVRELER BU HALK İNİSİYATİFİNİN YANINDA VEYA KARŞISINDALAR VE NE İSTİYORLAR

Holding Sorumluluğu Halk Girişimi öncelikle, ekonomi çatı örgütü Economiesuisse ve holdingler derneği Swissholding ile mücadele etmektedir. Burjuva ve sağ popülist partiler, merkezi İsviçre’de bulunan uluslararası holdingler -örneğin Clariant, Credit Suisse Group, Lonza, Roche, Novartis, Nestle, LafargeHolcim, UBS Group AG ve Schindler gibi- halk girişimine karşı milyarlarca İsviçre Frankı harcadıkları amansız bir mücadeleye giriştiler. Görsel olarak da kullandıkları sloganları çok ilginç: ‘Köpek kendi kuyruğunu ısırmaz!’. Halk inisiyatifinin amaçlarına hayır derken, şirketlerin faaliyet gösterdikleri ülkelerdeki sorunlara ilişkin federal hükümet yetkililerine kendi yazıp sunacakları raporların yeterli olacağını savunuyorlar. Şayet oylamada böyle bir sonuç çıkarsa şirketler gene rahat kalacaklar, sebep oldukları sorunlara karşı hesap vermeyecekler ve sorumluluk almayacaklar.

Holding Sorumluluğu Halk Girişimi tam bir halk hareketine dönüştü. Federal koordinasyondan kanton inisiyatiflerine, şehir komitelerinden mahalle koordinasyonlarına kadar aktif büyük bir dayanışma ağı hayata geçti. Sağ ve burjuva partilerinin tabanı dahi destekleyenler ve karşı olanlar olarak bölündüler. İsviçre halk girişimi tarihinde ordunun kaldırılması girişiminden sonra belki de en çekişmeli geçen ve en pahalı halk girişimi olacak.

Bu girişimin amaçlarının anayasaya girebilmesi için sadece kullanılan oyların %50 den fazlasını almak yetmiyor. Aynı zamanda federal devlet birliğinde bulunan 26 kantonun (eyaletlerin) yarısından fazlasında da en çok oyu alması gerekiyor. Bu ana kadar yapılan kamuoyu yoklamaları Holding Sorumluluğu Halk Girişiminin başarıyla sonuçlanacağını gösteriyor.