EKİN AKYAZ – ÖYKÜ ŞENER Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından ikincisi düzenlenen Ortadoğu Barış Konferansı başladı. Lübnan’dan Filistin’e, Ürdün’den Suriye’ye kadar çok sayıda gazeteci, STK temsilcisi ve konuşmacı etkinliğe katıldı. Etkinlikte ilk gün, “Ortadoğu’nun Tarihsel Arka Planı ve Değişen Dengeler”, “Filistin Sorunu ve Barış”, “Kürt Sorunu ve Barış” adı verilen oturumlar gerçekleşti. İstanbul’da Tarık […]

Devrimci fikirleri yükseltme zamanı

EKİN AKYAZ – ÖYKÜ ŞENER

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından ikincisi düzenlenen Ortadoğu Barış Konferansı başladı. Lübnan’dan Filistin’e, Ürdün’den Suriye’ye kadar çok sayıda gazeteci, STK temsilcisi ve konuşmacı etkinliğe katıldı. Etkinlikte ilk gün, “Ortadoğu’nun Tarihsel Arka Planı ve Değişen Dengeler”, “Filistin Sorunu ve Barış”, “Kürt Sorunu ve Barış” adı verilen oturumlar gerçekleşti. İstanbul’da Tarık Akan Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılan konferans bugün de devam edecek.

Etkinliğin ilk gününde Ortadoğu’daki mücadeleleriyle tanınan Leyla Halid ve Enis Nakkaş söz aldı. Halid, “Hangi barış” sorusunu yöneltirken; Nakkaş, bölgedeki emperyalist müdahalelerin başarısızlığına dikkat çekti.

‘NASIL BİR BARIŞ’

Leyla Halid, konuşmasında şunları söyledi: “Barış sözcüğü dediğimizde sormak gerekiyor. Nasıl bir barış? Hangi barış? Kökeninin gücünü nereden alan barış? Eğer gücünü emperyalistlerden alıyorsa, eğer adalet talep etmiyorsa adına barış dediğimiz şeyin hiçbir anlamı kalmaz. Tarih, İsrail devletinin ve siyonistlerin zulmüne direnen Filistinlilerin tarihidir. Filistin halkı sadece kendi ülkesinde değil gittiği bütün ülkelerde mücadelecidir. İsrail tek başına İsrail değildir. ABD emperyalizminin, siyonist çetenin, Batı’nın, Arap gericilerinin desteğini alır. Dünyanın her yerinden binlerce insan bu emperyalist çeteye karşı özgür insanlar olarak, Filistin için mücadele etmiştir.”

‘ABD BAŞARISIZ OLDU’

Enis Nakkaş ise Suriye sürecine değinen bir konuşma yaptı. Nakkaş, “Suriye’deki tüm çatışmaları yıllarca izlediniz. Bu çatışmaları dışarıdan gelen güçlerin yaptığı artık sır değil. Türkiye’nin bu gruplara verdiği destek de sır değil. Hepiniz biliyorsunuz. Katar 143 milyar harcadı bu savaşa. ABD ise milyarlarca… Türkiye sınırlarındaki tüm girişlere, çıkışlara izin verdi. Ama ne oldu? Başarısızlıkla sonuçlandı. Biz yaşıyoruz orada. Bölgeyi ortadan kaldırmak isteyen tüm güçler başarısız oldu. İsrail’e, ABD’ye karşı direnen esas güçler bölgede ilericidir” dedi.

Kimliklerin değil siyasetlerin konuşulması gerektiğini söyleyen Nakkaş, “Peki, şimdi ne olacak? 1400’lü yıllardan bu yana tüm ilişkiler yumağına bakın. Arap, Fars milliyetçilikleri, dinsel çatışmalar… Devrimci siyasetin değil gerici siyasetin ön planda olması ülkeyi bu hale getirdi. Hala kimliklerin konuşuluyor olmasını bir kenara bırakmak gerekiyor. Kimliklerin değil, siyasetlerin konuşulduğu, savaşanın kimlikler değil akımlar (fikirler) olduğu bir döneme girmek zorundayız” ifadelerini kullandı.

‘DEVRİMCİ FİKİRLERİ YÜKSELTELİM’

Nakkaş, Batı’ya karşı verilen mücadelede siyasi güce dikkat çekerek, “Batı’ya karşı da mücadele ancak böyle verilebilir. Ancak böyle ‘güç’ olabilirsiniz. Sosyal hareketler, emekliler, emekçiler, kadınlar, yani tüm toplumsal öğelerin iyiliğini düşünecek bir ‘akım’. Onun dışında hiçbir şekilde güç olamazsınız. Tutuculuğun bir sonu yok. Fakat sınırı aşan fikirlere, uluslararası fikirlere set koyamazsınız. Ancak sınırları aşan devrimci fikirleri yükselterek Avrupa’yla da ABD’yle de mücadele edebilirsiniz” ifadelerini kullandı.

Geleceği içeren fikirlerin önemini vurgulayan Nakkaş, “Kimileri 1400’lü yıllara geri gidelim istiyor. Tarih böyle okunmaz. Bu artık yenildi. Geleceğe bakmadan ilerlemek mümkün değil. Emperyalizme direnen, İsrail’e ABD’ye direnen herkesin bu direniş ekseniyle hareket etmesi gerekir” diye konuştu. Nakkaş, Arap Baharı tanımıyla ilgili “Arap Baharı berbat bir tanımlama. Ben kullanmıyorum onu” diye konuştu.

‘HALKLAR BİRLEŞSİN’

Nakkaş, konuşmasında Türkiye’deki Kürt sorununa da değindi. “Dışarıdan destek ile hiçbir şey olmaz” diyen Nakkaş, sözlerini şöyle tamamladı: “Hiçbir kimlik, ‘Bu benim için fırsattır’ deyip dışarıdan destekle bir şey yapmasın. Yerel halklar, Araplar, Kürtler kendi içerisinde birleşsin.”

‘KUDÜS’TE SAMİMİ OLUN’

Etkinlikte bir diğer söz alan isim Mervan Abdülal oldu. Yazar Abdülal, yaptığı konuşmada darbe iktidarlarına değindi, “Bence, Ortadoğu’da bildik yöntemlerin dışında yeni bir yöntem deneniyor: Orduları siyasete sokma. Sudan, Mısır, Libya, Tunus, Cezayir hepsinde yönetici güç ordu var. Devrim muhafızlarını terörizmle suçlamak da bu emperyalist projenin bir parçası” ifadelerini kullandı.

Abdülal, Kudüs mücadelesinde samimi olunmadığını söyleyerek, “Filistin davası niye bitemiyor? Çünkü Filistin fikrini öldüremediler. Arap ülkeleri eğer Kudüs konusunda samimiyse ABD’yle güvenlik ilişkilerini kesmeyen birçok körfez ülkesi var, bunu nasıl açıklayacaksınız.? Bu tamamen sembolik anlama önem veriyor gibi görünmek için…” diye konuştu.

***

‘İDEOLOJİK PROGRAM OLMALI’

Akademisyen İlhan Uzgel ise ABD’nin bölge politikalarında başarısız olduğuna ilişkin görüşlere karşı çıktı. Uzgel, “ABD amacını elde edemedi demek, sadece bir slogan. Ortadoğu’da iki sözcük önemli. İdeolojik ve iktisadi kriz… ABD, Irak’ ta, Suriye’de yenildi demek çok bir şey anlatmıyor. Suriye’yi çok düşük bir maliyetle (Irak’a göre) felakete sürüklemeyi başardı. 2011’den önce bir tane ABD askeri olmayan yerde şimdi Amerikan üsleri var. Irak’a işgal, Libya’ya BM kararı ile girdiler. Suriye’de Yemen’de ise iç savaş! İsrail bugün Golan tepelerini işgal kararını açıklayabiliyorsa, ‘ABD amacını elde edemedi’ demek yalnızca slogan kalıyor” ifadelerini kullandı.

Ortadoğu’da en önemli sorunun ideolojik kriz olduğunu söyleyen Uzgel, “IŞİD her yerde terörist ilan edildi evet, ama İslamcıların ideolojik programı olmamasının da bunda etkisi oldu. Bu nedenle iş görür bir araç olamadılar. Filistin ve Kürt sorunları aynı plansızlık nedeniyle çözülmedi. Barış önemli ama soyut bir talep. İdeolojiniz olmadığında anlamlı bir radikalliği de savunamıyorsunuz” dedi. Bu gelişmeler içinde Türkiye’nin konumuna değinen Uzgel, şöyle devam etti: “Bu koca denklem içerisinde yeri en başından itibaren tuhaf ve yanlış olan odak Türkiye. Bir dönem Ortadoğu’da lider olmaya ve Esad’ı devirmeye soyunan siyaset şimdi Kürtleri belli bir bölgede sıkıştırma siyasetine tabi durumda. Kürt hareketi de bölgedeki diğer unsurların tamamı gibi pragmatist bir siyaset yürütüyor.”