Didim'de seracılık amaçlı kullanılması için projelendirilen jeotermal tesisi için valiliğin “ÇED gerekli değildir” kararı yargıya taşındı

Didim'de jeotermal için yürütmeyi durdurma talebi

ERDEM ÖZDEN / DİDİM

Didim'de seracılık amaçlı kullanılması için projelendirilen jeotermal tesisi için valiliğin “ÇED gerekli değildir” kararı Didim'de 1986 yılından beri faaliyet gösteren Didim Derneği tarafından yargıya taşındı. Didim Derneği Başkanı Ecz. Mehmet Soysalan konuyla ilgili olarak bir basın açıklaması yaptı.

Soysalan, Didim Hisar Mahallesi 175 Ada 14 Parsel'de projelendirilen jeotermal kaynak kullanılarak seracılık faaliyeti projesinin çevresel etkilerinin bertaraf edilmesi konusundaki eksiklerini gördüklerini, Aydın Valiliği'nin söz konusu proje ile "ÇED Gerekli değildir" kararının durdurulması isteğiyle dernek olarak yürütmenin durdurulması davası açtıklarını belirtti.

Endişelerinin hukukun gecikmesi durumunda geri dönüşümü mümkün olmayan çevresel zararların oluşabileceğini söyleyen Mehmet Soysalan, "Alan Didim'i besleyen su havzasının olduğu bölgedir, minimum bir etki bile Didim'in tek su kaynağını etkileyebileceği gibi geri dönüşümsüz zararlar yaratabilir. 'Sulu Batak' diye bilinen mevkii Didim'in içme ve kullanma suyunun çoğunlukla çıkarıldığı alandır, dolayısıyla önemlidir. Endişeliyiz” dedi.

didim-de-jeotermal-icin-yurutmeyi-durdurma-talebi-689704-1.

PROJE EKSİK VE HATALI

Soysalan şunları söyledi:

“Projede seracılık amaçlı kullanıldığı belirtilse de insan sağlığı açısından incelenmesi önemlidir. Çıkacak akışkanın kentin su kaynaklarına, toprağına, havasına zarar verilmeden nasıl yok edileceği projede belirtilmemiş. Akışkan içindeki arsenik, sülfür gibi zehirli maddelerin yer altı ve yer üstü su kaynaklarına etkileri belirtilmemiş, Kentimizin doğal ve tarihi yapısına etkileri Didim'in hakim rüzgârlarının yönüyle ortaya çıkacak kokunun analizine dair veriler yok, özetle projenin bölgeye ve ilçemize etkileri kümülatif olarak bir değerlendirmeye tabii tutulmamış. Dolayısıyla projenin eksik ve hatalı olduğunu düşünüyoruz ve kentimizin çevre ve yaşam haklarını ihlal ettiğini düşünerek dava açtık. Dernek olarak, Anayasanın 17. maddesinde tanımlanan 'herkes yaşamı, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir' ilkesi temelinde ve '… çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevrenin kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşlarının görevidir' bilgisi ışığında davamızı yürüteceğiz ve bu konuda vatandaşlarımızı bilgilendireceğiz."