Birinin sizi gün boyu takip ettiğini düşünün. AVM’ye gittiniz peşinde, bir vitrine bakıyorsunuz o da aynı vitrine bakıyor. Bir toplantıya gittiniz arkanızda oturuyor. Hatta eve döndünüz, bardağı dayamış kapınızı dinliyor. Sonunda dayanamayıp sizi takip eden kişiye karşı önlem alıyorsunuz. Suçunu bilip oturmasını beklerken bu takipçi bir de isyan etmesin mi? Neymiş, sizi takip edip bilgilerinizi mahalledeki esnafla paylaşıyormuş. Şu vitrine baktı, buraya gitti, şu rengi seviyor, bundan hoşlanmıyor gibi bilgileri esnafa dağıtmak suretiyle onların ticaretine yardımcı oluyormuş. Yani puantiyeli külotları sevdiğinizi bu takip sonucu bilen tuhafiyeciniz de siz dükkâna girince önce puantiyelileri çıkarıyormuş.

10 gün kadar önce bu örnek aynen yaşandı. Facebook, ABD’nin belli başlı gazetelerinde, Apple’ı kamuoyuna şikâyet eden tam sayfa bir ilan yayımladı. Çünkü, Apple yeni güncellemesiyle uygulamaların kullanıcıları reklam amaçlı takibini engelleyecek veya buna izin verip vermemeyi kullanıcının isteğine bırakacak. Facebook da diyor ki bu güvenlik özelliğiyle, Facebook reklamlarıyla kitlesine ulaşan küçük işletmeleri bitireceksiniz.

Bu haftaki Köşe Vuruşu’nda hem Facebook’un bu ilanındaki savın gerçek olup olmadığını hem de Apple’ın bu konudaki açıklarını tartışmak istiyorum.

GİZLİ TAKİP SON BULMALI

Apple’ın yeni güncellemeyle yapacağı değişiklikler, aslen bu takip için izin istemeyi şart koşuyor. Olay, Facebook uygulamasını kullanırken “Sizi reklam amaçlı izlememize izin vermek ister misiniz” diye bir seçenek sunmaktan ibaret. Elbette pek çok kişi bu takipten hoşlanmayacağı için izin vermeyecektir. Facebook’un telaşı da bu yüzden. Ancak Facebook’un unutturduğu bir şey var ki, kendi tekel konumuyla küçük işletmeleri buna mecbur ediyor. Bu tekel hali olmasa, küçük işletmeler internetteki farklı seçenekleri değerlendirebilir. Ancak Facebook, tıpkı hedefleyip kısmen gerçek kıldığı gibi, koca internet ekosisteminde küçük işletmeler için kendisinden başka bir seçenek olmadığına kendisi de inanmış durumda. Bu ilan, o sebeple kendi ağzıyla yakalanmaktan başka bir şey değil. İstanbul’un taksi sorunu ortadayken, mevcut taksiciler mağdur olmasın diye yeni plaka izni verilmesinin engellemesine benziyor. Nasıl yağmurlu havada asla taksi bulamazken, kısa mesafe götürmem diye araçtan indirilirken, kaba muameleden yılmışken taksici esnafının mağduriyeti bizi ilgilendirmiyorsa, küçük işletmeler mağdur olmasın diye internetteki tüm hareketlerimizin izlenmesine otomatik olarak izin vermek istemeyiz. Facebook’un ilanı bu açıdan çok komik.

SORUN SOSYAL MEDYANIN İŞ MODELİNDE

Aslında burada sorun sosyal medyanın sinsi iş modeli. Diğer pek çok sosyal medya uygulaması gibi Facebook da ücretsiz. Çünkü bildiğimiz gibi kullanıcı hareketlerini izleyerek topladıkları büyük veriyi satarak gelir elde ediyorlar. Diyebilirsiniz ki biz de bedava kullanıyor ve sosyalleşiyoruz. Bu bir alışveriş. Ancak bu alışverişte iki yanlış taraf var. Birincisi; bu izlemeyi yeterince şeffaf açıklamıyorlar ve pek çok kullanıcı bundan habersiz. İkincisi; uygulamayı bedava kullanarak aldığımız hizmet, verdiğimiz değerin çok gerisinde kalmaya başladı. Burada Apple aslında işin içine şeffaflık katıyor, bu işin biraz daha dürüstçe yapılmasını sağlıyor. Facebook bu şartlarda çok gelir kaybına uğrayacağını düşünüyorsa, “Eğer buna izin vermiyorsan paralı seçeneğim var” diye gelebilir. O zaman insanlar da para ödememek karşılığında neyi kaybettiklerini daha net bilebilirler.

YENİ TEYAKKUZ

Apple’ın bu uygulaması kuşkusuz kullanıcının yanında. Ancak biliyoruz ki Apple’ın da tartışılacak tarafları var. En taze örnek: Amerika’da son dönemde açılan anti-tröst davalarında, Apple’ın cihazlarında varsayılan arama motoru yapmak için Google’dan yüklü bir para alması da suçlamalar arasında. Evet, isteyen kullanıcılar Safari’de varsayılan arama motorunu değiştirebilir ama diğer örneklerde olduğu gibi burada da kullanıcıların çoğu bunun farkında değil. Bu da Google’ın tekel olma özelliğini pekiştiriyor. Nihayetinde Google da izleme konusunda Facebook’tan farklı işler yapmıyor. Özetle; Apple’ı Facebook’a karşı tutumu nedeniyle alkışlayabiliriz ama ona da farklı sorularımız var. Yeni medya ve teknolojisi hızla gelişirken, hukuk ve eğitim biraz geriden takip ediyor. Bu da her konuda tetikte olmak gerektiren yeni bir durum ortaya çıkarıyor. Ben buna Yeni Teyakkuz diyeceğim.