Mazbatasını almadan önce Anayasa’ya uyacağına şerefi üzerine yemin eden Erdoğan, “Türkiye’de yönetim değişti” dedi. Kaboğlu ‘Devletin başındaki Anayasa’yı tanımazsa kim tanır?’ diye konuştu

Devletin başındaki Anayasa'yı tanımazsa kim tanır!

CAN UĞUR- @canugur1987

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün sarf ettiği, “Artık Türkiye’de yönetim fiilen değişmiştir” sözüne birçok kesim sert biçimde tepki gösterdi. Erdoğan’ın başkanlık rejimine fiili olarak geçildiği ve artık bu durumun kurumsal olarak tamamlanması gerektiği yönündeki açıklamalarının hukuken ne anlama geldiğini Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu’nu sorduk. Prof. Kaboğlu’na göre bu sözlerin hukuken hiçbir karşılığı bulunmuyor. Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesinin onun Anayasa’nın belirttiği sınırları ihlal etmesi anlamına gelmediğinin altını çizen Kaboğlu, Cumhurbaşkanı’nın görev, yetki ve sorumluluklarının Anayasa’da net biçimde ifade edildiğini dile getirdi.

Mazbata hatırlatması
Kaboğlu, açıklamasında Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı mazbatasını almadan önce ettiği yemini hatırlattı: “Mazbatasını almadan önce Anayasa’ya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye bağlı kalacağına büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine and içerim diyor. Millete sizden aldığım oyu anayasal çerçeveye bağlı kalarak hayata geçireceğim diyor. Anayasa’ya uyma noktasında bundan daha açık bir hüküm olamaz.”
Kaboğlu’na Erdoğan’ın bu açıklamalarının ortaya çıkarabileceği olası tehlikeleri sorduğumuzda ise verdiği yanıt oldukça çarpıcıydı. Son günlerde yaşanan çatışmalara ve akan kana göndermede bulunan Kaboğlu şu ifadeleri kullandı:

Ne karşılığı olur!
“Ülkede her gün kan akıyor, kan gölüne döndü adeta topraklar. Devlet buna çözüm üretmek zorunda. Ancak devlet çözüm üretmek yerine oldukça tehlikeli sonuçları ortaya çıkarabilecek adımlar atıyor. Devletin başındaki kişi ülke yönetimiyle ilgili sadece ben varım diyor. ‘Benim söylediklerim geçerli olacak’ diyor. Anayasa’nın belirttiği sınırlara uymazsanız o sınırları tanımıyorum derseniz yasadışı faaliyette bulunan kesimleri hukuka davet etmenizin karşılığı ne olur ki?”

***