Onlar, Afganistan’daki savaştan kaçıp Pakistan’a iltica etti. 1982’de ise cunta lideri Evren tarafından Türkiye’ye getirildiler. 1930’lardaki Zilan katliamında devletin el koyduğu topraklara yerleştirildiler.

Onlar, Afganistan’daki savaştan kaçıp Pakistan’a iltica etti. 1982’de ise cunta lideri Evren tarafından Türkiye’ye getirildiler. 1930’lardaki Zilan katliamında devletin el koyduğu topraklara yerleştirildiler.  Bir anda kendilerini savaşın ortasında bulunca, bölgeyi terk etmek istediler ancak  yetkililerden, ‘Sizi Türk olarak getirdik, bir yere gidemezsiniz!’
yanıtını aldılar

GİTMEK Mİ ZOR KALMAK MI?
Kırgızlar, devletin Osmanlı taktiğiyle PKK’ye karşı parasız asker olarak kullanılıyorlar. Çatışmalar artınca, korucu ‘mertebesi’ne yükseltiliyorlar. PKK ile devlet arasına sıkışan Kırgızların Türkiye’ye göç etmelerini sağlayan liderleri Hacı Rahman Kul Han, taşınmak istediklerini iletiyor. Yanıt ise, politik bir oyunun içerisinde olduklarının apaçık itirafı: “Sizi Türk olarak getirdik. Buradaki Türklere destek olmanız amacıyla getirdik. Burada kalacaksınız ve büyüyeceksiniz. Başka bir yere gidemezsiniz.”

...VE ‘KİRLİ İŞLER’ BAŞLIYOR
Hangi birini sayalım ki... Askerlerin çatışmalarda öldürdüğü PKK’lilerin cenazeleri hep onlara taşıttırılıyor. Askerler aklanırken, bölgede PKK’lileri öldürenlerin Kırgızlar olduğu haberleri kulaktan kulağa yayılıyor. Anında PKK’lilerin hedefine yerleşiyorlar. PKK da üzerine düşeni yapıyor. Sadece 2.400 nüfuslu olan Ulupamir köyünün konumunu kamuoyunda büyüterek, Kürt halkının gözünde tehdit unsuru olarak görünmesi için propaganda malzemesi yapıyor.

ONLAR ANLATIYOR
ir köylü, Altındere Karakolu’nun yaptığı operasyonlara, komuta altında zorla katıldıklarını ve Ahmet Kaya’nın kaseti için Magara köyüne askerlerle birlikte baskın düzenlediklerini anlatıyor. Bir diğer köylü ise, bir operasyonda bel fıtığı yüzünden bir korucunun yola devam edemediğini, komutanın ise “Ya onu burada bırakırsınız ya da siz kendiniz vurursunuz. Nasıl olsa PKK bulur öldürür. Hiç kimse onun yanında kalamaz” dediğini dile getiriyor.

‘Türk olarak geldiniz, savaşın’

LALE ERTUŞ
Ulupamir Köyüne Kırgızların yaşamlarını fotoğraflamak için giderken, bindiğim taksi Altındere Karakolundan geçerken durduruluyor. "Çekim için gelen siz misiniz?" diye soruyorlar. Kimin haber verdiğini merak ederken, karakola da içeri davet ediliyorum. İçeride küçük bir kontrolden sonra Ulupamir'le ilgili sohbet başlıyor: "Burası korucu köyü” diyorlar.
“Önemli değil ben daha önce de korucu köylerinde çalıştım” diyorum.
"Ama burası başka" diyorlar: "Senin bildiklerinden değil. Korucu sayısı çok fazla. Diğerlerine benzemez. Bir de komşu köyler ve Ercişliler tarafından sevilmezler."
“Ben nereye gidiyorum acaba” diyerek köy yolunu tutuyorum. “Bir yandan da acaba bana bunları neden anlattılar” diyorum.
Köye vardığımda herşey normal görünüyor. Her yerdeki gibi sıcakkanlı insanlarla karşılaşıyorum. Tek tuhaf olan anlatılanlar. Sessiz ve tedirgin "Devleti şikayet etmek ayıptır değil mi ama" diye başlayan cümleler...
KANDIRILDILAR, KULLANILDILAR
1979 yılında Afganistan’daki savaştan kaçarak Pakistana sığınan Kırgızlar, Kenan Evren tarafından 1982 yılında Türkiye’ye getirilerek Van’ın Erciş ilçesine yerleştirildiler. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş misali, kendilerini burada bambaşka bir savaşın içinde bulan Kırgızlı Ulupamir köyü sakinleri, şimdilerde 186 korucuyla en çok korucu sahibi olan köy konumunda. Bu da onların özel bir birlik olarak algılanmasına ve PKK sempatizanları tarafından hedef gösterilmelerine neden olan sebeplerden sadece biri.
“Geldiğimizde Türküz, Kürdüz böyle bir şey duymamıştık. Yerleştirirken de bir şey demediler. Sonra “Burada anarşistler var” dediler. "Ne yapacağız dediğimizde, 'Her akşam köyünüzden 6-8 kişi nöbet tutacak' dediler ve bize haber vermemiz için de düdük verdiler" diyen emekli bir korucu, "Üç ay düdükle köyümüzü koruduk” diye anlatıyor.
Köy korucularından adını vermek istemeyen S.L‘nin iddiasına göre, geçtiğimiz ağustos ayında Altındere Karakolu'nun yaptığı bir operasyonda ölü ele geçirilen iki PKK’linin cesetlerini kendi araçlarına koydurmayan karakol askerleri, çatışma sonrasında Kırgız köyü korucularını arayarak, 20 korucuyu çatışma bölgesine çağırıyor. Kendi özel minibüslerini kullanan korucular olay yerine vardıklarında, verilen emre uyarak cenazeyi kendi araçlarına koyarak Van’a götürüyorlar. Bu arada öldürülen PKK'lileri Kırgızlı korucuların öldürdüğü haberi hızla yayılıyor.
PKK sempatizanları tarafından olay duyulunca, şehirde küçük çaplı olaylar başlıyor. Hastanede sıkıştırılan bir Kırgız'ı hastane görevlileri saklarken, minibüs kaçarak kurtuluyor. Ardından BDP'nin düzenlediği bir yürüyüş esnasında da Kırgız köyüne yolcu taşıyan minibüs durağına zarar veriliyor. Kaymakamlık daha sonra Kırgızların minibüs durağını kendi binalarının yakınına taşımak zorunda kalıyor.
KÖY HEDEF HALİNE GELDİ
Cenazelerin neden bekletilip asgari araçlarla değil de, kendi araçlarıyla taşıttırıldığını anlamayan Kırgız göçmenleri, çok geçmeden PKK yanlısı çeşitli sitelerde ve kanallarda kendileri aleyhinde haberler yayınlandığını duyuyorlar. Bazı internet sitelerindeki haber altı okuyucu yorumları ise tüyleri diken diken ediyor.
Yorumlarda, "Bu alçak göçmenler orda yaşatılmamalı. Gerilla, karakol yerine bunların köylerini basıp, onları geldikleri yerlere def olmaya zorlamalı...”  ve benzeri yorumlar göze çarpıyor.
Bundan sonrasında ise, bölgede zaten dışlanan Kırgız halkı için, çok daha sıkıntılı günler başlıyor. Anlattıklarına göre çocuklarına çocuklar; kadınlarına kadınlar saldırıyor.
Hatta tek başlarına Erciş’e inmeye çekindikleri için korkudan Erciş’de birden fazla kişi dolaşmak zorunda kalıyorlar.
1992 yılında PKK tarafından saldırıya uğrayan köy halkını Erciş’deki bu gerginlik çok rahatsız ediyor. "Burada sıkışmış durumdayız" diyen köy halkı başka bir bölgeye yerleşmek istiyor. Daha önce de bu konuda talepleri, Türk oldukları için reddedilen Kırgızlar, şimdilerde gergin bir bekleyiş içerisindeler.
'SİZLERİ TÜRK OLARAK GETİRDİK'
Bir başka iddiaya göre de Kırgızların Türkiye'ye göç etmelerini sağlayan liderleri Hacı Rahman Kul Han geldikten sonra yerlerinin taşınmasıyla ilgili bir talepte bulunuyor. Aldığı yanıt ise bir politik oyunun içerisinde olduklarının apaçık itirafı mahiyetinde oluyor:
“Biz sizi Türk olarak getirdik. Buradaki Türklere destek olmanız amacıyla getirdik. Burada kalacaksınız ve büyüyeceksiniz. Buradan başka bir yere kesinlikle gidemezsiniz."
İddia sahibi ayrıca “Elciş’e gidince küfür ediyorlar. Kadınlarımız PTT’ye para almaya gittiğinde küfür ediyorlar. Biz buradan gitmek istiyoruz ama vali-kaymakam gidemezsiniz diyor” diye anlatıyor.
"MAGARA KÖYÜNE BASKIN YAPTIK"
Altındere Karakolu'nun yaptığı operasyonlara, emir altında kendilerinin de katıldıklarını anlatan korucular, zamanında Ahmet Kaya’nın kaseti için Magara köyüne baskın düzenlendiğini anlatıyorlar.
Zaman zaman PKK'ye yardım mı ediyorsun diye hayvanlarını otlatan çobanların gereksiz yere çadırlarının yağmalandığını. Bunlar yapılırken korucu olarak onlar görev aldıkları için zaman içerisinde onlara yönelik nefretin arttığından bahsediyorlar.
'BİZİ SAHTE EMEKLİ YAPMIŞLAR'
Emekli bir geçiçi köy korucusu ise, hastayken sağlık sistemi içinde olmadığını öğrendiğini anlatıyor. “Bizi sahte emekli yapmışlar” derken “18 yıl çalıştıktan sonra sadece 300 TL emekli maaşı alıyorum. Bu nedenle de yeşil kart kullanıyorum” diyor.
“Tazminat vermedi, doğru dürüst maaş vermedi. Sağlık sigortam yok. Ben para kazanmadım. Hayatımı kazanmadım. Düşman kazandım. Şimdi ise düşanımın ağzındayım. Hangi gün öldürecekler. Ne yapacaklar. Öldürmeseler de öldürmüş gibi laf atıyorlar. OHAL zamanında askeriyenin verdiği yetkiyle arama-tarama yaptık, çevre halkının nefretini üzerimize çektik” diyor.
"TEHDİT İLE MHP'YE OY VERDİK"
Köylülerin anlattığı bir başka iddaya göre de, iki yıl boyunca tehditle MHP‘ye oy vermeleri. Bir seçim öncesi köye haber geliyor ve "Koruculara söyleyin, seçimlerde MHP’ye oy vermezlerse kendi ekmekleriyle oynamış olurlar” deniliyor. "Sonra baktık MHP'nin iktidara geleceği de yok, artık onlara oy vermekten vazgeçtik" diyorlar.
KORUCULARA ERZAK VERİLMİYOR
Sık sık operasyonlara ve keşfe çıkan korucular kendilerine kumanya verilmediğini anlatıyor. Eskiden parayla erzak alabildiklerini şimdi ise 680 TL olan korucu maaşları yetmediği için evden yemeklik getirdiklerini anlatıyorlar.
“Kendi araçlarıyla çatışmalara ve keşfe giden korucular bazen mazot veriyorlar” diyorlar. Ama çoğu zaman kendi mazotlarını da kendileri alıyorlarmış.
Köyde üç grup korucu var. Bunlardan operasyonlara giden grup, uzun süreli evden uzak kaldığı için ve erzak masrafı yüzünden grupların karıştırılmasını talep ediyor.
Gruplar karıştıktan sonra bel fıtığı yüzünden operasyona giderken yolda kalan bir korucuyu komutan bırakmak istiyor. Diğer korucular itiraz edince gerginlik artıyor. Komutan hasta korucunun  yanında kimsenin kalmasına izin vermiyor. “Ya onu burada bırakırsınız ya da siz kendiniz vurursunuz. Nasıl olsa PKK bulur öldürür. Hiç kimse onun yanında kalamaz” diyor.
Ulupamir köyü sakinleri için yaşadıkları bu olay büyük bir hayalkırıklığı oluyor.

YARIN: Zilan’dan Altındere’ye...