SOL Parti, Cumhuriyet’in 99’uncu yıldönümüne ilişkin bir açıklama yayımladı. Açıklamada “Devrimci demokratik bir cumhuriyet için mücadele” çağrısı yapıldı.

Devrimci demokratik cumhuriyet için mücadeleye

Cumhuriyet’in ilanının 99. yıl dönümüne bir açıklama yayımlayan SOL Parti, Türkiye’nin dünden bugüne yaşadığı politik dönüşümleri özetleyerek, “Türkiye’nin yeni bir ülke tasarımına, yeni bir Cumhuriyet fikrine gereksinimi olduğunu görüyoruz” dedi.

Açıklamasında, “Geçmiş Cumhuriyetin bağımsızlıkçı, laik, Aydınlanmacı karakterini sahiplenmeye devam edeceğiz” diyen SOL Parti, şöyle devam etti:

“Ancak daha eşitlikçi; daha özgürlükçü; başta eğitim ve sağlık olmak üzere yurttaşlık haklarının kurumlaştığı; gıda, enerji ve sanayide ulusal egemenliği gözeten, toplumsal cinsiyet eşitliğini amaçlayan, farklı etnik ve mezhep kesimlerinin kimlik ve tanınma taleplerini meşru kabul eden, küresel iklim değişikliği tehdidi karşısında sosyal ve ekolojik amaçları bağdaştıran emek eksenli devrimci demokratik bir Cumhuriyet için mücadele edeceğiz. Cumhuriyet karşıtları, şeriat ve monarşi heveslileri karşılarında daima bizi bulacaklardır.”

SOL Parti’nin, “Saltanatı yenelim; devrimci demokratik cumhuriyet için mücadeleye” başlığı ile yayımladığı açıklamanın tamamı şöyle:

"Mustafa Kemal önderliğinde emperyalizme karşı verilen bağımsızlık savaşı sonucu kazanılan Cumhuriyet tüm ezilen uluslara örnek oluşturmuştur. Cumhuriyet, saltanat ve hilafete son vererek tebaadan yurttaşlığa ileri attığı adımla kadınların siyasi ve toplumsal hayata katılımından medeni hukuka laiklik yolunda küçümsenmeyecek adımlar atmıştır. Kamu işletmeleriyle yerli üretimin yaygınlaştırılması ve sanayileşme adımları ile ekonomik bağımsızlık için ilerlemeler sağlanmıştır.

Ancak zaman içerisinde rejimin burjuva karakteri ağır basmış, toprak reformu gerçekleştirilememiş; demokrasi, özgürlükler ve işçi hakları anlamında beklenen ilerleme kaydedilememiştir. Yurttaşlık kimliğinin yerleştirilmesi iddiasıyla, başta Kürtler gelmek üzere insanlarımızın kendi kimlik ve kültürlerini yaşamak, anadillerini kullanmak talepleri bağdaştırılamamıştır.

Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle toprak ağalarının ve sermayedar sınıfın egemenliği pekişmiş, tarikatlar ve cemaatler canlandırılmış, gericilik hortlamış, NATO’nun sadık bekçisi rolüyle Bağlantısızlar Hareketi’ne, ulusal kurtuluş mücadelelerine sırt çevrilmiş, rejimin Amerikancı niteliği pekişmiştir.

61 Anayasası’nın tanıdığı özgürlük ortamında yükselen devrimci ve sosyalist hareket, ülkenin bağımsızlığına, Cumhuriyet’in aydınlanmacı kazanımlarına ve laikliğe hep kararlılıkla sahip çıkmış, emperyalizme ve gericiliğe karşı sert tavır almıştır. Mahir’in ve Deniz’in mücadeleleri de hep bu doğrultuda olmuştur.

Türkiye devrimci hareketine karşı gerçekleştirilen 12 Eylül faşist darbesi, Türk-İslam sentezini benimsemiş, milliyetçilik ve gericilik devletin resmi politikası haline gelmiştir. 90’larda dünyada postmodernizmin yaygınlaşmasının da etkisiyle, 2.Cumhuriyet tartışmaları başlamış; aydınlanma, bilim ve laikliği küçümseyen, Kemalizmle hesaplaşma kisvesi altında gericiliğe göz kırpan, sivil toplumculuk rüzgarlarıyla kamunun kurumsal yapılarını ve ekonomideki düzenlemeci rolünü reddeden piyasacı eğilimler boy göstermiş; sol ve sosyalist çevrelerde de belli bir etki yaratmıştır.

SOL Parti ve dayandığımız devrimci gelenek, hiçbir zaman bu eğilimlere prim vermemiş, AKP’nin iktidara gelişiyle birlikte vesayet rejimiyle hesaplaşma görüntüsü altında iktidara örtülü destek sunan eğilimlere karşı net tavır almıştır. Cumhuriyet’in kazanımlarına, aydınlanma değerlerine, laikliğe bu gerici iktidar döneminde daha fazla ihtiyaç duyulduğunu kavramış, neoliberalizmle mücadelenin yanısıra laikliği siyasi önceliklerinin eksenine koymuştur.

Ama bugün Cumhuriyet’in 100’üncü yılına yaklaşırken Türkiye’nin yeni bir ülke tasarımına, yeni bir cumhuriyet fikrine gereksinimi olduğunu görüyoruz. Geçmiş cumhuriyetin bağımsızlıkçı, laik, aydınlanmacı karakterini sahiplenmeye devam edeceğiz. Ancak daha eşitlikçi; daha özgürlükçü; başta eğitim ve sağlık olmak üzere yurttaşlık haklarının kurumlaştığı; gıda, enerji ve sanayide ulusal egemenliği gözeten, toplumsal cinsiyet eşitliğini amaçlayan, farklı etnik ve mezhep kesimlerinin kimlik ve tanınma taleplerini meşru kabul eden, küresel iklim değişikliği tehdidi karşısında sosyal ve ekolojik amaçları bağdaştıran emek eksenli devrimci demokratik bir cumhuriyet için mücadele edeceğiz."