Cezaevlerinde, sokakta, karakolda, adliyede kolluk şiddeti durmak bilmiyor. Açılan soruşturma ve davalar ise sonuçsuz. Av. Bahri Belen’e göre şiddetin sebebi, devletin otoritesini hukuk değil, güçle sağlamak istemesi.

Devlet şiddetle otorite sağlıyor

HABER MERKEZİ

Batman’da Avukat Orhan Alphan’ın 14 Nisan’da adliyede, Dersim’de 11 Nisan’da gözaltına alınan Doğukan Gül adlı yurttaşın karakolda darp edilmesi ve Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde hükümlü Ferhan Yılmaz’ın 10 Nisan’da işkence sonucu hayatını kaybedilmesinin ardından kolluk şiddeti bir kez daha gündemde.
Kolluk şiddeti, yurttaşları sokakta, adliyede, cezaevinde, karakollarda bulmaya devam ediyor. Bu yılın başından bu yana yurttaşlar, kolluk tarafından şiddete maruz bırakılırken yargıdan ise sonuç çıkmıyor. Kolluğun sorumlu olduğu vakalar ya takipsizlikle sonuçlanıyor ya da küçük cezalar veriliyor. Yargıdan çoğunlukla cezasızlık çıkıyor.


Avukat Bahri Belen’e göre kolluk şiddeti ülkenin neredeyse her döneminde yaşanıyor. Söz konusu şiddetin devletin otoritesini hukuk yerine güçle sağlamak istemesi nedeniyle yaşandığını belirten Belen, şiddetin son dönemde arttığına da değiniyor. Belen, şöyle konuşuyor: “Bu muhalif olan insanları durdurma yolu. Oysa devlet, insan haklarına saygı gösterdiği ve iyi davrandığı sürece, yurttaş devlete güven duyar. Şimdi şiddeti artırarak devlete karşı muhalefeti de artırıyorlar. Bu olumlu bir devlet siyaseti değil.”

SÜRÜNCEMEDE KALIYOR

Bu tür şiddet vakalarının cezasızlıkla sonuçlandığına da dikkat çeken Belen, “Uzun süren soruşturmalar, dava açıldıktan sonra uzun süren kovuşturmalarla zamanaşımına uğratılıyor. Tanıklar dinlenmiyor, kamu kurumlarına yazılan yazılardan cevap gelmiyor, gelen cevaplar yeterli olmuyor, deliller karartılıyor. Bu nedenle de uzun süren kovuşturma ve soruşturma süreçleri sonucunda da zamanaşımı oluyor. Eğer gizlenemeyecek kadar açık bir kamu görevlisi şiddeti var ise bunlarla ilgili de ya meşru müdafaa ya da kamu görevlilerine karşı direnç nedeniyle kamu görevlilerinin görevini yapması sırasında meydana gelen olaylarda da para cezası, ceza ertelemeleri ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları verilerek cezasızlık sonucunu doğuruyor” diyor.

ŞİDDET FAİLİNİ KORUYOR

Bu uygulamanın yalnızca bugüne mahsus olmadığını aktaran Belen, “AKP iktidarında da önceki dönemde de vardı. Bu devletin, kamu görevlilerini korumak için ve şiddet, baskı kullanan, yurttaşına zor kullanan kamu görevlilerini cesaretlendirmek için yapılan bir uygulama” diye konuşuyor.

Öte yandan şiddet vakaları bu yılın başından beri büyük artış gösterdi. Avukatlardan mahkûmlara, eylemcilere kadar pek çok kişi polis, jandarma, gardiyan ve bekçi şiddetine maruz bırakılıyor.

Şiddet vakalarına örnekler şöyle:

• İstanbul Sultanbeyli’deki polis karakolunda 21 yaşındaki H.T., üç polis ve bekçi tarafından tuvalette darp edildi.

• Kocaeli Gebze’de HDP mitinge katıldıktan sonra gözaltına alınan Soner Nayman, gözaltında olduğu süre boyunca şiddete maruz kaldı.

• 24 Ocak Tehlike Altındaki Avukatlar Günü’nde Mersin’de açıklama yapmak isteyen avukatlar, adliyede polislerce darp edildi.

• Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde Ferhan Yılmaz adlı hükümlünün, tahliyesine 2 gün kala gördüğü şiddet sonucu yaşamını yitirdiği belirtildi.

• Dersim’de 11 Nisan’da 3 arkadaşı ile gözaltına alınan Doğukan Gül isimli genç, götürüldüğü İl Emniyet Müdürlüğü’nde polisler tarafından şiddet gördü.

• Batman Adliyesi'nde bir tutukluya yönelik yaşanan işkenceye karşı çıkan Batman Barosu'na kayıtlı avukatlardan Orhan Alphan polis şiddetine maruz kaldı.

• İstanbul Kadıköy'deki Söğütlüçeşme Metrobüs Durağı önünde 17 Ocak'ta Avukat Mürsel Ünder, bekçiler tarafından darp edildi.

• Hogir Batu’nun Diyarbakır 1 No’lu Cezaevi’nden Iğdır S Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildiği sırada cezaevi girişinde çıplak aramaya zorlanarak darp edildiği belirtildi.

• Malatya Akçadağ T Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan Musa Külter’in oda araması sırasında gardiyanların eşyalarını dağıtmasına karşı çıktığı için darp edildiği aktarıldı.

• Ağrı Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 3 tutuklu gardiyanlar tarafından darp edildi.

***

Mücadele edilmeli

Avukat Belen, kolluk şiddetine karşı asla susmamak gerektiğine dikkat çekerken şu önerilerde bulunuyor:

• Buna karşı sonuna kadar mücadele edilmeli.
• Susmayıp kamuoyuna duyurulması sağlanmalı.
• Bütün demokratik kuruluşlar ve muhalif sivil toplum örgütleri bu şiddete karşı mücadelesini sonuna kadar sürdürmeli.