Kaçak Saray’daki zat tarihteki Türk Devletleri kolleksiyonu arz ederken, ve bu pespayeklik üzerine günlerce tartışmalar sürerken,  Meclis’te maden işçilerinin çalışma sürelerini uzatma çalışması tüm hızı ile sürmekteydi.

Malum padişah bozması şahıs ‘paralel yapı’ şamatasını sürdürürken aynı anda çalışanların mesai saatleri ile oynanmakta idi.
Dört Bakan’ın yolsuzluk soruşturmasına ilişkin oyun sahnelenirken, kadın istihdamını düşürecek üzeri yaldızlı yasalarla kadınların eve kapatılması üzerine hesaplar yapılmakta idi.

Midye üzerine “Yenmesi caiz değildir” fetvası verilirken ve onlarca fetva gündeme çekilip tartışma konusu yapılırken, fetvalar ile günlük yaşam şekillendirilmeye çalışılırken, laiklik gündemden düşürülmekte idi.

İstanbul Müftülüğü’nün kentteki tüm camilerde okutulmak üzere hazırladığı Cuma Hutbesi’nde iş cinayetlerini önlemek için alınacak tedbirlerde ölçülü olunması gerektiği savunulurken, Meclis’te hazırlanan yeni yasada meslek hastalıkları pas geçilip bir tür müftülüğe havale işlemi gerçekleşmekte idi.

Gündem saptırma ustaları toplumu yapay gündemlerle meşgul ederlerken torba yasaları arasına attıkları maddelerle emekçilerin haklarını her geçen gün işveren lehine kesip biçmekteler.

İstanbul Müftülüğü’nün işçi sağlığı ve güvenliği konusundaki hutbesinde, “Bu husustaki aşırılık Yüce Allah’a güveni sarsan bir davranış haline dönüşür” derken AKP’de buna uyan bir “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nı , TBMM Başkanlığı’na sundu.

Anılan yasa tasarısında, anlaşılan o ki madenlerdeki iş cinayetlerine ilişkin bir şeyler yapma gayreti hasıl olmuş ancak alınacak önlemler işvereni rahatlatıcı önlemlerden öteye geçmemiştir.

Tasarıda meslek hastalıklarına hiç ama hiç değinilmemiştir.

İşverenlere iş akdini fesih konusunda yeni kolaylıklar, ‘fırsatlar’ getirilmektedir.

İşverene, güvenlik maliyetleri ile uzmanın ya da iş yeri hekiminin bir yıllık tazminatı arasında kıyaslama olanağı sunulmakta işçi sağlığı ve güvenliği bu tercihe kurban edilmektedir.

Yine tasarı ile esnek çalıştırmanın önünü daha da açacak “uzaktan  çalışma” kavramı getirilmektedir.

Ayrıca yeraltı maden işçilerinin çalışma süreleri uzatılmakta iken bu “hafta sonu tatil yapabilme olanağı sağlanmakta” gibi üzeri yaldızlanarak sunulmaktadır. Sanki hafta sonu tatili bir hak değilmiş gibi...

Görüleceği üzere AKP bir yandan yapay gündemlerle şamata yaparken aslında kapitalist sömürü adına saman altından su yürütmektedir.

Büyüyen Türkiye lafzının arkasında büyüyen özel sermaye, büyüyen yandaşlar, büyüyen kişisel varlıklar ve çürümenin pis kokuları vardır.

Küçülen ise emekçilerin,  her geçen gün daha da yoksullaşması ve gasp edilen haklarıdır, özgürlüklerdir.

Tıpkı J.J. Rousseau’nun dediği gibi; “Devlet büyüdükçe özgürlükler küçülür.”