Dikili’de faaliyet gösteren ve kayyum tarafından yönetilen Çukuralan Maden Ocağının üçüncü kapasite artırımı ile ilgili yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldı. Yaşam savunucuları tarafından yapılan açıklamada, “Bölge ve yöre köylülerinin sağlığını da tehdit eden bu faaliyet artık durdurulmalıdır” denildi

Dikili Çukuralan'da doğa tahribatı had safhada!

AYCAN KARADAĞ

İzmir’in Dikili ilçesinde yer alan, Bergama’nın fıstık çamıyla ünlü Kozak Yaylası’nın yanı başında bulunan ve kayyum tarafından yönetilen Çukuralan Maden Ocağının üçüncü kapasite artırımı ile ilgili yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldı. Davaya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'de avukatını göndererek müdahil oldu.

Keşif öncesi Dikili Kültür ve Çevre Platformu (DİKÇEP) üyeleri, maden ocağının kapısının önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Platform üyesi Dr. Yasemin Özbek tarafından okunan basın açıklamasında, “Çukuralan’da 2009 yılından bu yana faaliyet gösteren maden ocağında üçüncü kez kapasite artırımı yapılmak isteniyor. Her kapasite artışıyla binlerce ağaç kesiliyor, gözümüzün önünde doğa katlediliyor. Açtığımız davaları defalarca kazandığımız halde AKP iktidarı marifetiyle çıkarılan 2009/7 sayılı genelge yargı ve bilim insanlarının kararları boşa çıkarılıyor. Mahkeme kararındaki; Çukuralan’da 3.kez kapasite artırılarak işletilecek altın maden sahasının ‘Madra Barajının göl alanında olması, maden atık sularının deşarj edildiği Çökek Deresinin doğal sit ve mesire yeri olan yaklaşık 5 km güneydeki Kültür ve Tabiat Varlığı olan Nebiler şelalesine drene olması’ gerçeği görmezlikten gelinemez. Bölge ve yöre köylülerinin sağlığını da tehdit eden bu faaliyet artık durdurulmalıdır” ifadelerine yer verildi.

İNSANOĞLU ARTIK BİR TERCİH YAPMAK ZORUNDA

Av. Serdar Sinan’ın yaptığı açıklamada, “Pandemi süreci gösterdi ki insanoğlu artık bir tercih yapmak zorunda. Ya mevcut düzeni devam ettirerek birkaç yılda bir benzer sıkıntılarla karşı karşıya kalacak ya da yeni ekolojik dengeyi koruyan yeni bir ekonomik model geliştirecek. Biz yargının da yeni normale uygun bir bakış açısı geliştirmesi gerektiği kanaatindeyiz” dedi.

Av. Berna Babaoğlu Ulutaş da, “Maden sahasında uygulamaya geçtikleri 3.kapasite artışı ile madenin çevre ve orman ekosistemine, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarına verdiği zararlar had safhaya ulaşmıştır. Maden işletmesinde galerilerden gelen ve işletmenin ağır metal içeren suları, yaptıkları terfi havuzunda toplayıp oradan da Nebiler Şelalesi'ni besleyen Çökek deresine açıktan deşarj ettiği görülmektedir. Bu suya endüstriyel arıtma yaptıklarını şirket yetkilileri beyan etti. Davacı vekilleri olarak madenden Çökek Deresi yatağına açıktan deşarj edilen suyun analiz edilmesini talep ettik” diye konuştu.

DOĞANIN KATLEDİLDİĞİNE TANIK OLDUK

Bergama Çevre Platformu Başkanı Erol Engel de, "Çukuralan keşfinde doğanın nasıl katledildiğine bir kez daha tanık olduk. Yerin 230 metre altında ki cevheri almak için açılan galerilerde ki suyu yeryüzüne boşaltırken başta arsenik olmak üzere ağır metal yüklü suların Nebiler şelalesini besleyen Çökek deresine verildiğinden endişelenmekteyiz. Ayrıca bu tür müdahalelerle binlerce yıldır oluşan yeraltı su rejimine de zarar verilmesi sonucu kuraklaşmaya neden olabilir. Yeraltına açılan galerilerle izin sahası dışına çıkıp Kozak Kaplan ve Aşağıbey çam fıstığı alanına girilmiş olabileceğinden de endişeliyiz. O nedenle bilirkişi heyetinin yeraltında ki galerilerin yeryüzün deki noktalarını belirleyerek bu endişemizi ortadan kaldırması gerekir. Bergama belediyesinin çevre davalarından çekilmesi nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediyesinin davacı olarak keşifte avukatıyla temsil edilmesinden dolayı da şükranlarımı sunuyorum" şeklinde konuştu.