Dünyanın en uzun soluklu Marksist teori dergilerinden Monthly Review artık Monthly Review Türkiye ile Türkçe yayımlanacak. İlk sayısıyla yayın hayatına merhaba diyen dergi hatırlatıyor: “Devrim eski bir efsane, Sosyalizm imkansız bir ütopya değil”

Devrim eski bir efsane, sosyalizm imkansız bir ütopya değil

BURCU CANSU

2017’de yeni bir dergi yayın hayatına başladı: Monthly Review Türkiye. Zor günlerden geçerken bugünü ve yarını anlama, açıklama ve değiştirme için kuramsal tartışmalara belki de her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Yarım asrı aşan Monthly Review’in Türkiye’deki yayın hayatı üzerine derginin yayın kurulu üyeleri ve editörü ile söyleştik.

» Korkut Boratav (Monthly Review Türkiye Yayın Kurulu üyesi):

Monthly Review, sadece bir dergi değil, aynı zamanda 20’nci yüzyıl Batı Marksizminin içinde yer alan önemli bir okuldur. Soğuk harple yaşıttır. Amerika Birleşik Devletleri’nde Marksistler, sosyalistler üniversitelerden, medyadan, sinemadan tasfiye edilirken çıkmaya başlaması anlamlıdır.

Marksist iktisadın Batı dünyasında önde gelen temsilcilerinden biri olan Paul Sweezy ve arkadaşlarının editörlükleri altında dergi, yarım yüzyılı aşkın bir zaman dilimi boyunca Batı Marksistlerinin bir buluşma ve tartışma platformu olmuştur. 67 yıllık koleksiyonu, Marksist düşüncenin gücünü, kapsamını, çeşitliliğini, gelişimini ortaya koyan bir hazine olarak görülmelidir.

Monthly Review bir “sosyalist dergi” olarak yayına başlamıştır. ABD’nin “liberal” çevrelerinde moda olan Sovyet-karşıtlığından itinayla uzak durmuş; aynı zamanda gerçek sosyalizmin sorunlarının açıkça, samimiyetle tartışıldığı bir ortam da oluşturmuştur.

Bugün bu geleneği John Bellamy Foster’in editörlüğünde sürdürmektedir. Makalelerin önemli bir bölümünü Türkçe sunmayı Monthly Review Türkiye üstlenmekte; Türkiye’den katkılara da açılmaktadır. Türkiye de sol düşünce ortamında önemli bir yer kaplayacağını düşünüyorum.

» Tülin Öngen (Monthly Review Türkiye Yayın Kurulu üyesi):

Hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun bilinçli her okuyucu yeni tanıştığı bir derginin ilk önce şeceresini öğrenmek ister; çünkü, bilimsel bilgi ya da entelektüel düşüncenin belli bir gelenek içinde üretildiğini, dolayısıyla onun damgasını taşıyacağını bilir. Bu yüzden ilk sayısı geçen ay yayınlanan Monthly Review Türkiye dergisini tanıtırken okuyucuyu önce bu konularda aydınlatmak istiyorum.

devrim-eski-bir-efsane-sosyalizm-imkansiz-bir-utopya-degil-244296-1.Birincisi; her ne kadar ülkemizde yeni bir ad ve formatla çıkıyor olsa da Monthly Review Türkiye hiç geçmişi olmayan bir dergi değildir. Çünkü öncesinde 1949 tarihinden beri ABD’de yayınlanmakta olan Monthly Review dergisi vardır. Ayrıca bir ara ondan çeviri seçkiler yayınlayan, ne yazık ki sonradan sona eren yerli bir dergi daha bulunmaktadır. İkincisi; Monthly Review Türkiye kimliği bize hiç yabancı olmayan bir dergidir. Çünkü ilkiyle aynı gelenekten gelmekte olup, onu sürdürmeyi amaçlamaktadır. Üçüncüsü; salt akademik kimliğiyle değerlendirilmemesi gereken bir dergidir. Tıpkı Monthly Review gibi o da bilimsel kaygılar dışında politik ve ideolojik kaygılar da taşımaktadır. Örneğin Monthly Review çıkış sayısında baş makale olarak A. Einstein’ın Why Socialism? başlıklı yazısını kullanmıştır. Derginin manifestosu niteliğindeki bu metnin içeriği sosyalizmin güncelliği ve gerekirliliği ile ilgilidir. Monthly Review gerek bilimsel gerekse politik çizgisini sonraki dönemlerde de ödünsüz sürdürmüştür. Özellikle Soğuk Savaş yıllarında Marksist kuram ile Sosyalist düşünceye yönelik saldırı ve yıpratmalara karşı onları savunmak, korumak ve yaşatmak için yılmaz bir mücadele vermiştir. Bir yandan bu mücadeleyi sürdürürken bir yandan da Marksizmi güncelleştirmeye ve zenginleştirmeye çalışmıştır. Bu bağlamda hem kurama büyük katkılarda bulunmuş hem de onun devrimcileştirilmesinde önemli bir rol oynamıştır.

Monthly Review gibi Zamanın Ruhuna direnen, ona meydan okuyan ilerici dergilere cehaletin, gericiliğin ve yobazlığın kol gezdiği, hatta çoğu yer de iktidar olduğu günümüz dünyasında çok ihtiyaç var. Çoğunluk farkında olmasa da Türkiye bu ihtiyacı duyan, daha doğrusu duyması gereken bir ülkedir. Zira 12 Eylül ile başlayan ve ekonomik, sosyal ve siyasal alanla sınırlı kalmayıp, kültürel ve moral yaşamı da etkileyen çöküş halen hızını artırarak devam etmektedir. Fikir dünyamız çoraklaşmış ve sefilleşmiş durumdadır. Bu koşullarda hiçleşip gitmemek için kendimize yeni soluk alanları yaratmamız gerekiyor. Eğer katkı ve desteklerimizi esirgemezsek Monthly Review Türkiye pekala böyle bir mecra olabilir.

» Galip Yalman (Monthly Review Türkiye Yayın Kurulu üyesi):

devrim-eski-bir-efsane-sosyalizm-imkansiz-bir-utopya-degil-244300-1.

Monthly Review’in iki kurucu editöründen biri olan Paul Sweezy’nin, 1986’da Onbirinci Tez Kitap Dizisinin 4. sayısında kendisi ile yapılan bir görüşmede vurguladığı gibi, Monthly Review sadece bir dergi ve yayınladığı kitaplarla bir yayınevi değil, ABD dışındaki etkisi, ABD’dekine kıyasla çok daha fazla olmuş, dünya çapında bir kurum, bir ekoldür. Marksist kurama önemli katkılar yapan, beraberinde kapitalist sistemin işleyiş dinamikleri üzerine önemli tartışmaları gündeme getiren Monthly Review’in Türkçe’de yeniden yayınlanmaya başlaması desteklenmesi gereken bir girişimdir. Türkçe telif çalışmaların da yayınlanacak olmasının, üniversitelerimizde bilim insanlarına yönelik kıyımların yaşandığı bir zaman diliminde, genç kuşakları teşvik edici bir etkisi olması umulur.

» Hayri Kozanoğlu (Monthly Review Türkiye Yayın Kurulu üyesi):

devrim-eski-bir-efsane-sosyalizm-imkansiz-bir-utopya-degil-244297-1.

Monthly Review ekolü 2007-2008 Büyük Finansal Krizini öngörmekle kalmamış, en ikna edici bir biçimde açıklamıştır da. Anaakım medyadan New Yorker köşe yazarı John Cassidy, 2010 yılında çok satanlar listesine yerleşen “Piyasalar Nasıl Çuvallar” kitabında Paul Sweezy’nin “Tekelci Kapitalizm” eserine başvurulmasını salık vermiştir. Magdoff ve Sweezy 1960’lardan başlayarak kapitalizmin işleyişinde finansın artan rolüne dikkat çektikleri gibi, konjonktürel gelişmelere kapitalizmin tarihsel analizi penceresinden bakmayı da başarmışlardır. İlerleyen süreçte John Bellamy Foster ve Robert McChesney krize tekelciliğin kaçınılmaz bir sonucu, sermayenin aşırı birikimi ve artık “finansallaşma” olarak adlandırılan finansın ekonominin “üretken” sektörlerine oranla ağırlık kazanması çerçevesinde yaklaşmışlardır.

» Filiz Zabcı (Monthly Review Türkiye Yayın Kurulu üyesi):

devrim-eski-bir-efsane-sosyalizm-imkansiz-bir-utopya-degil-244298-1.

1949’da ABD’de yayın hayatına başlayan, 1950’lerde McCarthyizm’in estirdiği baskıcı rüzgârı göğüsleyen, Batının nadide Marksist ve sol kanattan düşünürlerini, akademisyenlerini bünyesinde toplamış ve korumuş olan bir dergi Monthly Review. Sayısız yazar, engin bir düşünsel miras, Marksizm’e ve sosyal bilimlere yapılan teorik katkılar ve bir dergi için oldukça uzun sayılabilecek bir ömür… Bu uzun tarihi boyunca hiçbir siyasal örgüte ya da harekete bağlanmayan; bağımsızlığını koruyan bir yayıncılık serüveni… 2006’da Türkçe edisyonu başlamış, ancak kesintiye uğramıştı. Türkiye’den yazarların katkılarıyla yeniden Türkçe baskısının yapılması öyle sanıyorum ki düşünsel hayatımıza yeni bir değer katacak.

» Mehmet Yetiş (Monthly Review Türkiye Yayın Kurulu üyesi):

devrim-eski-bir-efsane-sosyalizm-imkansiz-bir-utopya-degil-244299-1.Monthly Review, eleştirel düşünce geleneği içinde yer alan, dünya çapındaki en önemli dergilerden biri. İlk sayısının 1949’da çıktığı dikkate alınacak olursa, çok uzun süredir yayın hayatını başarıyla sürdürmekte olması bakımından, benzersiz bir dergi olduğu da söylenebilir. Paul M. Sweezy, Leo Huberman ve Paul A. Baran gibi aydınların yönetimindeki Monthly Review, kapitalist toplumsal formasyonlarda ortaya çıkan dünya-tarihsel ölçekteki gelişme dinamiklerine ilişkin derinlikli analizlerle kendini kanıtladı. Dergi, dünya sosyalizminin belirleyici dönüşüm aşamalarında baş gösteren çatışmacı siyasal ve ideolojik süreçlerden etkilenmekle birlikte, siyasal partiler ya da örgütler karşısında sekter olmayan, görece özerk bir konum sergileyebildi. Sınıf egemenliği, toplumsal eşitsizlik, ırk ayrımcılığı, emperyalizm, azgelişmişlik, kapitalist devlet gibi tartışma başlıklarında Marksist düşünceye ciddi katkılarda bulundu. Kapitalist toplumsal ilişkileri açıklamaya yönelik çabası nedeniyle, yerleşik liberal ideolojiyi aşmayı hedefleyen karşıt-hegemonik bir entelektüel-politik hattın nasıl oluşturulabileceği konusunda dikkat çekici bir örnek oluşturdu. Monthly Review çevresinin 1950’li yıllardan itibaren yayınlamaya başladığı kitaplar da bu çerçevede düşünülebilir. Baran’ın Üçüncü Dünya ülkelerindeki azgelişmişlik süreçlerini bağımlılık sorunsalı açısından analiz eden “Büyümenin Ekonomi Politiği” kitabı, yayınlandığında belirli bir aydın kuşağını hemen etkisi altına almıştı. Baran ve Sweezy’nin birlikte yazdıkları “Tekelci Sermaye”, Amerikan kapitalizminin ayrıntılı bir değerlendirmesini sunarak, siyasal iktisat alanında çalışanlar için yol gösterici bir başucu kitabına dönüşmüştü. Yine, Harry Magdoff’un “Emperyalizm Çağı” başlıklı kitabı ile Harry Braverman’ın “Emek ve Tekelci Sermaye” başlıklı kitabı da bu çevrenin eleştirel sosyal bilimler geleneğine yaptığı önemli katkılar arasında yer alır. Monthly Review Türkiye, praksis felsefesinin sağladığı kuramsal araçlardan yararlanarak, analitik derinliğe sahip nitelikli çalışmalara yer verdiği ölçüde, söz konusu geleneğe kendi katkısını koyabilecektir.

» Gamze Yücesan-Özdemir (Monthly Review Türkiye Editörü):

2017 yılında Monthly Review Türkiye ile derginin Türkçe’deki serüveninde yeni bir başlangıç yapıyoruz. 2006 yılı Ocak ayından bu yana Monthly Review Türkçe›de orijinal baskısına sadık kalınarak bir çeviri dergi olarak 40 sayı yayımlandı. Bugün neden Monthly Review Türkiye? Monthly Review Türkiye, bugün akademide ve siyasette, post-Marksizmin, postyapısalcığın ve postmodernizmin yarattığı zihin karmaşıklığının/bulanıklığının tam karşısında, güçlülerin önerdiği ezberleri “yenilik” diye kabul etmeksizin, Marksist yöntemi devam ettirme ve Marksizm’i savunma cesaret ve iradesi ile yola çıkıyor. Monthly Review Türkiye, burjuva sosyal bilimlerinin ve siyasetinin kavramlarına hapsolmuş bir dile ve bu dile tutsak olmuş analizlere karşı akademik ve siyasal alana bir müdahaledir.

Monthly Review Türkiye, yılda dört defa yayınlanacak. Dergi, Türkiye’deki fikir mücadelesine dosyalarla ve tartışmalarla katılmayı hedefliyor. Sayıların dosya konuları olacak. Dosya konularına uygun orijinal makalelerin yanı sıra bu konularla ilgili Türkiye’den de makaleler yer alacak. Ayrıca, her sayıda, “Kronik” adlı bir bölümde Türkiye’deki iktisadi, siyasal süreçlerdeki önemli gelişmelerin bir araya getirilmesi düşünülüyor. “Kritik” bölümünde ise eser, film, etkinlik değerlendirmesi çerçevesinde tartışma yürütülecektir. Dolayısıyla, hem dünyadaki Marksist tartışmaları yerelleştirmeyi, hem Türkiye’deki gelişmeleri Marksist bir perspektiften takip etmeyi hem de Türkiye’deki sosyalist mücadele ve birikime katkı sunmayı amaçlıyor. İlk dosya konumuz ise, “21. Yüzyılda Emperyalizm”. “21. Yüzyılda Emperyalizm” dosyasında Monthly Review çevresinden çok değerli isimler var: Samir Amin, John Bellamy Foster, Utsa ve Prabhat Patnaik, Christian Fuchs, Jayati Ghosh ve Horaca Campbell. Dosyamıza Türkiye’den de çok önemli katkılar var: Korkut Boratav, Hayri Kozanoğlu, Ali Murat Özdemir ve Hakan Tanıttıran.