Gıdada üretimden tüketime arz zincirinin dijital ortama taşınması amacıyla hazırlanan Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) projesine tepki geldi. Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nce hazırlananı raporda, Dijital Tarım Pazarı’nın çözüm değil sorun getireceği ifade edildi

"Dijital Tarım Pazarı çözüm değil sorun getirir"

AYCAN KARADAĞ

Tarım ve Orman Bakanlığı, tarımsal ürünlerde alıcı ve satıcıyı çevrimiçi ortamda bir araya getirmeyi amaçladığı belirtilen Dijital Tarım Pazarı’nın (DİTAP) tanıtımını yaptı. ditap.gov.tr adresinde başlatılan uygulama, dijital bir “pazar yeri” olarak işleyerek üretim zincirinin her iki ucunu birbirine yakınlaştırmayı amaçlandığı öne sürülürken tartışmalar da beraberinde geldi.

İzmir Ziraat Mühendisleri Odası Şubesi adına Dr. Fatih Özden, Dr. Zerrin Çelik ve Zir. Yük. Müh. İpek Topuzoğlu bir rapor hazırladı. DİTAP, geri çekilen Tarımda Milli Birlik Projesi’nin bir uzantısı olduğu ifade edilen raporda, “Bakan açıklamalarında sözleşmeli üretimi, alanın satanın belli olduğu, fiyat kabul koşullarının baştan oluşturulduğu, üreteni ve alım yapanı koruyan, üretici ve tüketiciyi birbirine yakınlaştıracak bir model olarak dile getirmektedir. Sözleşmeli üretim üreticiler için piyasalara, teknolojiye, krediye ulaşmanın kolay yolu olarak sunulmaktadır. Buna karşılık madalyonun diğer tarafını çevirdiğimizde karşımıza farklı bir tablo çıkmaktadır. Sözleşmeli üretim tarım şirketleri açısından kullanılan arazi için herhangi bir ödeme yapmadan, işçi istihdam etmeden, doğa kaynaklı risk ve belirsizlikler ile iş kazalarının doğuracağı sorumlulukları çiftçiye transfer ederek düşük maliyetle hammaddeye ulaşabilmenin kolay yolu olarak da görülebilmektedir. Sözleşmeli üretim modelinde kaybedenin üretici olduğu yaşanan birçok olayla bilinmektedir. DİTAP ile çiftçilerin sözleşmeli üretime mecbur bırakılması ve çıkabilecek bir sorunda TOBB’un herhangi bir sorumluluğunun bulunmaması üreticileri örgütlü olmazsa kaybeden taraf olacağı bir sisteme dâhil etmektir. Bu yönüyle serbest piyasa koşullarına bırakılmış bir sözleşmeli tarımın çiftçiyi kendi toprağında işçileştiren bir uygulama olduğu söylenebilir” denildi.

DİTAP KAPSAYICI DEĞİL, DIŞLAYICIDIR

Piyasaların herkese açık, şeffaf ve özgürlüklerin temsilcisi kurumlar olduğu söylemi kapitalist neo-liberal ideolojinin söylemi olduğu vurgulanan raporda, şu ifadelere yer verildi: "Oysa piyasalar, içindeki aktörlerin çıkar çatışmaları ve güç dengesizlikleri üzerinden işlerlik kazanırlar. Adına rekabet denilen bu süreç çoğu zaman tekelleşme eğilimini de fıtratında barındırır. Yine açıklamada DİTAP sayesinde ihracata yönelik pazarların genişleyeceği dile getirilmektedir. Aslında bu iddia getirilmek istenen sistemle tutarlı gözükmektedir. Zaten söz konusu sistemde baskın olacağı anlaşılan özel sektörün yaklaşımının da bu yönde olması öngörülebilir bir tercihtir. Çünkü ülkemizde özellikle 1980 sonrası ithal ikameci politikaların yerini ihracat odaklı ekonomi politikaları almıştır. Bu politikaların ülkemiz tarımına yansımaları sonucu yurt içi tarımsal üretimin odağı ihracata kaymıştır. Üretimin yönlendirilmesinde ihracat pazarlarının istekleri, yurtiçi talep ve ihtiyaçların önüne geçmiştir. Bunun neticesinde birçok temel tarım ürününün üretimi azalmış ve ithalat yoluna gidilmiştir" ifadelerine yer verildi.

"Koronavirüs salgınıyla yüzleştiğimiz gerçeklerden birisi de tarımsal üretimin odağının başta yurtiçi ihtiyaçlara yönelik olması gerektiğidir" denilen raporda, şunlar kaydedildi:

"DİTAP çiftçilerin kendi içinde de rekabet etmelerinin önünü açan hatta bunu sistematik hale getiren bir uygulama anlamına gelmektedir. Bu durum aslında korunacağı söylenen ve rekabet gücü kazanacağı iddia edilen küçük ölçekli işletmeleri olumsuz etkileyecek ve pazar bulmalarını daha da zorlaştıracaktır. Tüm bunların dışında sistem yeni bir teknolojik altyapıya dayanmaktadır. Teknoloji denilen olgu ise nötr bir kavram değildir ve kim tarafından, hangi amaçla ve nasıl bir bilgi düzeyinde kullanıldığına bağlı olarak farklı sonuçlar vermektedir. DİTAP, aralarında bilgiye ve diğer kaynaklara ulaşma konusunda ciddi asimetri olan ve çıkarları birçok noktada çatışabilen tarafları bir araya getirmeyi iddia etmesi açısından tutarsızlıklar içermektedir. Öncelikle dijital platform için internet erişimi gerekmektedir. Üreticilerin özellikle de küçük üreticilerin çoğunun yaş ortalamasının yüksek olduğu da göz önünde bulundurulduğunda bu platformdan faydalanacakların yine büyük üreticiler ve şirketler olacağı, sistemin küçük üreticileri doğal olarak dışlayacağı söylenebilir."

TARIM ÖZEL SEKTÖRE VE PİYASALARA BIRAKILAMAZ

DİTAP’ın bu konuda nasıl bir farklılık yaratacağının belirsiz olduğu belirtilen raporda, “Ayrıca alt yapı olanakları mevcut ve daha önce denenmiş olmasına karşın ürün tescillerinde yaşanan aksaklıklar ve kullanıcı yetersizliği nedeniyle kullanılamamış bir VOB deneyimi mevcutken yeni sistemin nasıl işlerlik kazanacağı büyük bir soru işaretidir. Sürecin en sıkıntılı tarafı son aşamada ülkenin neredeyse tüm tarım politikasını yönlendireceği iddia edilen sistemin yürütülmesinin tamamen TOBB’a bırakılmasının hedeflenmesidir. Bu hedef tek başına böyle bir sisteme karşı çıkılması için yeterlidir. Zira bu, tarımsal üretimin ve ülkenin gıda güvencesinin sadece ekonomik olarak değil yönetsel-idari açıdan da piyasaya ve özel sektöre devredilmesi anlamına gelmektedir. Değişimin yönü kadar hızı da toplumlar üzerinde olumsuz etkiler yaratabilmektedir. DİTAP ile hedeflenen değişim hem yön hem de hız açısından sorunludur ve başta küçük üreticiler olmak üzere çiftçiler ve ülke tarımı üzerinde son derece olumsuz sonuçlar doğurmaya açıktır” denildi.