Google Play Store
App Store

Sanat pratikleri, son yıllarda yaygınlaşan teknoloji ve yapay zekânın etkisiyle dijitalleşiyor. Bu yeni durum beraberinde birçok tartışmayı da gündeme taşıyor. Dijitalleşmenin yaratıcılığı geliştirdiğini düşünenler de var, özgünlüğü yitireceğini öngörenler de.

Dijitalleşen dünyada sanatın yeni rotası
Gustav Klimt'in eserleri de dijital olarak sergilenmişti.

Deniz Burak BAYRAK

Teknoloji yaşamda bütün alan ve sektörleri her geçen gün daha da etkiliyor. Yenilik ve değişimler sanatçıları da farklı teknik ve pratiklere yöneltiyor. Dijitalleşme ve yapay zekâ sanat üretimini dönüştürürken plastik malzemelerin geleceğini ve yaratıcılığı da sorguladığımız bir süreci de beraberinde getirdi. Algoritma, video art, dijital enstalasyon, NFT ve görsel efekt sergilerde sık sık gördüğümüz ve duyduğumuz kavramlar oldu.

Öyle ki 2021’den bu yana İstanbul’da ‘Dijital Sanat Festivali’ bile yapılıyor. Bunun yanında Çubuklu Silolar’ın içinde Dijital Sanatlar Müzesi ve İBB Kültür AŞ Dijital Deneyim Müzesi de İstanbul kent yaşamının önemli sanat merkezleri olmaya aday. Peki dijital sanat plastik malzemenin yerini mi alıyor? Geleneksel malzeme ve teknikler tarihe mi karışıyor? Özellikle genç sanatçıları, boya, tuval gibi malzemelerin pahalılığı, ekonomik zorluklar dijital malzemeye yönlendiriyor olabilir mi? Dijitalleşme ve yapay zekâ sanatı nereye götürüyor? Bunlar ve daha fazlasını gazeteci-sanat yazarı Serfiraz Ergun, akademisyen Ebru Yetişkin ve ressam Yağız Seis ile konuştuk.

Mat Collishaw, "Başka Bir Değişik Huy", Melez Gücü.

YAPAY ZEKÂ BENİ KORKUTUYOR

Geleneksel malzemeler tarihe mi karışıyor sorumuzu Ergun, “Dijital sanat yapıtları oranı sanat dünyasında giderek biraz daha büyük bir dilim pasta kapsa da plastik sanatların inatla tahtını koruyacağını düşünüyorum. Bence bir sanatçının sanatsal bir kişiliğinin, pratiğinin, çizgisinin, stilinin, renginin ve dokusunun olması çok değerli. İzleyici baktığında “aaa bu şu sanatçının işi” diyebiliyor mu? Sanatın da yeni yollara sapışı, sanatçıların yeni arayışlarla bu yola yön vermeleri, katkıda bulunmaları çok doğal ve gerekli. Ancak sanatçının bu yeni arayışlarla yaptığı üretimler ve geleneksel yapıtları arasında koca bir yarık olması, birbirinin devamı ya da evrilmesi gibi mesaj vermemesi bana hep sanatçının acemice bir arayış içerisine girdiğini düşündürür. İster dijital, ister plastik, ister edebiyat ben hep ufak tefek sapmalarla, heyecan, arayış, malzeme ve tekniklerle doğru bir çizgiyi tercih ederim” diye yanıtlarken yapay zekânın -üretilen işin sanatçıya ait olmamasından dolayı- kendisini korkuttuğunu ifade ediyor. Bir sanatçının ekonomik olarak ne kadar zorlanırsa zorlansın ‘yüreğinin git dediği yere’ gideceğini düşünen Serfiraz Ergun “Üretilen dijital sanat her ne kadar sanatçının teknolojiye, sanal dünyaya olan becerisiyle form kazansa da dibinde bir yaratıcılık barındırır. Yapay zekâ öyle değil elbette. Birkaç veri yeter koca bir öykü, bir roman, bir sanat yapıtı ortaya çıkartmak için” diyor.

Serfiraz ERGUN
Gazeteci, Sanat Yazarı

DİJİTAL SANAT YARATICILIĞI GELİŞTİRİYOR

Günümüz sanatında çeşitlilik ve yenilik oluşturan plastik ve dijital alanların birbirinin yerini almaktan çok kendi kitlelerine hitap ettiğini düşünüyor Yağız Seis ve “Dijital sanat, plastik sanatın yerini tamamen alamaz ama günümüz sanatında çok önemli bir yere sahip. Dijital sanat ve plastik sanat disiplin edilme açısından birbirinden farklı deneyimler sunar. Dijital sanat çok geniş ulaşabilirliği olan ve esnek tavrı ile yaratıcı ifadeyi geliştirirken plastik sanatlar ise somut materyaller ile fiziksel bir etkileşim sağlar” diyor. Malzeme pahalılığının üretim alanını oldukça etkilediğini ifade ederken bağımsız eser üreten sanatçılar için çok daha zor bir dönemde olduklarını işaret ediyor ama bu pahalılığın sanatçıları tamamen dijitalleşmeye yönelttiğini düşünmüyor. Yapay zekânın etkisine ilişkinse “Geleneksel sanat anlayışını yeni bir forma sokarak yeni bir bakış açısı yaratmasının ötesinde sanatın doğası ve sanatçının rolünün önüne geçmesiyle sanatın değeri ve özgünlüğünü kısıtladığını düşünüyorum” diyor. Seis de zaman zaman eskizlerini dijital materyallerle çiziyor, bunun da kişisel bir tutum olduğunu söylüyor. Materyal kullanarak fiziksel hamlelerde bulunmak, somut izlenip yaratmak, yeni bir dil oluşturmak için de dijital alanı zaman kullanışının kendi dilini beslediğini vurguluyor ve “Sanatçı fikrini dijital ortamda farklı yazılımlar geliştirerek günümüz sanatını besleyecek renk, doku, form gibi temel teknikler üzerine gidebilir. Böylelikle farklı disiplinlerin kullanılması sağlanabilir ve yaratıcılık alanına yeni bir bakış açısı yaratabilir” diye ekliyor.

Yağız SEIS
Ressam

ÖZGÜN OLANI MUMLA ARAYACAĞIZ

“Günümüzde dijital teknolojilerin sanat üretimi için kullanılması giderek yaygınlaşıyor. Bu durum, yaratıcı endüstrilerin pazarlama faaliyetleriyle de desteklendiği için bir popülerleşme dalgası yaratıyor tabi” diye söze başlıyor Ebru Yetişkin. Bunu ‘pop dalgası’ olarak tanımlayan Yetişkin;  medya şirketlerinin, kültür-sanat kurumlarının, üniversitelerin, sosyal medya platformları ve yayınlarının bu dalgayı büyüttüğünü imliyor; giderek daha fazla kullanıcının dijital teknolojileri satın almasını ve kullanmasını tetiklediği saptamasını kaydediyor: “Platform ekonomisinin bir uzantısı bu. Kullanıcı sayısı arttıkça, platform değer kazanıyor. Ne kadar çok görülürsen, o kadar değerli sayılırsın yanılsamasını yaratan da bu.” Öte yandan dijital malzemelerin süreç içinde daha da maliyetli olabileceğini savunan Yetişkin, “Başlangıç seviyesinde ücretsiz bir app kullanan bir sanatçı, belki daha sonraki aşamalarda ücret ödemek zorunda kalıyor. Belirli bir kullanıcı eşiğine erişildiğinde artık bedel ödemek durumunda kalan kullanıcıların üretimleri ‘değerli’ sayılarak tüketim teşvik ediliyor” diyor. Günümüzdeki yaratıcı, yenilikçi ve girişimci olmamızı bekleyen bir ‘hızlandırılmış kapitalizm’in sonucu olarak otomatikleşen birey için her şeyin aynılaştığını ve değersizleştiğini söyleyen Yetişkin, dijital üretimle ilgili öngörülerini şöyle ifade ediyor: “Teknolojinin yaptığı her üretimi kendi yaratıcı üretimi olarak sunanlar artacak önümüzdeki yıllarda. Ancak ivme o kadar hızlı ki, içerik üretimi ile sanatsal üretimi de ayırt edebiliyoruz hâlâ. O yüzden de sanırım özgün olanı mumla arıyor olacağız. Zanaatlar ve ustalık kaybolmaya yüz tutarken yeniden keşfedilecek. Bu yüzden sanatçıların üretim süreçlerini paylaşmaları daha değerli olacak.”

Ebru YETİŞKİN
Akademisyen