Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Değerli okurumuz Yalçın Bilen, “Dilin Kemiği” yazılarının ne zaman kitaplaşacağını soruyor:
Attila Bey, Bir Türkçe meraklısı olarak sizden çok şey öğreniyorum. Gazete kupürü biriktirmekle olmuyor. Eski bir tarihte Şiar Yalçın bir kitap yazmıştı, döne döne hâlâ okurum. Aynı şeyi siz de yapsanız ne iyi olur diye düşünüyorum. Belki de var, ben bilmiyorum. Selam ve saygılar.”

Bu soruyla çok sık karşılaşıyorum. Dil yazılarımın kitaplaşmasını bekleyen okurların sayısı az değil. Çünkü onlar, söz konusu yazıların, her zaman başvurabilecekleri bir kılavuz olarak ellerinin altında bulunmasını istiyorlar.

Tabii, okurların istemesi yetmiyor; yayınevlerinin de aynı gereksinimi duymaları gerekiyor. Yıllardır yazıyorum dil yazılarını. Okurların yoğun ilgisine karşın, bugüne değin hiçbir yayıncıdan böyle bir istek / öneri gelmedi. Ben de yayınevlerine kendiliğimden dosya gönderecek yaşı çoktan geride bıraktım. Bu durumda okurlar için beklemekten başka bir yol görünmüyor…


Bağlaçlar ve ekler

Bu köşede iletilerine daha önce de yer verdiğim İzmirli okurumuz Av. Nuray Tülek’ten yeni bir eleştiri geldi. Bu kez ilgili gazete kupürünü de eklemiş mektubuna. Yorumsuz paylaşıyorum:

“Merhaba Attila Bey,
Bağlaçların bitişik yazılması kadar eklerin ayrı yazılması da çok rahatsız edici. Gazetemizin bugünkü (7 Aralık 2018) spor sayfasında yer alan fotoğraflı bir spotu buna örnek gösterebilirim. İyi çalışmalar… Saygılarımla.”


HAFTANIN NOTU

Necdet Bulut’a saygı

Kırk yıl önce kırk yaşındayken, eşi ve çocuğuyla birlikte Trabzon’da silahlı saldırıya uğrayan ve 12 gün yaşam savaşı verdikten sonra 8 Aralık 1978’de Ankara’da ölen sosyalist bilişimci Dr. Necdet Bulut’u andık cumartesi günü. Aile üyeleri, meslektaşları, dostları ve eski TİP’li yoldaşları, o gün ilk olarak Necdet Bulut’un Ankara / Karşıyaka’daki gömütü başında buluştular. Öğleden sonra ise ODTÜ Mezunları Derneği’nin Vişnelik Tesisleri’nde geniş katılımlı bir anma etkinliği düzenlendi. Etkinliğe, Necdet Bulut’un eşi Neşe Erdilek ile ABD’de yaşayan oğlu Yiğit Bulut (aman, Jöleli’yle karıştırmayın!) da katıldı. Bilgisayar Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği, ODTÜ Mezunları Derneği, Türkiye Bilişim Derneği ve Tüm Öğretim Elemanları Derneği’nin ortaklaşa düzenledikleri etkinlikte, oda ve dernek temsilcileriyle Necdet Bulut’un arkadaşları anılarını paylaştılar.

Neşe Erdilek, toplantıda yaptığı konuşmada, eşinin kimseye yukarıdan bakmayan alçakgönüllü bir bilimci olduğunu; bu özelliğinin, onun her kesimden insanla ilişki kurmasını kolaylaştırdığını söyledi. Yiğit Bulut da babasının çok neşeli, güler yüzlü ve iyimser bir insan olduğunu belirterek, “Onu kırk yıl önce öldürenler, sizlerin sayesinde unutturmayı başaramadılar” dedi.

“Necdet Bulut’u Yaşatmak” konulu açıkoturumda konuşan Prof. Dr. Yakup Kepenek, “ODTÜ kimliği”nin iki ayağının “bilimsellik” ve “örgütlülük” olduğunu vurgulayarak şöyle dedi: “Toplumcu bir bilişim politikası gerekiyor. Bilimsellik eninde sonunda kazanacak! Bilimin üstün geldiği yerde sosyalizm de yeniden geçerli olacak.”

Necdet Bulut, Türkiye’nin doktoralı ilk bilgisayarcısıydı. Ama öncü bir bilişimci olmanın ötesinde, ömrünü sosyalist savaşıma adamış bir eylemciydi. Türkiye İşçi Partisi üyesi olarak, bilimi yaşamın ve kavganın ayrılmaz parçası saydı. O yüzden de, “Bilim adamının hangi sınıfların çıkarına hizmet ettiği” sorusu, onun şaşmaz yol göstericisi oldu… Onu hiç unutmayacağız.