Türkiye’yi yasa boğan deprem felaketinde 3 gün geride kaldı. BirGün, depremden en çok etkilenen kentlerden Hatay’da halkı dinledi. Yurttaşlar, “Dayanışmayla hayatta kalmaya çalışıyoruz, burada devlet adına hiçbir şey yok. Her şeyi biz yapıyoruz” dedi.

Devlet yok biz varız!
Fotoğraflar: BirGün

BirGün deprem bölgesinden bildiriyor
Gökay BAŞCAN​

Depremin en çok etkilediği yerlerden biri olan Hatay’ın Samandağ ilçesinde yurttaşların sokaklarda elektriksiz, susuz, yakıtsız bekleyişi sürüyor. BirGün, depremden en çok etkilenen ve yıkımın izlerini derinden taşıyan Hatay’da yurttaşlardan çaresiz bırakıldıklarını, devletin kendilerini kaderlerine terk ettiğini, arama-kurtarma ekiplerinin yetersizliğini, yakınlarını enkazdan kendi imkânlarıyla kurtardıklarını, su ve erzak sıkıntısı olduğunu ve olumsuz hava koşullarıyla mücadele etmekte zorlandıklarını dinledi.

Deprem bölgesinden Aksaray’a kadar kaos hâkim. Aksaray’ın ardından deprem bölgesi güzergâhında olan yakıt istasyonlarında uzun kuyruklar var. Ülke genelinde sergilenen dayanışma her dinlenme noktasında bekleyen TIR’ların, kamyonların, sivillerin mücadelesi ile kendini gösteriyor. Yerel yönetimler ve sivil inisiyatifler yardımlar için kuyruk oluştursa da devletten bir iz yok.

Kentlere sivillerin giriş-çıkışının yasaklandığı duyurulsa da yardımların bölgeye ulaşmadığını duyanlar bölgeye akın ediyor. Yanımızdaki aşçılar ve erzakla Hatay’a girişte sorun yaşamasak da merkeze doğru trafik yoğunlaşıyor. Trafiğin Hatay’ı geçtikten sonra Samandağ’a yaklaşırken azalması ilçenin kaderine terk edildiğini ortaya koyuyor.

SAMANDAĞ TERK EDİLMİŞ

Saat 21.00 sularında ulaştığımız Samandağ sokakları adeta bombalanmış ve terk edilmiş bir kente giriyormuşuz gibi hissettiriyor. Yerle bir olmuş sokaklardan geçip merkezdeki akaryakıt istasyonunun yanında durduk. Durduğumuz yerde göze çarpan ilk şey metrelerce uzun kuyruklarda bekleyen depremzedelerin yakıta ulaşma sorunu oldu. İstasyonun marketinde tek ürün dahi kalmamış. Tuvaletler ise kullanılamayacak durumda.

Gece boyunca dolaştığımız sokaklarda, tüm kentin yıkılmasına rağmen birkaç binada enkaz çalışmasının sürdüğünü gördük. Yanlarına yaklaşıp selam verdiğimizde "Hangi gazete?" diye soruyorlar. Ana akım medyanın yanlış bilgilerle halkı yanılttığını belirten depremzedeler, “Halimizi objektif şekilde yazmayacaksanız, hiç yazmayın” diyor.

Arama-kurtarmayı sürdürenler, sürecin en başından beri acilen bölgeye ulaştırılması talep edilen ancak kendilerine kulak tıkanan madenciler. Somalı madenciler, Uşak’tan gelen AFAD gönüllüleri ekipman ve kişi yetersizliğine rağmen büyük riskler alarak çalışmalarını gece boyu sürdürdü. AFAD’ın profesyonel ekiplerinin olmadığını, gönüllülerin de bölgeye ekipmansız gönderildiğini kaydeden ekipler, “Ellerimizle, ayaklarımızla, tırnaklarımızla kazıyoruz” diye anlatıyor.

Samandağ’a bağlı bir köyde yaşayan, felaketin ardından yardım etmek için merkeze gelen Mehmet Çapar, “Merkezin neredeyse yüzde 80’i yıkıldı. Yıkılmayan binalar da ağır hasar aldı. İlk 24 saat hiçbir müdahale olmadı. Bütün arkadaşlarla görüştük. Burada beklenen ölü sayısı 6 bine yakın. Zamanında müdahale edemediğimizden daha önce ses aldığımız binalardan insanları ölü olarak da çıkarabiliyoruz” dedi.

Her şeyi dayanışmayla çözmeye çalıştıklarını belirten Çapar şunları söyledi: “Devletten hiçbir şey görmedik. Devletin varlığını hissetmedik. Hiçbir kurum, kuruluş yoktu. Kendi imkânlarımızla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.”

Depremzede Hüseyin Gümüş de yalnız bırakıldıklarını anlattı. Saatlerce yakıt sırası bekledikten sonra eli boş döndüklerine dikkat çeken Gümüş, “İnsanlar yardım istiyor ancak tankerler buraya ulaştırılmıyor. Gelen de çok kısıtlı. Doğru bilgiyi alabileceğimiz bir yetkili yoktu. AFAD ekiplerini ancak bu sabah (dün) gördüm, onlar da çok yetersiz. Her yer enkaz. İnternetimiz olmadığı için paylaşamadık ama bilanço çok ağır” dedi.

devlet-yok-biz-variz-1124231-1.

POZ İÇİN GELMESİNLER

Arkadaşının ailesini enkaz altından kurtarmak için il dışından gelen AFAD gönüllüsü Mehmet Şenalan şunları söyledi: “AFAD, UMKE buraya fotoğraf çektirmek için uğruyor, sonra gidiyor” dedi. Girdikleri enkazdan 2’si sağ 1’i ölü 3 kişi çıkardıklarını belirten Şenalan, “Gece 02.00’ye kadar AFAD, UMKE’den kimse gelmedi. 02.00’de sadece fotoğraf çektiler. Buradaki hiçbir binada teknik bir çalışma olmadı. ‘Sesimi duyan var mı?’ diye buradaki gençler bağırıyor. Zaten ses duyduğumuzda da elimizle, ayağımızla, tırnaklarımızla kazıyoruz. Kimse buraya poz vermek için gelmesin. Burada madenciler gibi insanlara ihtiyacımız var. Maden işçileri gelmişler, ekipmanlarıyla insan çıkarıyorlar. Deprem olalı günler oluyor, bir binada AFAD’ın makinelerinin çalıştığını görmedik.”

***

HER YERDE AYNI SORUN

Defne ve Antakya’da durum Samandağ’a kıyasla daha iyi. Bu bölgelerde Samandağ’a göre daha çok arama kurtarma çalışması yapılıyor. Ancak buralarda da neredeyse sağlam bina kalmamış. Samandağ’da hiç görülmeyen çadırlar, Defne ve Antakya’da meydanlara kurulmuş olsa da yetersiz. Depremzedeler herhangi bir toplanma alanı olmadığı için geceyi pazar yerlerinde, evlerinin önünde, boş buldukları alanlarda enkaz başlarında geçiriyor. Ailelerini arayan yurttaşlar, çalışma ekiplerinin zor yerlere girmeyerek başka enkaza geçtiğini öne sürüyor. İlçelerdeki en büyük problemlerden biri tuvalet. Kentin hiçbir noktasında seyyar tuvalet kurulmamış, daha önce var olanlar da kullanılamayacak hale gelmiş durumda.

BENİ YURTTAŞLAR KURTARDI

Enkazdan 30 saat sonra kurtarılan Hatice Temizkan şunları söyledi: “Eşim içeride. Çocuklarım çıktı. Çok berbat bir şeydi. Küçücük yerde sular içinde kaldım. Hayatta kalmayı başardım. Ufak tefek yaralarım var çok ciddi yaralarım yok. AFAD yeni geldi, beni yurttaşlar kurtardı. Oğlum da birkaç kişiyi kurtardı apartmanın içinden.”

***

MADENCİLİK DURDURULMALI
Haber Merkezi​

Ekoloji örgütleri yaptıkları açıklama ile deprem bölgesinde yapılması gerekenleri listeledi. Listede şunlar yer aldı:

1. Başta bölgede ve komşu bölgelerde olmak üzere, madencilik ve inşaat faaliyetleri derhal durdurulmalıdır.

2. Karayolu ile ulaşılamayan deprem alanlarına hızla sivil ve askeri altyapı ve yardım ekipleri ulaştırılmalıdır.

3. Bölgedeki güvenilir binalar ve komşu bölgedekiler dahil olmak üzere, ikinci konut, otel, ibadethane gibi yapılar barınma sorununun çözümünde kullanılmak üzere ücretsiz ya da kamu kaynakları kullanılarak hizmete açılmalıdır.

4. Temiz içme suyu, gıda, giysi, hijyen ürünleri gibi yaşamsal ihtiyaçların sağlanabilmesi için sivil toplumun dayanışma için oluşturduğu mekanizmaların kamu hizmetleri ile tam ve eksiksiz koordinasyonu sağlanmalıdır.

5. İnsan dışındaki canlıları da kapsayacak kurtarma ekipleri oluşturulmalıdır.

6. Depremin, göçmenlerin yoğun yaşadığı bir bölgede olması nedeniyle, arama-kurtarma ayrımcılıktan muaf sürdürülmelidir.

***

KAOS BÖYLE YÖNETİLEMEZ
Sercan MERİÇ

AKUT Kurucusu Nasuh Mahruki: "Karşımızdaki şey bir kitlesel afetten öte, bir felaket. Dünyanın hiçbir ülkesi 10 bin tane enkaza göre arama-kurtarma ekibi hazırlayacağım gibi bir mantıkla hareket etmez, edemez. Zaten öyle bir insan gücü de olmaz. Yapılması gereken kriz yönetimi değil, risk yönetimi yapmak. Yani henüz afet zararları başımıza gelmeden önce, binalarımız yıkılmadan önce binalarımızla ilgili önlemleri almak. Biz bunu yapamadığımız için bu süreçleri yaşıyoruz ve sorunu sonucundan çözmeye çalışıyoruz. 20-30 sene sonra bir kere daha böyle korkunç bir acı yaşayıp ondan sonra yine iyileştirelim sistemi demeyelim arzu ediyorum. Dolayısıyla risk yönetimi yapmamız lazım, biz şu an kriz yönetimi yapıyoruz. Deprem oldu, insanlar enkaz altında kaldı. Bu kaos tabii ki bu şekilde yönetilemez."