Nasıl ki konvansiyonel medyada çalışmış tecrübeli gazeteciler büyüklerinden birtakım değerleri öğrenirler, yeni nesil için de bu tarz bir çalışma yapılmalı

Dijital şöhret, etik ve itibar

Bireysel yayıncılığın ne kadar güçlü, etkili ve hızlı olduğunu artık herkes iyi biliyor.

Etik değerlerin tam oturmadığı, neyin ne kadar doğru ya da yanlış olduğunun tam bilinmediği o belirsiz evrilme dönemindeyiz. Ancak şunu söylemek sanıyorum yanlış olmaz, evrilmenin sonlarına geldik diyebiliriz. Hem ilk jenerasyon YouTuberlar, hem profesyonel yayıncılılar dijital yayıncılık konusunda epey tecrübelendi. Etik değerlerin oturtulması, sınırlarının çizilmesi ya da çizilmemesi konusunda artık bir şeyler belirlenmek zorunda. Nasıl ki konvansiyonel medyada çalışmış tecrübeli gazeteciler büyüklerinden bir takım değerleri öğrenirler, yeni nesil için de bu tarz bir çalışma yapılmalı. Yani televizyonda yapılan haberler, eğlence, dizi, tartışma vs bu formatlar ile ilgili bir takım kurallar varsa dijital dünya içinde olmalı diye düşünüyorum. Sakın bunu sansür anlamında söylediğimi zannetmeyin. Olumsuz, yanlış içeriği engellemek yayılmasını engellemez tam tersi daha çok izlenmesini sağlar.

Bir taraftan da baktığımızda bağımsız içerik sıkıntısı klasik medyanın en çok zorlandığı alan. Malum medya patronlarının pek çoğu sadece yayıncılık yapmıyor. Madencilik, enerji sektörü, turizm vs pek çok alanda da faaliyet gösterdiği için bulundukları ülkenin devletiyle, dinamikleriyle de iyi geçinmek zorunda kalarak yayın kalitelerinden ödün veriyorlar. “Yeni nesil yayıncılık neden bu kadar hızlı büyüdü? Neden güveniliyor? Neden bu kadar sevdik?” Bunların tamamının cevabı televizyonlara, gazetelere, belli bir yayın grubunun sahibi olduğu internet sitelerine olan inancın kaybolması değil mi? Bunun paralelinde de mobil dünyanın özgürlük desteğini de alınca klasik yayıncılık bitme noktasına geldi zaten. Bir taraftan da bu yönde gelişen teknolojiler alışkanlıklarımızı da değiştirmemizi sağlamadı mı? Bence sağladı. Artık canımız ne isterse, nerede olursak onu izlemek istemiyor muyuz? Dikkat edin okumak demedim. Çünkü yapılan tüm araştırmalar okuma alışkanlığının bir hayli düştüğünü, okunacaksa da kısa olacak şekilde verilen içeriklerin okunduğunu gösteriyor. Dünya artık okumak değil izlemek istiyor. Özellikle de yeni nesil bu konuda çok net.

Dijital dünya artık gerçek dünyanın en büyük ortağı olmuş durumda…

Özellikle çocuklarımız, gençlerimiz için tehlikeli bir süreçten geçiyoruz. Çok uyanık olmak, bu işin kurallarını yazmak zorundayız. Önce ülkemizden birkaç örnek vermek istiyorum. Sonra dünyaya bakarız.

Geçen hafta YouTube’da çok popüler bir kanal ile ilgili yasadışı bir alanda hizmet veren bahis sitesi içerik ürettikleri için ifade vermek durumunda kaldı. Kanalın adını buradan yazmak istemiyorum. Çünkü onların bu videoyu suç olduğunu bilerek yaptıklarını düşünmüyorum. Onlar çok basit bir mantıkla bakmış gibi görünüyor. Çok izlenecek matrak bir video yaparız, üzerine de biraz para kazanırız düşüncesiyle bu tip bir içeriği ürettiklerini sanıyorum. Kanallarının yapısı gereği genellikle eğlenceli içerikler üretiyorlar. Aynı site YouTube dışında da bazı sosyal medya fenomenleri ile de muhtemelen çalışmış olabilir.

Şimdi bu olay bize örnek oldu. Dijital yayıncılıkta da iki yönlü sorumluluk var. Önce yayıncı tarafından bakalım. İçerik üreticisi sadece para veriyor diye onunla ilgili bir içerik üretmemeli markayı kendisi de araştırmalı. Yayıncı şunu hiç unutmamalı, hazırladığı içerik milyonlarca insanın önüne çıkıyor. Bunu izleyen özellikle çocuklar, gençler sadece hayranı olduğu kişi ya da kişiler kullanıyor, güzel diyor diye ya o ürünü alıyor ya hizmeti kullanmaya başlıyor.

Bu büyük bir sorumluluk gerçekten. Sadece para kazanmak için şuursuzca içerik üretemezsiniz arkadaşlar. Lafınız, sözünüz nerelere gidiyor düşünmek zorundasınız. Sırf siz tanıttınız diye bir hizmeti almaya başlayan ve mağdur olan insanları düşünmek zorundasınız. Bu sizin ‘influencer’ olarak sorumluluğunuz. Influencer’ın kelime anlamı; etkileyen, etki/tesir yapan, etki altında tutan kimse. Sektörde bu kelime kullanılıyor onun için yazma gereği duydum. İçinize sinmeyen, güvenmediğiniz hiç bir marka ile iş yapmayın. Emin olun uzun vadede bu sizi daha güçlü yapacak. İtibarınızı kaybettikten sonra size ne hayranlık duyanlar inanır ne de hitap ettiğiniz kitleye karşı güveni kaybettiğiniz için markalar iş verir. Benim hayattan öğrendiğim en önemli derslerden biri ‘itibar’ı kaybetmemek. Zaten çok zor, uzun ve meşakkatli bir süreç sonrası kazanılabilen ‘itibar’ inanın 3 saniyede kaybediliyor ve geri kazanılması çoğu zaman ya mümkün olmuyor ya da uzun yıllar alıyor.

Mutlaka etik değerleriniz olmalı, korumanız gereken bir itibarınız olduğunu unutmamalısınız.

Bildiğiniz bütün markalar etik ve itibar konusunda ciddi çalışmalar yapmakta. Üstelik ciddi bütçeler ile danışmanlıklar alarak bunun sürdürülebilirliği için büyük bir çaba sarf etmekte. Bizlerde yeni nesil yayıncılar olarak buna çok dikkat etmeliyiz. Hatırlayanlarınız olacaktır. Dijital içerik üreticiler derneği kurmak için bazı adımlar atmıştım. İşlerimin yoğunluğu sebebiyle bunu ötelemiştim. Gelişmelerden sonra bu konuyu tekrar gündemimin ön sıralarına almak durumunda olduğumu gördüm. Bu işi hızlandıracağım. Konuyla ilgili yazımı arşivden bulabilirsiniz.

Son olarak markalar ve onların dijital dünyasını yöneten çalışanları ve ajanslarına da büyük iş düştüğünden bahsetmek istiyorum. Marka, ürünü/hizmeti için ajanslarla çalışıyor. Belli kriterler çerçevesinde uygun olan ‘influencer’ seçiliyor. Bu birden fazla da oluyor çoğu zaman. Sizlerden ricam bakış açınızı biraz daha genişletmeniz. Bunu çok doğru yapan markalar var. Onlar zaten artık neyi nasıl yapacaklarını, kimlerle çalışacaklarını biliyorlar. Doğru ya da eksik yapanların hatası şu. Kriter olarak gördükleri, abone/takipçi sayısı etkileşim/izlenme oranları son dönemde de biraz demografik yapıları kontrol etmeye başladılar. Daha öncesinde demografik yapıya bile bakmadan o kadar yanlış paralar harcadılar o kadar yanlış kitlelere ulaştılar ki ben bunları yazmaktan yorulmuştum o dönem. Bu kriterlerinin en başına artık şunu koymalılar ETİK VE İTİBAR. Eğer bu şekilde projeler gerçekleştirirlerse inanın daha sağlıklı içerikler çıkacak ve amaçlarına daha kolay ve ekonomik bir şekilde ulaşacaklar.

Düşünsenize önemli bir markasınız ya da önemli olmak için büyük bir yatırım yaptınız. Kendinizi kitlelere duyurmak için seçtiğiniz influencer geçmişte ne yapmış araştırmazsanız başınız ciddi anlamda yanabilir. O zaman düştüğünüz durumu ne kadar emek ve para harcasanız da kurtaramayabilirsiniz.

Herkes sorumluluklarını yerine getirir ve belli standartları korursa bu konuda kaza yapma ihtimali o kadar düşer.