“‘OHAL kalksın’ diyenler kaosa alkış tutanlardır” (10 Nisan) sözleri, “Türkiye’de fiili bir durum vardır ve bu çözülmelidir. Ülke yönetimi yasa ve Anayasa’ya uygun değildir. Ve de suç işlenmektedir” beyanında bulunmuş olan kişiye ait.

11 Ekim 2016’da, “en doğru olanı Sayın Cumhurbaşkanı’nın yasal ve anayasal sınırlara çekilmesidir. Bu olmayacaksa, ikinci yol fiili duruma hukuki yol aranmasıdır” uyarısı ile harekete geçen Hükümet ve Külliye çevreleri, ikinci yol için her türlü aracı meşru gördü. Bahçeli’nin sözleri, 16 Nisan 2017 halkoylamasının özeti: “Fiili duruma hukuki yol.”

Büyük bir iştahla harekete geçen ‘fiili muktedirler’, Anayasa ‘suçu işlendiği’ni de teyit etmiş oldu. Aslında FETÖ’cüleri tasfiye görüntüsü altında; OHAL, anayasal düzeni kaldırmak için kullanıldı.

Çifte fail…

Öyle ki, hukuka inançsızlık bir yana, kendilerinin koyduğu geçiş dönemi hükümlerine bile uyma gereği duymuyorlar. Bu nedenle, Nisan 2018 kaosu, OHAL yoluyla ‘anayasasızlaştırma’nın yaygınlaşması ve süreklileşmesinden kaynaklanıyor. Ekim 2016’daki fiili durumdan farkı, ‘anayasa suçu’na, o zaman karşı çıkan kişi ve ekibin de katılmış olması…

Şimdilik kamu yönetimini çökertme tarzına işaretle yetineyim: Son yıllara kadar, kamu yönetiminin hukuk kuralları çerçevesinde verimli bir biçimde işleyişini savunurken, ‘sorun, ilgili kurum ve kişiler tarafından çözülmeli; Ankara her sorunun çözüm yeri olarak görülmemeli’ şeklinde uyarılarda bulunurduk… Şimdilerde ise, tam tersine, kurumlar görev ve yetkileri alanında inisiyatif kullanamamakta, çünkü tepedeki kişi, her soruna el atıyor…

‘Ohal milli zorunluluk’

Koro halinde ‘OHAL kalksın’ diyenler, kaosa alkış tutan, kripto damara göz kırpan şuursuz ve sorumsuz zihniyetlerdir” ve ekliyor: “ittifakta yol kazası istemiyoruz”.

Tam bir yıl önce aynı kişi, 6771 sayılı Kanunla kabul edinen Anayasa değişikliği için oy isterken, ‘milli birlik ve devletin bekası’ gerekçelerini kullanıyordu.

Bu nedenle, halkoylaması sonrası şu iki soruya yanıt araması gerekiyordu:

»Eğer anayasa değişikliği, söz konusu acil ihtiyaçlar için yapıldıysa neden yürürlüğe konmadı?

»6771 sayılı Kanun’un tümüyle yürürlüğe girişi seçimler sonrasına ertelense de, 1982 Anayasasına saygı yükümlülüğü devam ettiğine göre, Anayasa dışı işlem ve eylemler, Anayasa suçu oluşturuyor ve siz de buna ortak oluyorsunuz.

‘İttifakta yol kazası…’

Aslında, OHAL’in neden sürmesi gerektiğini Bahçeli’nin sonraki sözleri açıkça ortaya koyuyor: “Cumhur İttifakı’nın zayıflamasına, zaafa düşmesine hiçbir şartta izin vermeyeceğiz.”

Şu halde asıl hedef, iktidar partisi ile güç birliği yoluyla AK Parti liderini yeniden Cumhurbaşkanı seçtirmek, MHP’yi ise seçim engelinden kurtarmak.

Uyum değil, tasfiye…

16 Nisan halkoylamasının birinci yılında, Anayasa değişikliğinin uzantısı olan yasalar yerine, önceliğin seçim yasasına verilmesi, ‘seçimler yoluyla iktidarı güvence altına almak’ için.

İkinci yılında ise, sıra devletin tasfiyesine gelmiş bulunuyor.

Hangi devlet? Sadece 1920’de kurulan Türkiye Cumhuriyeti değil, Tanzimat döneminden itibaren şekillenmeye başlayan kurumlar ve kurallar bütünü.

Şimdi uyum yasaları ile dillendirilmeye çalışılan süreç bu aslında. AK Parti kurmayları, sıkça “150-200 yıllık yapıyı değiştirmek kolay değil” diyor.

Kolay değil; çünkü, 150-200 yıllık siyasal ve anayasal kazanımlar kaldırılacak.

Ohal’in asıl hedefi

OHAL yoluyla önce Anayasa tasfiye edildi, sonra, toplum; şimdi ise, devlet tasfiye edilecek. Amaç, iktidarın el değiştirme ortam ve olanaklarını ortadan kaldırmak.

»Anayasa, darbe girişimi ile bozulan ‘anayasal düzeni tesis’ bahanesi ile ilan edilen OHAL ortamında tasfiye edildi.

»Toplum, hak ve özgürlükler düzeninin ortadan kaldırılması ile baskı altına alındı. O nedenle, Hükümet-Külliye ve AK Parti çevreleri, ikide bir, “OHAL toplum için değil…” vb. cümleler telaffuz edebiliyor. Bu söylem, ümmet olarak gördükleri seçmenleri dışında kalan muhalif kesimleri artık toplum olarak görmüyor olmalarından mı?

»Devlet, uyum yasaları adı altında tasfiye edilecek… Bu ise, ancak OHAL ortam ve koşullarında yapılabilir; çünkü anayasal ve siyasal kurumların tasfiyesi, ‘tarihsel, kültürel ve doğal miras’, yani ülke tasfiyesi eşliğinde yürütülecek.

Şimdilerde savaş demeye başladıkları Afrin operasyonu da, toplum-ülke ve devlet tasfiyesi sonrasında kurulacak olan kişisel iktidar yolunda kullanılmıyor mu?