“Sosyal ve ekonomik alanlar”a ilişkin bu önceliklerin karşılığı olan yükümlülükler, Anayasa’da, devletin temel görev ve amaçları olarak düzenlenmiştir. Öncelik verilmesi gereken haklar, sosyal ve ekonomik nitelikli olanlardır. Sosyal hukuk devleti, üstün anayasal norm olarak hepsi için çerçeve oluşturmakta.

“Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir.”(md.65)

Mart 2020’den bu yana on binlerce yurttaşımızın ölümüne, milyonlarcasının hastalanmasına, on milyonları ise, yoksulluk ve sefalete sürükleyen Covid-19 felaketi, devlet için “öncelikler” yükümlülüğünü bütün açıklığıyla öne çıkardı.

Yükümlülüklerin konusu, haklardır; bunların gerçekleşmesi, Devlet’in amaçları ile örtüşmekte.

ÖNCELİKLİ HAKLAR

-Ailenin korunması ve çocuk hakları, eğitim ve öğrenim hakları,

-Çalışma ve sosyal güvenlik hakları,

-Sağlık, çevre ve konut hakları,

-Esnaf ve sanatçıların korunması,

-Tüketicilerin korunması,

-Toplumun sağlıkla ilgili bilgilenme hakkı ve kamu makamlarının bilgilendirme yükümlülüğü.

YÜKÜMLÜLÜK ARAÇLARI

Değinilen hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri kaldırmak ve herkesin insan haysiyetine uygun bir yaşam sürmesine elverişli asgari yaşam koşulları oluşturmak için;

- Planlama yapmak.

- Yatırım tercihlerini, ‘malî kaynakların yeterlilik’ ölçütüne göre ve aşamalı olarak belirlemek.

-Bütçeyi, madde 65 gerekleri doğrultusunda hazırlamak,

-Covid-19’u, yolsuzluk ve israfa karşı mücadele vesilesi olarak kullanmak,

-Kamusal, sosyal ve eşitleyici politikaları öne çıkarmak.

YÜKÜMLÜ MAKAMLAR

-Yürütme: Anayasal özgürlüklerde yürütmeye düzenleme yetkisinin tanındığı tek alan, sosyal ve ekonomik haklardır. Amaç, devletin, hak ve özgürlüklere ilişkin yükümlülüklerini hızlı ve etkili bir biçimde yerine getirebilmesi.

Bu konuda yürütme birimleri ve bakanlıklar, gerekli yetki ve olanaklara sahip.

-Yasama: TBMM’nin öncelikli görevi, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nu, 21. yüzyılın salgın hastalıkları dizisi ve gerekleri ışığında, sağlık/çevre/sosyal güvenlik hakları yönünden ve bütüncü bakış açısıyla yeniden düzenlemek.

Sonra, salgın hastalık önlemlerine karşı anayasal düzlemde değişiklikler yapmak.

-Yargı: İnsan sağlığını ilgilendiren konularda hızlı kararlar almak; çevreyi ve doğal dengeyi bozan yatırımları, öncelikli amaçlar lehine denetlemek; Anayasa ve yasalara aykırı yasakları ihlal eden yurttaşlara verilen cezaları iptal başta gelmek üzere, madde 65’i amacına uygun yorumlamak ve doğrudan uygulamak…

İHLALLERİN MALİYETİ: YAŞAM

Kişi özgürlüklerine ilişkin yasaklar (sokağa çıkma ve seyahat etme vb), Anayasa’ya aykırı olduğu gibi, madde 65 öncelikleri doğrultusunda önlemler alınmadığı için, sosyal hak ihlalleri maliyeti de çok ağır: Yaşam.

Devlet, kaçınma ve edim borcu yükümlülüklerini sistematik biçimde ihlal ediyor:

-“128 milyar nerede?” sorusuna yanıt vermeden, Kanal İstanbul gibi yatırımlarda ısrar.

- Saray ve (Ahlat kaçak Sarayı’na kadar) kamu makamları israfı,

-Çifte, üçlü ve dörtlü maaşlar,

-AB devletleri içinde, Covid-19’a en düşük bütçe payı,

-İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış,

-Covid-19’u fırsata çeviren bakanların görev suçu,

-Anayasa’ya aykırı genelgeler

-Yasamanın torba yasalarda sadece kısmi ve özellikle işsizlik fonu ağırlıklı düzenlemelerle yetinmesi, (…); milyonların yaşam hakkını tehlikeye atıyor.

SİSTEM VE YAPTIRIM YOKLUĞU

Devlet adına her türlü söylem, işlem ve eylemi tek başına üstlenen ve bunda sınır tanımayan kişi, sefaletle boğuşan milyonlardan “helalleşme” istedi. Yükümlülükten kaçmanın yaptırımı, “helalleşmek” değil, “hesap vermek”.

Aslında, istifa ve seçim de, Anayasa ihlalinin yaptırımı olamaz. Önemli olan, görev+yetki+sorumluluk zincirini işletmek. Belirtmek gerekir ki, önlem almamak değil sadece, bilgilendirmemek de sorumluluk doğurur: Siyaset tekelini elinde tutan kişinin değil, bilim kurulu –etik sorumluluk- üyelerine kadar uzanan geniş bir kamusal yetkililer yelpazesine yayılan sorumluluk zinciri, ayrıca ele alınmalı…

Ne var ki, görev+yetki+sorumluluk halkasını işletmek, tek kişi yönetiminde olanaksız olduğuna göre, Covid-19’un neden olduğu toplumsal yıkımdan çıkış yolunun da, sosyal hukuk devletinden geçtiğini görme ve 19 Mayıs ruhu ile demokratik Cumhuriyet yolunda kararlı ve tutarlı adımlar atma gereği yaşamsaldır.