Memlekette müziğe düzenli olarak para harcamanın tarihi çok eskiye dayanmıyor. Bu servislerin geçmişi neticede birkaç yıllık. Peki grupların bu işten çıkarı ne?

Dijital müzikte yolculuk nereye?

Stream servisleri hayatımıza gireli kısa bir süre oldu. 2005-2006 yıllarında İsveçli Spotify’ı ABD’li Pandora gibi sistemleri VPN, IP çakallıklarıyla takip edebiliyorduk. Yeni müzik keşfetmek için mükemmel platformlardı. Pandora ABD’nin en büyük sistemlerinden. Spotify malumunuz... Fakat bu işin Türkiye’deki tarihi çok eskiye gitmiyor. Önce Deezer ile tanıştık. Sonra Spotify hayatımıza girdi. Deezer hayatımızdan sessiz sakin gitti, Türkiye ofisini kapattı ama servis devam ediyor. Spotify fazlasıyla yok kat ettiği sırada Apple Music hayatımıza girdi. Fakat bu işin de bir geçmişi var: Download yani müzikleri sıkıştırılmış/sıkıştırılmamış dijital dosyalar halinde cihazlarımıza indirmek.

Dijital müziği ama yasal ama korsan yollarla download etmek CD vb. fiziksel satışı bitirdi. Devreye stream servisler girince download bir anda hayatımızdan çıktı. Ben eskiden gigabaytlarca albüm indirip kenarda tutarken, indirdiklerimi sağlıklı şekilde saklayabilmek için terabaytlar büyüklüğündeki sabit disklere para harcarken şu anda ne böyle harcamalarım var ne de albüm indiriyorum. Sadece radyo programım için tek tek şarkılar indiriyorum hepsi bu.

Stream servisler download’ı ve akabinde korsanı bitirdi. Fakat stream servislerinin de tamamı ücretli yani premium değil. Biz müziğe para harcamayı pek seven bir millet değiliz kabul edelim. Konsere bilet almaz davetiye kovalarız. Yüksek ses kalitesi pek umrumuzda olmaz açar Youtube’dan dinleriz şarkıları. Ücretli müzik servislerinin büyümesiyle insanların para harcaması da artıyor artmasına ama bu ücretler gayet az ve bunun kendi adıma müzikseverlerde müziğe, konsere para harcama eğilimi yaratacağını da pek düşünmüyorum.

Sanatçının kazancı şeffaf değil
Geçen haftasonu İstanbulda Sonar Festival 2017, Zorlu PSM’de gerçekleştirildi. Geçen haftaki yazımda da bahsettiğim gibi panelleri takip ettim. Festivalin kendisinin ne derece doyurucu olduğu zaten ortada. Biletler tükendi, toplam 10 bine yakın kişi çok eğlendi. Memleket halleri bu haldeyken böyle bir festival olması gerçekten biraz nefes imkanı sağladı.

Panellere dönüyorum: Bazıları çakışsa da özellikle “Müziğin Tüketimi 2017 ve Ötesi” panelinden büyük keyif aldım. Panelin moderatörü, Guardian Müzik Yazarı ve Complete Music Update kurucusu Chris Cooke’tu. The Orchard Türkiye Başkan Yardımcısı Metin Uzelli, Fransız Bandsquare’den Esther Levi’nin de katıldığı panel gayet verimli geçti.

Orchard’dan Metin Uzelli çok mantıklı bir şey söylüyor. Türkiye’de korsan fazlasıyla azaldı fakat zaten Türkiye’de 2-3 yıldır stream servislere para harcanıyor. Bir anda bu kültürün değişmesi mümkün değil. Ayrıca özellikle Türkiye gibi Latin Amerika’da da Youtube gayet büyümüş vaziyette. Bu da stream servislerinin premium üye olmanın önündeki en büyük engel.

Panelde konuşulan en büyük sorun sanatçıların ne kadar para kazandığı. Biz aylık bir ücret ödüyoruz bu servislere fakat bu paranın kaçta kaçı sanatçıya gidiyor kimse bilmiyor. Fiziksel albüm satışlarında sanatçının eline ciddi paralar geçiyordu fakat burada işler çok daha yavaş ilerliyor. Milyonlar dinleniyorsanız ve plak şirketinizle iyi bir anlaşmanız varsa uzun süre içinde paranız katlanarak büyüyor.

Sanatçıların ise neyin ne olduğuna dair soru işareti büyük. Servisler dinlenme raporlarını plak şirketine verse de 3 yıldır rapor görmeyen sanatçılar var. Kısacası ne ne kadar dinlendi, karşılığında ne kadar para kazanıldı bunlar hep muallak. Buradaki zaten en abes durum sanatçının ürettiği, yarattığı bir değer üzerinden devasa bir sektörün para kazanırken üreticinin en az parayı kazanıyor olmasında. Bunlar oturup şeffafça konuşulmazsa sektör için tehlike baş gösterecektir. Lakin müzisyenler hiç de memnun değil gelinen durumdan. Stream servisler, sanatçılara “Korsanı bitirdik sizi de dünyaya dinletebilme imkanı verdik” dese de bu biraz çocuk kandırmaya benziyor. Korsan bitti bitmesine ama sanatçının kazancı pek büyümedi.