CHP lideri Kılıçdaroğlu, partisinin son grup toplantısında “FETÖ’nün bir numaralı siyasi ayağı Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zattır” dedi ve salondan da epey alkış aldı.

AKP’nin tepkisine bakılırsa, Kılıçdaroğlu’nun istediği oluyor. AKP Genel Başkan YardımcısıH. Yazıcı, bu sözlerin hesabını mahkemede soracaklarını söyledi. Eh, Kılıçdaroğlu da bunu istemişti zaten: “Versin mahkemeye ispat edeceğim!

O grup toplantısında, kimsenin mahkemeye taşımayacağı “kadınlar” ve “devrim”le ilgili sözleri de çok alkış aldı. İktidarın tüm ana akım medyayı kendi borazanına döndürmesinin de onu kurtarmayacağını söyleyip; “Bu ül kenin kadınları, genç kızları, anneleri sizi sandığa gömecek. Kadınlar artık ‘yeter’ diyor. Bu ülkenin kadınlarına sonuna kadar güveniyorum, 2019’da demokrasiyi onlar getirecek” dedi.

Devrime az kaldığı müjdesini de verdi: “Az kaldı 2019’a, az kaldı kadınların devrimine.

Bir yandan Kılıçdaroğlu’nu dinlerken, bir yandan 2016’da bir grup feministin kurduğu web sitesi Çatlak Zemin’den AKP Karnesi’ni okuyordum.

Karne; AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana kadınlarla ilgili ürettiği siyaset ve söylemlerin, toplumsal cinsiyet alanında yapıp ettiklerinin 9 başlık altında kapsamlı bir dökümünü içeriyor.

Olayları kendimize göre eğip bükelim, sadece iktidarı karalamaya dönük bir rapor ortaya çıkaralım mantığıyla hazırlanmış bir rapor da değil. 15 yıllık tek parti yönetimi boyunca;

aile, eğitim, cinsel istismar/şiddet, kadın emeği, annelik/üreme/kürtaj, erkek şiddeti, eşitlik-ayrımcılık, siyaset ve cinsellik başlıkları altında toplanan verilerle kadın mücadelesinin kayıpları da kazanımları da gözler önüne seriliyor.

Rapor ya da kendi verdikleri isimle AKP Karnesi; medyada çıkan haberler, resmi gazete yayınları, Meclis tutanakları, Anayasa Mahkemesi kararları, genelgeler, kararnameler, protokoller, resmi istatistikler gibi kaynaklar taranarak hazırlanmış ve dilerseniz bir tıkla orijinal kaynağa da ulaşabiliyorsunuz.

Karneye bir göz gezdirmek bile, bir süre konuşup unuttuğumuz pek çok olayı anımsayıp hafıza tazelemeye, şimdilerde kimi “hoca”ların başı kapalı kadın öğrenciler arasında bile ateist eğilimlere yol açan abuk sabuk açıklamalarına en tepeden gösterilen tepkilere karşın, bu noktaya nasıl gelindiğini anlamaya da hizmet ediyor.

Bugün “önüne gelenin çıkıp kadınlarla ilgili ileri geri konuşmaların İslam’a getirdiği lekeyi” görerek tepki gösteren Erdoğan’ın, dün bir protesto eyleminde panzerin üzerine çıkan Halkevleri yöneticisine “O kadın, kız mıdır kadın mıdır?” diye seslenişini anımsıyoruz. (3 Haziran 2011)

Bir AKP milletvekilinin, “Tecavüz sonucu hamile kalan kadınların kürtaj olmaması gerekir” dediğini (31 Mayıs 2012); Adalet Bakanı’nın devlet “aile içi şiddete karışmasın” hükmü verdiğini (13 Nisan 2016) hatırlıyoruz.

Diyanet İşleri’nin, İslam’ın kadına ne çok haklar tanıdığını anlatmak için, eski zamanlardan ve dinlerden örnekler verdiğine, “Feminizm ahlaksızlıktır” demeye getirdiğine bir kez daha tanıklık ediyoruz:

Bir kere, feminizm hareketine kapılan kadın, genel olarak kayıtsız şartsız özgürlük düşüncesiyle aile için vazgeçilmez olan birçok kural ve değerleri hiçe saymakta; esasen sosyal hayatın hiçbir alanında hiçbir insan için geçerli olmayan ‘Kendi hayatımı canımın istediği şekilde yaşamak hakkımdır!’ şeklindeki anlayışı, bütün değerlerin üstünde bir değer ve kanun kabul etmektedir…” (8 Mart 2008)

Bu anlayışın AKP’nin Dengir Mir Mehmet Fırat gibi isimlerinde de, “AKP’nin Kadınları Feminist İdeolojiye Köle Olmayacak” şeklindeki ifadelerle somutlandığını görüyoruz. (4 Mayıs 2008)

Gezi eylemleri sırasında gözaltına alınan kadınlara cinsel işkence uygulandığını, valiliklerin LGBTİ+ etkinliklerini yasakladığını anımsıyoruz.

Karne geride kalan 15 yıldan o kadar çok şeyi anımsatıyor ki, onları anımsayarak Kılıçdaroğlu’nu dinleyince, “Az kaldı kadınların devrimine” bir başka çınlıyor kulağınızda!